Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/969 E. 2023/1111 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/969
KARAR NO: 2023/1111
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2022
NUMARASI: 2017/314 Esas – 2022/996 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.12.2014 tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı aracın, müvekkili davacının sürücüsü ve maliki olduğu … plakalı araca kusurlu olarak çarpması sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, uzun süre tedavisinin devam ettiğini ve polis olarak görev yapan müvekkilinin gelirinde aktif çalışmamasından kaynaklı kazanç kaybı oluştuğunu, eşinin kendisi ile sürekli bakımı ile ilgilendiğini, malul kaldığını ve aracının hasara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici iş göremezlik (kazanç kaybı) zararı için 1.000,00-TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi, yol, refakatçi vb. giderleri için 1.000,00 TL, geçici bakıcı giderleri için 1.000,00-TL, muhtemel ileride oluşacak tedavi giderleri için 1.000,00 TL, maluliyet zararı için 1.000,00 TL ve aracının hurdaya ayrıldığı ve ödenen hasar miktarının değerin altında olduğu, bu bağlamda araç maddi zararı ve yeni araç alıncaya kadar geçen süre için ulaşım giderleri tazminatı olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00-TL manevi tazminatın 17.12.2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 05.08.2022 tarihli dilekçesi ile maluliyet tazminatı talebini 93.969,36-TL, araçtan yoksun kalma tazminatı talebini 2.250,00-TL, tıbbi malzeme harcamaları, ulaşım giderleri talebini 1.900,00* TL olmak üzere toplam 95.119,36 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 17.11.2014- 17.07.2015 tarihleri arasında uzun süreli olarak dava dışı … Tic. A.Ş’ye kiralandığını, müvekkili firmanın iştigal konusunun; ulaştırma araçları bulundurma, kullanma ve kiralama olduğunu, bu bağlamda dava konusu kazada işleten sıfatının yer değiştirdiğinin ve kendilerinin bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami 268.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile öncelikle kazada kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, davacının kazanç kaybı iddiasını ispat edilmesi gerektiğini, maluliyet durumunun ATK tarafından tespitinin gerektiğini, SGK tarafından ödenen herhangi bir rücuya tabi ödeme mevcut ise tenzilinin gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı …, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”…Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; mahkememizce aldırılan 02/10/2018 tarihli kusur raporunun gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alındığı, bu doğrultuda kazanın meydana gelmesinde davacının kusursuz olup davalı sürücü …’nun %100 oranında kusurlu olduğu, kaza tarihinde geçerli olan ve uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre hazırlanan 08/09/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının meydana gelen kaza sebebiyle %6 oranında sürekli iş göremezliğinin olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 4 ay olduğu, davacının bakıcıya ihtiyacının olmadığının rapor edildiği, bu doğrultuda mahkememizce davacının talep edebileceği maddi tazminat kalemlerinin belirlenmesi için dosyanın aktüer, makine mühendisi ve SUT uzmanı doktor bilirkişiden oluşan heyete tevdii edildiği, 15/06/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davacının 61.217,82-TL sürekli maluliyet, 2.250,00-TL araçtan yoksun kalma ve 1.900,00-TL tedavi gideri zararının olduğunun bildirildiği, alınan bilirkişi raporunun kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre alınan usulüne uygun maluliyet raporu dayanak yapılarak yine Yargıtay içtihatları çerçevesinde TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre yapılmakla mahkememizce de gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun bulunarak hükme esas alındığı, sunulan tedavi belgeleri de değerlendirilmekle doktor bilirkişinin belirlediği 1.900-TL tedavi giderinin talep edilebileceği, pert olan araç için makul tamir/araç alım süresi de dikkate alınmakla 2.250,00-TL yoksun kalınan/ikame araç bedelinin olduğu, davalılardan … Ltd’nin her ne kadar … plakalı aracın kayıtta maliki olarak görünse de dosyaya sunulan 17/11/2014 başlangıç ve 17/07/2015 bitiş tarihli araç kiralama sözleşmesiyle aracın dava dışı … A.Ş’ye kaza tarihini de kapsar şekilde uzun süreli kiralandığının sabit olduğu, bu durumda 2918 sayılı KTK kapsamında davalı Türe Turizm Ltd.’nin işleten sıfatına haiz olmamakla pasif husumetinin bulunmadığı, araç mahrumiyet/ikame araç bedeli yönünden ZMMS Genel Şartları çerçevesinde bu zarar kalemi dolaylı zarar olmakla sigorta şirketinden istenemeyip yalızca davalı şoför …’dan talep edilebileceği, manevi tazminat talebi yönünden ise tarafların kusur durumu, davacının maluliyeti, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ancak haksız fiil açısından caydırıcı da olması gerektiği gibi ilkelerden hareketle davacı lehine 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ”gerekçesiyle; Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 1-Davalı … Ticaret Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 2-Maddi tazminat yönünden; a-61.217,82-TL sürekli maluliyet ve 1.900,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 63.117,82-TL maddi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 07/12/2014 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş. (Eski ünvan … Sigorta A.Ş.)’den ise temerrüt tarihi olan 09/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b-2.250,00-TL araç mahrumiyet bedelinin kaza tarihi olan 07/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Manevi tazminat yönünden, 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacı vekili; davalı araç maliki şirket yönünden sadece adi yazılı kira sözleşmesine dayanılarak pasif husumet yokluğundan red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, kira sözleşmesinin resmi kurumlara bildirilip bildirilmediği, fatura, tarafların ticari defterleri vs dosyaya sunulmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaza tarihinde polis memuru olan ancak sonrasında emekli olan müvekkilinin işe gidemediği için ve sonrasında kariyerini de etkileyecek şekilde kazanç kaybı olduğunu, maddi taleplerinin tümden kabulü gerekirken kısmen kabulünün doğru olmadığını, dosya kapsamında alınan ve Marmara Üniversitesi Pendik eğitim ve araştırma Hastanesi Adli Tıp Birimi tarafından düzenlenen raporda müvekkilinin maluliyet oranı %9,21 olarak belirlenmiş iken ATK’ndan alınan rapora göre %6 oranındaki maluliyet üzerinden yapılan hesaba göre karar verilmesinin de hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, hükme esas alınan maluliyet raporunda kullanılan yönetmeliğin hatalı olduğunu, raporun Maluliyet Tespiti Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmesi gerekirken Özürlülük Ölçütü… Ve Çalışma Gücü Kaybı… Tespit İşleri Yönetmeliğine göre düzenlenmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ile sınırlı olup sigortalı araç maliki … Tic. AŞ’nin kusuru bulunmadığından ve işleten sıfatı kalktığından davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin araç hasarı için ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili şirketin tedavi giderlerinden sorumluluğu bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici -kalıcı iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri, bakım gideri, araç hasar bedeli, ikame araç bedeli ile manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.( Bkz. Yargıtay 4.HD’nin 2021/21145 Esas, 2022/347 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili yargılama aşamasında kazaya karışan müvekkili şirkete ait aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile dava dışı … Tic. A.Ş’ye kiraya verildiğini ve işleten sıfatı bulunmadığını ileri sürmüş, yerel mahkemece 17/11/2014 tarihli Uzun Süreli Otomobil Kiralama Sözleşmesi ile olaya neden olan aracın olay tarihini de kapsayacak şekilde davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından dava dışı … Tic. A.Ş’ye 8 ay süreli olarak kiraya verildiğinin sabit olması karşısında aracın uzun süreli kiraya verilmesi nedeniyle malikin işleten sıfatının kalmadığı gerekçesiyle davalı … Turizm Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemece, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları detaylı bir şekilde araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’ine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmesi gerekir. ( Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/13167 Esas, 2022/7612 Karar) Eldeki davada, yerel mahkemece alınan ve Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Birimi tarafından düzenlenen 04.02.2019 tarihli raporda davacının yaralanmasının Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirilmesi sonucunda %9,21 engel oranı olduğu, iyileşme sürenin 4 ay olduğu tespit edilmiş; yine dosya kapsamında alınan ve İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 03.09.2021 tarihli raporda davacının yaralanmasının Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirilmesi sonucunda %6 oranında meslekten kazanma gücünden kaybettiği, iyileşme süresinin 4 ay olduğu, Özürlülük Ölçütü, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre ise tüm vücut engellilik oranının %4, iyileşme süresinin 4 ay olduğu, başka birinin geçici yada sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı belirtilmiştir. Yerel mahkemece, ATK raporundaki %6 maluliyet oranı nazara alınarak yapılan hesaba göre davacının kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak , iş bu rapora davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekilince itiraz edilmiş olup, yerel mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Her ne kadar yerel mahkemece kaza tarihi olan 07/12/2014 itibari ile yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik hükümlerine ATK raporunda tespit edilen %6 maluliyet oranına göre yapılan hesaba göre karar verilmiş ise de, yine dosya kapsamında alınan ve Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmelik Hükümlerine göre, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Birimi tarafından düzenlenen 04.02.2019 tarihli raporda davacının maluliyetinin 9,21 olarak belirlenmesi ve ATK raporunda, Marmara Üniversitesi tarafından düzenlenen raporun irdelenmemiş olması karşısında ATK raporunun karara dayanak yapılması doğru olmamıştır. O halde yerel mahkemece yapılacak iş; Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan kaza tarihinde geçerli Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre, dosya kapsamındaki tüm tedavi evraklarının ve öncesinde alınan tüm raporların tartışıldığı, usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi ve davacının geçici iş göremezlik döneminde (iyileşme süresinde) yada kalıcı iş göremezlik ( maluliyet ) döneminde bakım giderine ihtiyacı olup olmadığı, varsa süresinin belirlenmesi amacıyla yeni bir rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre, usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. 3-Dosya kapsamından davacının aracının kaza nedeniyle pert olduğu anlaşılmış olup,, davalı sigorta şirketince dava tarihinden önce davacıya 03.03.2015 tarihinde 10.000-TL araç hasarı için ödeme yapıldığı görülmüştür. Dosya kapsamında alınan 15.06.2022 tarihli, 1 hesap, 1 doktor ve 1 makina mühendisi bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda aracın pert olduğu, sovtaj değerinin 6.500-TL, kaza tarihindeki 2. el rayiç değerinin 17.000-TL olduğu, bu minvalde davacının araç hasarı nedeniyle gerçek zararının 17.000-TL- 6.500-TL= 10.500-TL olduğu, davalı sigorta şirketince yapılan 10.000-TL araç hasar ödemesi düşüldüğünde davacının 500-TL bakiye araç hasar tazminatı alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Bu halde, davacının tespit edilen 500-TL bakiye araç hasar alacağı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece gerekçesi açıklanmadan fazlaya ilişkin taleplerin reddi şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile HMK 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kararın kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalı sigorta şirketi vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe Uyarınca, 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, – Kararın kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalı sigorta şirketi vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı sigorta şirketş tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine ayrı ayrı İADESİNE, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2023