Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1016 E. 2018/1069 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1016
KARAR NO : 2018/1069
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 29/05/2017
NUMARASI : 2017/2414 D.İş E. 2017/2019 D.İş K.
(Itiraz Hakem Heyeti 04/05/2017 tarih 2017/İHK-1451)
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı/Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2017 tarih 2017/2414 D.İş E. ve 2017/2019 D.İş K. sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti’nin 04/05/2017 tarih 2017/İHK-1451 Karar sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, İstinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 27/08/2007 tarihinde, sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, araçta yolcu olarak bulunan …’in ağır şekilde yaralandığını, kaza tarihinden itibaren tedavilerine devam edildiğini, 30/03/2016 tarihinde sürekli maluliyetinin %37 olarak tespit edildiğini, müvekkilinin İzmir Dokuz Eylül Ünivseritesi ve Araştırma Hastanesi’nden aldığı sağlık kurulu rapor ile 30/03/2016 tarihinde maluliyetini tam ve kesin bir şekilde öğrendiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla, 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığa konu rizikonun 27/08/2007 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili şirketin, Tahkim sistemine 05/08/2009 tarihinde üye olduğunu, dolayısıyla davacının, müvekkili aleyhine Tahkim’e başvuru hakkının bulunmadığını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana geldiği 27/08/2007 tarihinden itibaren 8 yıl geçtikten sonra, müvekkili şirket aleyhine dava açıldığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti; davacının talebinin kabulü ile toplam 80.000,00 TL maluliyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, davalı tarafça bu karara itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti , davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı vekili İstinaf başvuru dilekçesinde özetle, kazanın 27/08/2007 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili şirketin, 05/08/2009 tarihinde Tahkim sistemine üye olduğunu dolayısıyla, davacının Tahkim’e başvurma hakkının bulunmadığını, 8 yıllık ceza zamanaşımı dolduktan sonra davanın açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı lehine tam vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir.
Dava, ZMSS poliçesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davalı tarafça ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, tek taraflı kaza yapması sonucu, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle güç kaybı tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin 30/03/2016 tarihli Sağlık Kurulu Raporu’na göre, davacının kaza nedeniyle meslekte kazanma gücü kayıp oranının %37.0 olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf, toplam tazminat tutarının 104.514,41 TL olduğunu ancak, ZMSS poliçesi limitinin 80.000,00 TL olduğunu dikkate alarak davasını 80.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, ıslah edilen miktar üzerinden başvurunun kabulüne karar vermiş, davalı tarafın bu karara itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı vekili, yukarıda belirtilen iddia ve itirazlardan dolayı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek İstinaf yasa yoluna başvurmuştur.
Davalı taraf, kazanın, müvekkili şirketin Tahkim sistemine üyeliğinden önce gerçekleşmiş olması nedeniyle Tahkim’e başvurulamayacağını iddia etmiştir. Ancak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30/1.maddesine göre, zorunlu tutulan sigortalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar için ilgili kuruluş Sigorta Tahkim sistemine üye olmasa dahi hak sahiplerinin Tahkim usulunden faydalanabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, davalı tarafın bu yöndeki itirazı yerinde değildir.
Davalı taraf, ikinci olarak davacının talebinin zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir.
Somut olayda, yaralamalı trafik kazası 27/08/2007 tarihinde gerçekleşmiştir. Başvuru ise, 26/08/2016 tarihinde yapılmıştır.
TCK’nın 89. ve 66/1-e maddesine göre, dava 8 yıllık ceza zamanaşımına tabidir.
Olayda, 8 yıllık ceza zamanaşımı 2 gün geçtikten sonra dava açılmıştır. Bir başka deyişle, 8 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açılmıştır.
Gelişen bir durum olmadığının kabul edilmesi halinde olay tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında, 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilmelidir. Ancak, davacıların hastanelerde tedavi gördükleri, dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Karara dayanak yapılan maluliyet raporunda gelişen bir durum olup olmadığı belli değildir.
TCK’nın 89.ve 66.maddelerine göre, yaralamalı trafik kazalarında ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olarak öngörülmüş ise de, KTK’nın 109/1 maddesine göre, zarar gören, zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde dava açabilecektir. Trafik kazası sonucu bedensel bütünlüğü ihlal olan kişide oluşan zararın, zaman içerisinde niteliği ve kapsamı yönünden bir farklılık oluşuyorsa “gelişen durumun” varlığından söz edilir. Dolayısıyla, gelişen durum söz konusu olduğunda, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içerisinde dava açılabilecektir.
Bu durumda, davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği, diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için, tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin, zamanaşımı ve zamanaşımı başlangıç tarihinin tespiti açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla, hükme dayanak yapılan rapor, hüküm kurmaya elverişli değildir. Bir başka deyişle, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
O halde, yapılması gereken, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, davacının maluliyet raporunun alınması, zamanaşımı iddiasının bu rapora göre değerlendirilmesi ve tarafların delillerinin değerlendirilerek bir karar verilmesidir.
Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, davalı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulüne, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için, dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu’na gönderilmek üzere, mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, davalı vekilinin İstinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2017 tarih 2017/2414 D.İş E. ve 2017/2019 D.İş K. sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti’nin 04/05/2017 tarih 2017/İHK-1451 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için, Sigorta Tahkim Komisyonu’na gönderilmek üzere, mahkemesine gönderilmesine,
3-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan İstinaf harçlarının, istem halinde yatırana, mahkemesince iadesine,
4-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, davalı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 05/07/2018