Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/997 E. 2023/1084 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/997
KARAR NO: 2023/1084
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; 13/08/2014 tarihinde davalı …’nın park halindeki … plaka sayılı aracı etrafını kontrol etmeden hareket ettirmesi neticesinde kaza tarihinde 3,5 yaşında olan müvekkili …’in aracın altında kalarak hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, kulaklarında işitme kaybı bulunduğunu, kaza nedeniyle vücudunda ve yüz bölgesinde olan kırıklar nedeniyle göz ve kulak sinirlerinin kesildiğini, görme kaybı nedeniyle özel eğitim alması gerektiğini, gözlerini kaybetme riskinin bulunduğunu ileri sürerek fazlaşa ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik meslekte kazanma gücü kaybı için 2.500,00-TL, hastane ve tedavi giderleri için 500,00-TL, özel eğitim gideri için 100,00-TL, psikolog desteği için 100,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında 26/06/2018 tarihinde sunduğu beyan dilekçesi ile, davalı sigorta şirketi ile 18/06/2018 tarihinde sulh olduklarını, davalı sigorta şirketi yönünden davanın konusuz kaldığını, 21/05/2019 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile de; sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden geçici iş göremezlik zararı 6.759,23-TL, sürekli iş göremezlik zararı 197.112,31-TL olmak üzere maddi tazminat taleplerini 203.871,54-TL’ye artırdıklarını bildirmiştir. Davalı … A.Ş tarafından süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, ancak davalı yargılamanın ilerleyen aşamasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve davalı vekili; aracın müvekkili şirket adına tescilli ise de …’a ait olduğunu ve kazaya karışan araç sürücüsünün de …’ın kayınbiraderi olduğunu, … ile müvekilli şirket arasında herhnagi bir bağlantı bulunmadığını, müvekkilinin işleten olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı …’nin kaza tarihinde 3,5 yaşında olması nedeniyle anne ve babasının gözetim yükümlülüğünün dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … davaya ilişkin cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince; davalı araç sürücüsü …’nın kazanın meydana gelmesinde %90 oranında kusurlu olduğu, ATK 3. İhtisas Kurulu raporu ile davanın maluliyet oranının %36 olarak belirlendiği, hüküm kurmaya elverişli aktüer bilirkişi raporuna göre davacının sürekli iş göremezlik zararının 437.110,31-TL olduğu, davalı sigorta şirketince 239.998,00-TL ödeme yapılmış ise de poliçe teminat limiti 268.000-TL’nin mahsubu gerektiği, davalı sigorta şirketi dışındaki davalıların bakiye (437.110,31-268.000,00 TL) 169.110,00-TL zarardan sorumlu oldukları, olay tarihinde 4 yaşında olan ve gelir getirici bir işte çalışmayan davacının geçici iş göremezlik tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesi ile; “1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, -Davacının geçici iş göremezlik tazminatı davasının REDDİNE, -Davalı sigorta şirketi yönünden davanın feragat nedeniyle REDDİNE, -169.110,00-TL tazminatın davalılar işleten … A.Ş. ve sürücü …’dan 13/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiş, karara karşı davalı … A.Ş vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; müvekkiline usulüne uygun olarak tebligat yapılmadığı, davacı …’in doğumdan itibaren herhangi bir rahatsızlığı bulunup bulunmadığının, maluliyetine esas alınan rahatsızlıkların kaza öncesinde mevcut olup olmadığının tespiti gerektiği, davacı kazazede …’in kaza anında 3,5 yaşında olması nedeniyle bakım ve gözetiminden sorumlu anne ve babasının kusurlu olduğunun dikkate alınmadığı, aracın fiili hakimiyetinin müvekkili şirkete ait olmadığı, müvekkili şirketin işleten olmadığı hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. (1) Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanunu’nda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Taraf teşkili dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir. Ayrıca taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da göz önünde bulundurulmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde açıkça sayılmamakla birlikte taraf teşkilinin dava şartlarından olduğu hususunda öğreti ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddesinde tüzel kişiliklere yapılacak tebligatın usulü belirlenmiş, 35/4. maddesinde de “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlarındaki adresleri esas alınır ve bu madde hükmü uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda; davalı … A.Ş adına çıkartılan tebligatın adreste taşındığından bahisle iade edildiği, akabinde mahkemece yapılan tebligatların … A.Ş … San. Ve Tic. A.Ş. Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi adına ve adı geçen tüzel kişiliğin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı adresine TK m. 35’e göre tebliğ edildiği, davalı şirketin davacının maluliyetinin belirlenmesine ilişkin ATK raporunun tebliğinden sonra kendisini vekil ile temsil ettirdiği, davalı … A.Ş’nin ticaret sicilinde kayıtlı adresi ile ile adına tebligat çıkartılan … A.Ş … San. Ve Tic. A.Ş. Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi’nin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin aynı olduğu görülmüş ise de, davalı şirket ile adı geçen şirketin farklı tüzel kişilikler olduğu, çıkartılan tebligatlarda dava dışı adi ortaklığının adının yer alması nedeniyle tebligatların usulüne uygun yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla, Dava dilekçesinin davalı … A.Ş vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilerek cevap dilekçesini ve delillerini sunması için süre verilmesi, delil sunulması halinde bildirdiği deliller toplanmak sureti ile hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davaya devam olunması isabetli değildir. (2) Haksız fiile dayalı tazminat davalarında kusurun belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut uyuşmazlıkta; davacı kazazede …, kaza tarihinde 4 yaşında olup yaşı itibariyle velayet hakkına sahip olan anne ve babanın çocuk üzerinde gözetim yükümlülüğü bulunduğu izahtan varestedir. Her ne kadar mahkemece kazaya ilişkin kusur raporu alınmış ise de; alınan raporda bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan anne ve babanın kusurunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği, kazaya ilişkin Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan ceza yargılaması sırasında ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 05/11/2019 tarihli raporda, davalı araç sürücüsünün tali, yaşı itibariyle gözetim ve denetime muhtaç olan 2010 doğumlu … ‘ın olay anında korumasız bırakılıp olayın meydana gelmesine sebebiyet veren çocuğun bakım ve gözetiminden sorumlu kişi yada kişilerin olayda asli derecede kusurlu olduğu kanaatine varıldığı anlaşılmakla, kusur yönünden yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. (Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2022 günlü 2021/15528 Esas ve 2022/10267 Karar sayılı ilamı) O halde, mahkemece, kazaya ilişkin Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/169 Esas sayılı dosyasının fiziki olarak dosya arasına celbi ile davacı …’in anne ve babasının bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirip getirmedikleri hususu da değerlendirilmek suretiyle tarafların kusur oranlarının tesbiti amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu, İTÜ Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamı ile kazanın oluş şekline göre olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş vekilinin yerinde görülen istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a/4-6 madde hükümleri gereğince kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davalı … A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih ve 2016/848 E. 2019/942 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/4-6 madde hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A.Ş tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4/İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/ İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A.Ş tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023