Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1024 E. 2019/519 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1024
KARAR NO : 2019/519
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/11/2016
NUMARASI : 2016/4159Esas 2016/4159Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 05/10/2016 tarih-2016/İHK-2613 )
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı…vekili başvuru dilekçesinde özetle; 10/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, davacıların bu vefat nedeniyle çocukları …ın desteğinden yoksun kaldıklarını, olayla ilgili Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/400 Esas – 2015/483 Karar sayılı kararıyla sanık…sürücünün mahkumiyetine karar verildiğini, tek taraflı kazaya karışan … plakalı aracın çalıntı olduğu gerekçe gösterilerek tazminat taleplerinin davalı…tarafça reddedildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla, 40.100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ilk hasar ihbarının yapıldığı tarihten 8 gün sonrasından başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı…vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6/h maddesi gereğince, çalınan veya gaspedilen araçların sebep oldukları veya Karayoları Trafik Kanunu’na göre, sigortalının sorumlu olmadığı zamanlar, aracın çalındığını veya gaspedildiğini bilerek araca binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gaspeden kişilerin taleplerinin teminat kapsamı dışında bırakıldığını, davacıların vefat eden çocukları …’ın, kaza yapan aracın çalıntı olduğunu bildiğini, tazminat hesabının TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre yapılması gerektiğini, hesaplanacak tazminat miktarı üzerinden müterafik kusur indirimine gidilmesi gerektiğini, müvekkilinin, sorumluluğunun teminat limiti kadar olduğunu, avans faiz talep edilemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti; başvurunun kabulü ile davacı…. için 72.825,00 TL., davacı … için 65.019,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar vermiş, davalı…vekilinin, karara itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı…tarafın itirazının kısmen kabulü ile; %20 oranında müterafik kusur indirimi uygulayarak davacı…. için 58.259,00 TL, davacı … için 52.015,20 TL destekten yoksun kalma tazminatının 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı…vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı…vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan motosikletin çalıntı olduğunun, vefat eden… tarafından bilindiğini, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6/h maddesi gereğince, davacıların taleplerinin bu nedenle teminat dışında bırakıldığını, müteveffanın askerlikte geçireceği süre ve müteveffanın yetiştirme giderleri, dikkate alınmaksızın hesaplama yapılmasının ve bu yönde karar tesis edilmesinin, hatır taşıması indirimi yapılmaksızın hüküm kurulmasının, yargılamada esas alınan hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, hesaplamanın TRH 2010 tablosuna göre yapılması gerektiğini, davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, vekalet ücretinin 1/5 oranında verilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. ve 356. maddeleri gereğince kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere duruşmalı olarak yapılan istinaf inceleme sonucunda:Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun14.maddesi gereğince, Güvence Hesabı kapsamında çalıntı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, çalıntı motosiklet sürücüsü …’ın 10/09/2015 tarihinde tek taraflı olarak yaptığı trafik kazasında, motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan davacıların evlatları …’ın vefat ettiği anlaşılmaktadır. Tahkim yargılaması aşamasında,PMF Yaşam Tablosu’na göre düzenlenen 03/06/2016 aktüerya raporuna göre, müteveffa …’ın annesi davacı..’ın 72.825,00 TL, babası davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 65.019,00 TL, olduğu tespit edilmiştir. Davalı…taraf her ne kadar, ZMSS poliçesi bulunmayan ve çalıntı olduğu anlaşılan motosikletin çalıntı olduğunun, müteveffa … tarafından bilindiğini bu nedenle davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarının teminat dışı olduğunu iddia etmişse de, ceza soruşturmasındaki tüm ifadeler birlikte değerlendirildiğinde, motosikletin çalıntı olduğunun müteveffa …tarafından bilindiği tespit edilememiştir. Başka bir deyişle, davalı…tarafça bu iddia ispat edilememiştir. Dolayısıyla, davalı…tarafın bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. TBK’nın 51.maddesinde ifade edilen ve hesaplanacak tazminattan indirim yapılmasını gerektiren hatır taşımasından söz edilebilmesi için, taşımanın sürücünün ya da işletenin yararına değil, taşınan yararına olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Ceza soruşturmasındaki ifadeler dikkate alındığında, taşımanın, müteveffa …’ın yararına olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacılar için hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatından Yargıtay’ın yerleşik içtihatları dikkate alınarak takdirden %20 oranında indirim yapılması gerekmektedir. Başka bir deyişle, davalı…tarafın bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerindedir. Davalı…tarafın aktüerya raporuna yönelik (yetiştirme giderleri, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak hesaplama yapılması) itirazlarının değerlendirilmesinde; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartları 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartların C.11. maddesine göre yeni genel şartlar, yürürlük tarihi olan 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen kazalara uygulanacaktır.Somut uyuşmazlıkta, kaza 10/09/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Kaza tarihinin, 01/06/2015 tarihinden sonra olduğu dikkate alındığında, dava konusu kaza sonucu destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında yeni genel şartların dikkate alınması gerekmektedir. Ne var ki; hesap bilirkişisi raporunda 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar öncesindeki uygulamaya göre hesaplama yapıldığı, Mahkemece de bu hesaba itibar edildiği görülmüştür. Bu durumda; 6704 sayılı yasa ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken 14/05/2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ekleri uyarınca TRH-2010 yaşam tablosu verilerinin esas alınması ve iskonto oranının (teknik faiz) 1,8 olarak dikkate alınması suretiyle tazminat hesaplanması gerekirken Genel Şartlar değişikliğinden önceki yargısal uygulamalar doğrultusunda PMF 1931 yaşam tablosunu esas alan ve progresif rant formülüne göre tanzim edilen aktüer bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, davalı…vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Bu minavalde, Dairemizce aldırılan 01/02/2019 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, %100 kusur oranı, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz esas alınarak ve yetiştirme giderleri düşülmüş olarak yapılan hesaplama sonucu, davacı…baba …’ın destekten yoksun kalma tazminatının 54.828,00 TL, davacı…anne …ın destekten yoksun kalma tazminatının 74.216,00 TL olduğu tespit edilmiştir. İtiraz Hakem Heyetinin kararına dayanak oluşturan 03/06/2016 tarihli aktüerya raporunda davacı…anne …’ın destekten yoksun kalma tazminatı 72.825,00 TL olarak tespit edilmiş ve bu miktar üzerinden davacı…tarafça ıslah yapılmıştır. Bu durumda, davacı…baba … yönünden, İtiraz Hakem Heyeti kararına dayanak oluşturan 72.825,00 TL dikkate alınarak müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminin yapılması gerekmektedir. Çünkü, bu miktar davalı…yönünden usulü kazanılmış hak teşkil etmektedir. Başka bir deyişle, davacı…baba … için Dairemizce aldırılan bilirkişi ek raporunda tespit edilen 54.828,00 TL, davacı…anne … için ise İtiraz Hakem Heyeti kararına dayanak oluşturulan ve davacı…tarafça ıslah edilen 72.825,00 TL üzerinden %20 müterafik kusur ve %20 hatır taşıması indirimi uygulanarak davacıların başvurularının kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, davacı…anne … için 72.825,00 TL tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması (72.825,00 TL-14.565,00 TL) sonucu bulunan 58.259,00 TL’den %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması ( 58.259,00 TL-11.651,80 TL= 46.650,20 TL) sonucu bulunan 46.650,20 TL destekten yoksun kalma tazminatına, davacı…baba … için Dairemizce aldırılan bilirkişi ek raporuyla tespit edilen 54.828,00 TL tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması (54.828,00 TL-10.965,60 TL=43.862,40 TL) sonucu bulunan 43.862,40 TL tazminattan, %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması (43.862,40 TL-8.772,48 TL=35.089,92 TL) sonucu bulunan 35.089,92 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.Davalı…vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf iddia ve itirazına gelince, Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.”5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur.Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6.maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı…ve davalı…ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı…tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı…konumundaki sigortacıyı içermemektedir.Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur.Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı…lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, sigortacılıkta tahkim sisteminin amacına, Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve kanun koyucunun iradesine uygun olduğundan davalı…vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; davalı…vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı…vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına,
Buna göre,
1-Davacıların davasının kısmen kabulü ile, davacı…anne … için 46.607,20 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı…baba … için 35.089,92 TL destekten yoksun kalma tazminatını 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacıların fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan 2.467,66 TL yargılama giderinin davalı …ndan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacı… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir 5.477,00 TL vekalet ücretinin Güvence Hesabı’ndan alınarak davacı..’a verilmesine,
5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir 4.210,00 TL vekalet ücretinin Güvence Hesabı’ndan alınarak davacı …’a verilmesine,
6-Reddedilen miktarlar TBK’nın 51.ve 52.maddelerinden kaynaklandığından davalı…lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
B-İstinaf incelemesi yönünden;
1-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
2-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,
3-Davalı…tarafça yatırılan 143,50 TL istinaf başvuru harcının davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4- İstinaf yargılaması sırasında harcanan 132,50 TL posta ve tebligat gideri ile 250,00 TL bilirkişi giderinin toplamı 382,50 TL yargılama giderinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı…vekilinin yokluğunda vekalet ücreti yönünden Başkanın, TRH 2010 Yaşam Tablosu, %1.8 Teknik faiz ve yetiştirme giderleri yönünden Üye Hakim … muhalefeti ile oy çokluğu ile diğer yönlerden ise oy birliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 10/04/2019

KARŞI OY

Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesi gereğince …kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
01/06/2015 tarihli ZMSS Genel Şartları, 6704 sayılı Kanun’un yürürlülük tarihi olan 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta, kaza tarihi 10/09/2015’dir. Bu durumda, kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan ZMSS Genel Şartları’nın uygulanması mümkün değildir. Başka bir deyişle, Dairemiz kararına dayanak yapılan aktüerya raporundaki tazminat hesaplaması, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile getirilen TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapıldığından Kıymetli çoğunluğun bu yöndeki görüşüne katılamıyorum.Davacıların maddi tazminat talepleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinden kaynaklanmaktadır.Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde, ölüm halinde, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar, uğranılan zararlar kapsamında değerlendirilmiştir. Dairemizin kararına dayanak yaptığı aktüer bilirkişi raporunda, davacılar anne ve babanın, vefat eden çocukları için yapacakları “yetiştirme giderleri”, hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından düşülmüştür. Yine, vefat eden çocuğun, anne ve babaya “destekliği” 18 yaşını doldurduktan sonra hesaplamaya dahil edilmiştir.
Kıymetli çoğunluğun, “yetiştirme giderlerinin” destekten yoksun kalma tazminatından düşülerek hesaplama yapılması ve 18 yaşının doldurulması ile “destekliğin” başlayacağı şeklindeki görüşüne de katılamıyorum.
Çünkü, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 15.12.2014 tarih, 2013/13521 Esas-2014/18490 Karar sayılı kararında Kıymetli Yargıç …’ın “karşı oy”unda aynen belirttiği üzere; “Desteklik, sadece belli bir yaşa gelindikten sonra başlamaz. Daha önce de çocuk yaşı elverdiği ölçüde ailenin ufak defek işlerini görür. Bu durum dahi destek zararının aslında ölüm anından itibaren oluşmaya başladığını gösterir.Daire çoğunluğu ölen…çocuğun destek yaşına gelinceye kadar yetiştirilmesi için yapılan-yapılması gereken masrafların destek tazminatından düşülmesi görüşündedir. Oysa, çocuğun yetiştirilmesi aile için ahlaki ve sosyal bir görev olup, büyüdüğü takdirde aile veya destek alacaklar MK’nun istisnai bir kaç hükmü dışında çocuktan herhangi bir hak talep etmeleri mümkün değildir. Yani çocuk büyüdüğünde, ona yapılan harcamaların iadesini ne anne/babası ne de başkaca yakınları isteme hakkına sahip değildir. O halde, ölüme kusuru nedeniyle sebep olanlarında yetiştirme gideri adı altında tazminattan indirim talebinde bulunmaları söz konusu olmaz.Ölüm olayının sakatlıktan daha ağır bir sonuç olduğu açıktır. Ölüm halinde destek zararından yetiştirme gideri indirimi yapılması, zarar veren lehine bir sonuç doğurmaktadır. Zira kişi ölmeyip, yaralansa ve malül kalsa idi zarar sorumlusu, olay tarihinden itibaren maluliyet zararı, efor tazminatı ve gerektiğinde bakıcı giderleride dahil olmak üzere daha yüksek bir tazminattan sorumlu tutulacaktır. Bu durum ise zarar veren açısından daha ağır sonuçları olan sakatlama yerine ölümü tercih etme gibi hukuken kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Hukuk, hiçbir zaman daha ağır bir suçu hafif suçtan daha tercih edilir bir noktaya getirmez aksine; ağır suçun sonuçları da ona göre daha ağır yaptırım içermelidir.”
“Yetiştirme giderleri”nin destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi düşüncesi, çocukları vefat eden davacılar anne ve babanın bir “masraf”tan kurtulacakları sonucuna bizleri götürecektir. Ayrıca, anne ve babanın çocukları için yaptıkları “masraf”ların, destekten yoksun kalma tazminatından düşürülmesi uygulaması, kusurlu olan davalı…taraf için, kusurlu olmasına karşılık kendi kusurundan bir hak (fayda) elde etmiş almasına yol açacaktır. Bu yöndeki bir uygulamanın kabul edilmesinin, destekten yoksun kalma tazminatının amacı ve hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığı kanısındayım. Yine destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, küçük yaşta vefat eden çocuğun, ancak 18 yaşının doldurulması ile anne ve babaya “destekliği”nin söz konusu olabileceği şeklindeki uygulama da ülke gerçekleri ile bağdaşmamaktadır.Türkiye İstatistik Kurumunun 2012 yılı itibariyle “çocuk iş gücü” anketi sonuçlarına göre, 6-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısının 15.247 kişi olduğu, çalışan çocukların %52’sinin ev işlerinde faaliyet gösterdiği belirlenmiştir. Yaşam gerçeği bu olmasına karşılık, küçük yaşta vefat eden çocukların anne ve babalarına “destekliği”nin, 18 yaşını doldurduktan sonra hesaba katılınmasını kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, vefat eden çocuğun anne ve babaya “destekliği”nin, ülke yaşam gerçekleriyle uyumlu ve makul bir yaş olarak gördüğüm, 12 yaşından itibaren hesaplanması gerektiği düşüncesindeyim. Başka bir deyişle, Kıymetli Hukukçu Çelik Ahmet Çelik’in “Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksunluk” isimli eserinde vurguladığı üzere; “özetle, çocukların çok küçük yaşlardan başlayarak “yardım ve hizmet” yoluyla ana ve babalarına maddi destek oldukları, pek çok çocuğun çeşitli işlerde çalışarak aile bütçesine katkı sağladıkları göz ardı edilerek, tazminat hesaplamalarının, çalışma yaşamaına atılacakları (varsayılan) (18) yaşından başlatılıp, bulundukları yaşa iskonto edilmesi ve bir de sanki çocuklar hiçbir iş yapmadan rant yiyen (aileyi masrafa sokan) tüketiciler gibi algılanarak “yetiştime giderleri” adı altında tazminattan indirim yapılması; giderek bu konuda aşırıya kaçılıp ana babanın tazminat almaları şöyle dursun, borçlu bile çıkarılabilmesi haksız, acımasız ve yaşam gerçeklerine aykırı uygulamalardır.”Bu bağlamda,destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılması ile tazminat hesaplamasının 18 yaşından başlatılması ve “yetiştirme giderleri” adı altında tazminattan indirim yapılması hususları açısından, Saygın Çoğunluğun görüşlerine katılamıyorum.10/04/2019
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasında “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda yeniden kurulacak hükümde davacı…lehine hükmedilecek vekalet ücreti olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2018 tarih, 2018/1726 E. ve 2018/8853 K., 07/05/2018 tarih, 2016/10994 E. ve 2018/4624 K. sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih, 2017/5281 E. ve 2018/3189 K. sayılı kararı).