Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1130 E. 2018/612 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUKDAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1130
KARAR NO : 2018/612
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 18/10/2016
NUMARASI : 2016/3360 D.İş Esas – 2016/3360 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazmanatı (Trafik KazasındanKaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/04/2018
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/3360 D.İş E. ve 2016/3360 D.İş K. Sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’in eşi ve müvekkili …’in babası müteveffa …n ….plakalı motosiklet ile 05/11/2015 tarihinde seyir halindeyken … plakalı komyona çarptığını, kaza sonucu vefat ettiğini, muris müteveffa tamamen ve asli kusurlu olduğunu, motosikletin ZMSS poliçesinin bulunmadığını, müvekkilllerinin destekten yoksun kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla, her bir müvekkili için 500’er TL’den olmak üzere, toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, kaza tarihi olan 05/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; olayda alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’na göre, davacıların tazminat taleplerinin teminat dışında bırakıldığını, kazaya karışan sürücülerin kusur oranlarının ve destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce tespitinin yapılması gerektiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun, poliçe limiti ve kusur oranıyla sınırlı olduğunu, hesaplanacak tazminattan, müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvurunun kabulüne, davacı … için 203.453,00 TL,…için 44.835,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar vermiş, davalı vekilinin karara itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı vekili, bu karara karşı istinaf başvurusunda özetle; olayda alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’na göre, davacıların tazminat taleplerinin teminat dışında bırakıldığını, müteveffanın kaza anında alkollü ve ehliyetisiz olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı erkek çocuğun 22 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmasının hatalı olduğunu, 18 yaşına kadar hesaplanması gerektiğini, davacılar lehine 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, kararın bu yönlerden usûl ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
Dava, Güvence Hesabı kapsamında, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, 05/11/2015 tarihinde, davacıların murisi…in, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken bankette park halinde bulunan … plakalı kamyona çarpması sonucu kazanın meydana geldiği, .. ..in kaza sonucu vefat ettiği ve müteveffanın mirasçıları olan davacıların destek tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmıştır.
09/11/2015 ve 03/05/2016 tarihli bilirkişi raporlarına göre, meydana gelen kazada müteveffa ….n tamamen ve asli kusurlu olduğu, 30/05/2016 tarihli aktüerya raporuna göre, davacı …in destekten yoksun kalma tazminatının 203.403,00 TL davacı …’in ise 44.835,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların desteği motosiklet sürücüsü müteveffa …in, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan motosiklet nedeniyle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde Güvence Hesabı’nın sorumluluğu bulunmaktadır.
Ayrıca, davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere, destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.
Bu minvalde, davacıların, murislerinin, sürücüsü olduğu araç ile, 05/11/2015 tarihinde, tam kusurlu olduğu kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. Kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerin rücu edilebilmesi, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacılar yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmeyeceği, rücu için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davalının da davacılardan kesin talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususları, ancak ileride talep edilmesi halinde rücu sırasında değerlendirilebilecektir. Karar tarihi itibarı ile, sigorta şirketi tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmamaktadır.
2918 sayılı yasa’nın 90. Maddesi, 6704 sayılı Yasa ile değişikliğinden önce, ” Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup, değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. Maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
2918 sayılı KTK’nın 95. Maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı yasa ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, genel şartlara göre değil, yasanın emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir.
6704 sayılı yasa ile 2918 sayılı KTK’nın 92. Maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik, Genel Şartlar’da düzenlenen hükümler, uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonraki olaylarda, Genel Şartlar’da yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup, davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; dosyadaki deliller ve İtiraz Hakem Heyetinin kararı ile birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın istinaf iddia ve itirazlarının yerinde olmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varılmıştır.
Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-H.M.K.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-6728 Sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça, istinaf başvurusu için yatırılan karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
3-Davalı tarafça, istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin, davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 19/04/2018

KARŞI OY

Başvuruda, destek-sürücü …’in sevk ve idaresindeki tescilsiz motorsiklet ile, tam kusurlu (ehliyetsiz,alkollü,kasksız) olarak karıştığı 05/11/2015 tarihinde meydana gelen karşılıklı trafik kazasında ölmesi sonucu destekten yoksun kaldığı iddiası ile, oğlu tarafından (murisin kullandığı motorsikletin zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığından) davalı Güvence Hesabı’ndan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulmuştur.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, aynı kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Kaza tarihi itibarı ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış olması halinde Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır. Güvence hesabının sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı yada güvence hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşleteni veya eylemlerinden sorumlu olduğu sürücüyü üçüncü kişi olarak kabul etmek mümkün değildir.
Yine genel şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulmuştur.
Kaza tarihi olan 05/11/2015 tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmadığına göre, başvuru sahibinin desteklerin tam kusuru ile meydana gelen kaza nedeniyle destek tazminatını talep etme hakları bulunmadığından, davalı tarafın istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak başvuru sahibinin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, “davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi esastan reddi” yönündeki çoğunluk kararına katılmamaktayım.
Bunun yanında, davalı tarafın vekalet ücreti yönünden yapılan istinaf başvurusu açısından;
19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu düzenlemeye uygun Yargıtay 17. H.D.nin 2016/13443 E. 2017/10385 K., 2016/11893 E. 2017/7995 K. ve 11. H.D.nin 2016/1573 E. 2016/7620 K. sayılı kararları oluşturulmuştur.
Ankara Barosu tarafından Danıştay Onuncu Dairenin 2016/735 esas sayılı dosyasıyla açılan yönetmeliğin iptali talepli davada, bu kısma ilişkin yürütmenin durdurulması talebinin de reddedildiği anlaşılmaktadır.
İlgili yönetmelik iptal edilmemiş olduğundan ve yönetmeliğin açıkca yasaya aykırı olduğunu kabul edebilme imkanı da bulunmadığından, Tahkim heyetince verilen kararlarda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak, AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, bu yönden de davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına bu yönden de katılmıyorum.