Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1150 E. 2018/1455 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1150
KARAR NO : 2018/1455
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/12/2016
NUMARASI : 2015/1371 Esas 2016/1332 Karar
DAVA : İtirazın İptali ( Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2018
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1371 Esas – 2016/1332 Karar sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyeti’nce yapılan müzakere sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan davalıya ait …plakalı aracın, 05/01/2013 tarihinde kaza yapması nedeniyle pert işlemine tabi tutularak pert uygulaması yapıldığını, ekspertiz raporu gereğince, davalı sigortalının bu kaza dolayısıyla uğramış olduğu hasar toplamının 38.000,00 TL olarak belirlendiğini, taraflarca bu bedel üzerinde mutabık kalındığını, aracın sovtaj değerinin de 13.000,00 TL olarak tespit edildiğini, sovtaj bedeli düşüldükten sonra kalan 25.000,00 TL’nin %75 kusur oranına göre, hesaplama yapılarak 18.750,00 TL’nin … plakalı aracın sigorta poliçesi olan … Sigorta A.Ş’den tahsil edildiğini, geriye kalan 13.000,00 TL’nin de, 10.000,00 TL’sinin davalı sigortalıya mütabakatname – taahhütname karşılığı ödendiğini, iş bu ödemelerden sonra 26/06/2013 tarihli mütabakatname – taahhütname ve ibra imzalandığını, ancak buna rağmen araç maliki sigortalısı davalının, araç üzerindeki hacizleri çözmediğini ve bu nedenle satış-devir işlemlerinin yapılamadığını, mütabakatnamedeki sorumluluğunu yerine getirmeyen davalı hakkında, Bursa …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine, takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğunu iddia ederek, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin işleyecek avans faizi ile devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının Bursa Ticaret San. Odasına kayıtlı adresine Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre, dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap hakkını kullanmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi, “Davanın kabulü ile davalının Bursa ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte takibin devamına” karar vermiştir.
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine ve Tebligat Tüzüğü’ne uygun olarak müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle davaya cevap ve delil ibraz etme imkanının ortadan kaldırıldığını, mahkemece yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporunun, bilimsel ve denetlenebilir nitelikte olmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararındaki değerlendirmelerin somut olaya ve dosya kapsamına uygun düşmediğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Dava ve uyuşmazlık, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere kararının usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesiyle sigortalı bulunan aracın kaza yapması sonucu, yapılan ödemelere ilişkin sigortacı davacı ile sigortalı davalı arasında 20/06/2013 tarihli ” mütabakatname – taahhütname ve ibra ” başlıklı belgenin düzenlendiği, sigortalı davalının bu belgedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, davacı – alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının takibe itiraz etmesi üzerine, icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafın iş bu dava ile itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi’nce aldırılan 19/08/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacının 10.000,00 TL’yi talep hakkı olduğu, taraflar arasında düzenlenen poliçe ve tarafların tacir sıfatını taşıması nedeniyle, davacının avans faizi ile birlikte takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceği tespit edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince de olayın oluşuna, usul ve yasaya uygun olan bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ve İlk Derece Mahkemesi kararının dosya kapsamına uymadığını iddia ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun tüzel kişilere tebliğe ilişkin 12. maddesinde; “Hükmi şahıslara tebliğ, selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.”, 13.maddesinde; “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutad iş saatlerinde, iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”, 35. maddesinde ise,” ….kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine…. bildirilen adreslere gönderilen tebligatın, adresten ayrılma nedeniyle yapılamaması halinde, değiştirilen adres bu yerlere bildirilmediği takdirde, muhataba doğrudan 35.madde uygulanarak tebliğ işlemi yapılabilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olayda, borçlu şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğündeki adresinin, “ … Osmangazi-BURSA” olduğu, davalıya çıkartılan dava dilekçesi ekli davetiyenin iadesi üzerine, davalının Bursa Ticaret ve Sanayi Odasına bildirdiği adresine TK’nın 35.maddesine göre, dava dilekçesi ekli davetiye çıkartıldığı görülmektedir. Bu durumda davalının ticaret sicile bildirdiği adresine çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iadesi üzerine aynı adrese tebligat çıkartılmasının davalının tacir olması nedeniyle, TK’nın 35.maddesine aykırı olmadığından, davalıya dava dilekçesi tebliği usulsüz değildir. Kaldı ki davalı vekili 08/11/2016 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunduğu gibi duruşmalara katılarak sözlü beyanda da bulunduğuna göre davalı vekili davadan haberdardır.
İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunun kazanın meydana geliş şekli, araçta oluşan hasara uygun bulunarak mahkemece değer verildiği, bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetlenebilir hazırlandığı anlaşıldığından davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı istinaf talebi de yerinde değildir.
İlk Derece Mahkemesi kararındaki değerlendirmelerin somut olaya ve dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 683,10 TL harçtan davalı tarafından yatırılan 202,17 TL harcın mahsubu ile 480,93 TL harcın davalıdan alınarak hazineye iradına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2018.