Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1017 E. 2018/340 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1017
KARAR NO : 2018/340
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 02/03/2017
NUMARASI : 2017/879 D.İş Esas 2017/291 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 19/03/2018
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/879 D.İş.E. – 2017/291 D.İş.K.Sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 31/01/2017 Tarih 2017/İHK -369 K. Sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 352. Maddesi gereğince eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurusunda; 05/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisi …’ın vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, müvekkili … için 10.000,00 TL, müvekkili … için 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili talebini, müvekkili …için 49.721,74 TL, .. için 62.741,55 TL olarak artırmıştır.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde; kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, ceza dosyası kapsamında alınmış 07/01/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda sigortalı araç sürücüne asli kusur izafe edilmiş ise de, arada büyük çelişki söz konusu olduğundan, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespit edilerek, hesap raporunda asgari ücretin esas alınması gerektiğini, kazaya karışan araç ticari olmadığından, yasal faize hükmedilebileceğini, aleyhlerine hüküm kurulmasına karar verilmesi halinde vekalet ücretinin yönetmeliğe uygun şekilde hesaplanması gerektiğini beyan etmiştir.
Uyuşmazlk Hakem Heyeti tarafından; başvuru sahipleri talebinin kabulüne, destekten yoksun kalma tazminatı talebi olarak …için 49.721,74 TL ve … için 62.741,55 TL olmak üzere toplam 112.463,29 TL’nin davalı sigorta şirketinden müteselsilen tahsil edilerek başvuru sahiplerine ödenmesine, söz konusu alacağa 06/06/2016 tarihinden itaberin yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına, davacılar ve davalı sigorta şirketi tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; başvurunun itirazının kısmen kabulü ile, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının sonuç kısmının 3.nolu bendindre yazılı ibarelerin karardan çıkartılarak yerine “başvuru saipleri kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar taripinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre belirlenen İhsan …için 5.819,39 TL ve … için 7.251,57 TL vekalet ücretinin .. Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru sahiplerine ödenmesine “ibarelirinin yazılıp” buna göre infazına, kararın yukarıdaki şekli ile düzeltilmesine ve kararın diğer bölümlerinin aynen geçerli oduğuna, davalı sigorta şirketinin itirazının reddine karar verimiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesi ile; TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz oranı esas alınarak tazminat hesabı yapılması gerekinken, PMF Tablosu esas alınarak hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, ZMMS poliçesinden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olup, kazadan dolayı meydana gelen zararın da sigortalı kusur oranına göre hesaplanması gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde sözkonusu olacağını, erkek çocukları için 22 yaş baz alınarak destek tazminatı hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, davacılar lehine yönetmeik hükümleri uyarınca 1/5 vekalet ücreti verilmesi gerekir iken tam vekalet ücreti verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, itiraz hakem heyeti kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
05/12/2015 tarihinde meydana gelen ve 3 ayrı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacılar murisi …’ın vefat ettiği, kaza tespit tutanağında; kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …ın kusurunun olmadığının belirtildiği, Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; kazanın meydana gelmesinde, müteveffa …
‘ın asli kusurlu, sürücü …’un tali kusurlu, sürücü …’ın kusursuz olduğunun tespit edildiği, hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporda ise, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olması nedeniyle, hesaplamanın %100 kusur oranı üzerinden yapıldığının belirtildiği görülmektedir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebeple,sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması mümkün değildir. KTK’nun 86/1. maddesi gereği ise, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu oranında sorumluluğu kalkacaktır.
Kaza tespit tutanağında, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda ise, asli kusurlu olduğu belirtilmekle, kaza tespit tutanağı ile Trafik İhtisas Dairesi raporu arasında sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur hususunda bariz çelişki bulunmasına rağmen, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, trafik kazasına karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir araştırma yapılıp rapor alınmadan, müteveffanın yolcu olması nedeniyle kazada kusuru olmadığı, kazaya karışan araçlar nedeniyle, davalının davacılara karşı müteselsil sorumluluk ilkeleri uyarınca sorumlu olduğu gerekçesiyle, kusur incelemesi yapılmadan davalının zarardan sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hakem Heyetlerinin, davacının uğradığı zarardan kazaya karışan araç sürücülerinin davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları yönündeki kabulü KTK’nun 88/1. maddesine uygun olsa da; davalının (ve diğer araç sürücülerinin) zarardan sorumlu tutulabilmesinin ön şartı, kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurlu olmasıdır.
Bu durumda; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunması halinde 3. kişilerin zararlarından sorumlu tutulabileceği göz önünde bulundurularak; raporun Adli Tıp Kurumu’ndan alındığı da dikkate alınarak, İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan oluşturulacak 3 kişilik kusur belirleme hususunda uzman bilirkişi heyetinden, kaza tespit tutanağı ile trafik ihtisas dairesi raporu arasındaki çelişkiyi de giderecek mahiyette kusur raporu alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda, davacı erkek çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin 22 yaş olarak esas alınması doğru görülmemiştir.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1(a)6. Maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere), Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığı’na gönderilmek üzere, mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/879 D.İş.E. – 2017/291 D.İş.K.Sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 31/01/2017 Tarih 2017/İHK -369 K. Sayılı kararının, HMK.’nun 353/1(a)6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere) Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığı’na gönderilmek üzere, mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde mahkemesince, yatırana iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1(a)6. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/03/2018