Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1090 E. 2018/338 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1090
KARAR NO : 2018/338
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 07/06/2017
NUMARASI : 2017/2663 D.İş Esas 2017/2663 D.İş Karar
(Itiraz Hakem Heyeti 15/05/2017 tarih 2017/İHK-1667)
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 19/03/2018
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/2663 Esas ve 2017/2663 Karar Sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 15/05/2017 tarih 2017/İHK-1667 sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemiz Heyetince yapılan müzakeresi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurusunda; 05/02/2007 tarihinde dava dışı …’un sevk ve idaresindeki aracın müvekkili… sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması neticesinde, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek, temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihi dikkate alındığında, 5237 Sayılı TCK.’nın 66. Maddesi uyarınca, 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, davacı talebinin reddedildiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin sorumulluğunun sigortalının kusuru oranında ve teminat limiti dahilinde olduğunu, maluliyetin Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacı lehine karar verilmesi halinde, karış vekalet ücretinin A.A.Ü.T’de belirlenen tutarın 1/5’i olarak karar verilmesi gerektiğini belirterek, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; başvuru sahibi …’ın sürekli iş göremezlik bakiye tazminat talebinin, 43.916,89 TL olarak 18/08/20176 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına Sigorta şirketi vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti’nce yapılan değerlendirme sonucunda; davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu itirazların reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; müvekkili şirkete, trafik sigortalı aracın, 05/02/2007 tarihinde karışmış olduğu kaza nedeniyle tazminat talep edilmiş ise de, 5237 Sayılı Yasa’nın 66. Maddesi uyarınca yaralanmalarda, zamanaşımı süresi 8 yıl olup, talebin zamanaşımına uğraması nedeniyle, reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca vekalet ücreti olarak AAÜT’nde belirlenen tutarın1/5’i oranında karar verilmesi gerekirken tamamına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
05/02/2007 tarihinde, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’un sevk ve idaresindeki aracın, davacı… sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması neticesinde davacının yaralandığı, kazadan sonra Bartın Devlet Hastanesi ve Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğü, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 23/07/2008 tarihli sağlık kurulu raporunda, davacının 23/07/2008 tarihinden itibaren 1 ay daha istirahatinin uygun olduğunun belirtildiği, Ayvalık Devlet Hastanesi’nin 24/06/2016 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporu ile, davacının engel oranının %18 olarak tespit edildiği, hesap bilirkişisi tarafından davacının %18 maluliyet oranı esas alınmak suretiyle, davacı tarafça talep edilebilecek tazminat miktarının belirlendiği, İtiraz Hakem Heyeti’nce de, bu rapor esas alınmak suretiyle karar verildiği görülmektedir.
Davalı tarafça, zamanaşımı def’in de bulunulmuştur.
2918 sayılı KTK.nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir.
Dava konusu trafik kazası 05.02.2007 tarihinde gerçekleşmiş, davacı yaralanmıştır. Eylem için (TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları, dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
Gelişen durumun olmadığı bir durumda, olay tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Ancak gelişen durumun varlığı halinde gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlardır.
Bu hali ile, davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için, tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin zamanaşımı tarihinin başlangıç tarihinin tespiti açısından önemlidir.
Bu nedenle, sözkonusu kaza nedeniyle davacının gördüğü tüm tedavilere ilişkin belgelerin temin edilerek, yargılamanın tahkim yargılaması olduğu da dikkate alınarak, bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden, davacıda bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak 3 kişilik uzman doktor heyetinden, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konusunda rapor alındıktan sonra, gelişen durumun olup olmadığı da dikkate alınarak, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilerek, karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, HMK.’nın 353/1(a)6. maddesi uyarınca, itiraz hakem heyeti kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda işlem ve inceleme yapılmak üzere) dosyanın, Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmek üzere, mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin diğer istinaf sebebinin, bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen KABULÜ İLE,
2- İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/2663 D.İş E. – 2017/2663 D.İş.K. sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu/Itiraz Hakem Heyeti 15/05/2017 tarih 2017/İHK-1667 karar sayılı kararının, H.M.K.’nın 353/1(a)6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve işlem yapılmak üzere), dosyanın, Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığı’na gönderilmek üzere, mahkemesine İADESİNE,
4-Davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin, bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
5- 6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde yatırana, mahkemesince iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1(a)6. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 19/03/2018