Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/919 E. 2023/990 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/919
KARAR NO: 2023/990
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2015/20 Esas – 2020/369 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, yine davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olan … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 07/06/2014 günlü trafik kazasında … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan vekil edeninin yaralanarak sakat kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000,00-TL sürekli sakatlık tazminatının kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 04/10/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 109.077,40-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yaralanması ile sonuçlandığı ileri sürülen trafik kazasına karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde 02/05/2014-2015 tarihleri arasını kapsar biçimde … nolu sigorta poliçesi ile … plaka sayılı aracın ise yine vekil edeni şirket nezdinde 07/05/2014-2015 tarihleri arasını kapsar biçimde … nolu sigorta poliçesi ile ZMM sigortalı bulunduğunu, ancak sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ve kazaya karışan araç sürücülerinin kusuru ile sınırlı olması nedeniyle, kusur durumunun ve ayrıca davacıda oluşan maluliyet oranının usulüne uygun şekilde tespit edilmesini istediklerini, bunun yanında davacının müterafik kusurlu olup olmadığının ve hatır için taşınıp taşınmadığının da araştırılması gerektiğini, eldeki dava açılmadan önce sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapılmadığından, davanın kabulü halinde dava tarihinden işletilecek yasal faize hükmedilmesi gerektiğinin de gözetilmesini istediklerini beyanla davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan 07/06/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün %75 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araçta yolculuk yapmakta olan davacının kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının kaza neticesinde %10,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği benimsendikten sonra, 08/07/2019 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Davanın kabulü ile; 109.077,40 Tl nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; talep konusu kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranlarının hatalı belirlendiği, kaldı ki, … plaka sayılı aracın vekil edeni sigorta şirketi nezdinde sigortalı olmadığı halde tam kusura göre sorumlulukları yoluna gidilmiş olmasının isabetsiz ve hatır taşıması indirimi yapılmamış bulunmasının hatalı olduğu, keza ıslaha konu talebin zaman aşımına uğradığının ve ayrıca ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğinin de gözetilmediği, bu nedenlerle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava; Trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikte kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğuna ilişkin 26/22/2019 günlü bilirkişi raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve kusura ilişkin bu tespitlerin aksi kanıtlanana kadar geçerli kaza tespit tutanağındaki belirlemeler ile de örtüşmesi karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, ayrıca kazaya karışan her iki aracın da (… ve … plaka sayılı araçlar) davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunduğunun dairenin geri çevirme kararı doğrultusunda dosyaya kazandırılan poliçe bilgilerinden anlaşılmış olmasına, keza talep konusu kaza neticesinde birden çok kişinin yaralandığı ve bir kişinin de hayatını kaybettiği gözetildiğinde, görülmekte olan davada uygulanması gereken uzamış ceza zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, bu durumda ıslah tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin geçirilmemiş bulunduğunun da sabit olmasına, bu durumda dava açılmakla temerrüde düşen davalı tarafın ıslahla arttırılan miktar yönünden dava tarihinden işletilecek yasal faiz ve sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında da bir yanılgı mevcut bulunmadığına ( Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1998 esas – 2021/3266 karar sayılı ilamı) göre davalı vekilinin açıklanan bu hususlara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin hatır taşıması indirimi yapılmamış olmasının isabetsiz olduğuna ilişkin istinaf itirazına gelince; Menfaat karşılığı olmayan taşımalarda, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesinde de mevcuttur) tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Ancak bir hatır taşımasından söz edebilmek için de yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıması ilişkisinin değerlendirilmesinde, taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemli olup, yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Her ne kadar yapılan yargılama sırasında davalı tarafça, olayda hatır taşıması bulunması nedeniyle, belirlenecek tazminatlardan hatır taşıması indirimi yapılması suretiyle hüküm tesis edilmesi istenilmiş ve davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araç sürücüsü … ile birbirlerini tanıdıkları, arkadaş oldukları, birlikte denize girmek, gezmek amacıyla araçta bulundukları anlaşılmakta ise de, araç sürücüsü ile davacının birbirlerini tanımaları ve arkadaş olmaları tek başına indirim nedeni değildir. Hatır taşımasından bahsedilebilmesi için söz konusu taşımanın bir bedel karşılığında olmaması ve mağdur lehine yapıldığının belirlenmesi gerekir. Somut olayda var olan taşımanın, her hangi bir bedel karşılığında olmadığı ve taşımanın sadece davacı taraf yararına yapıldığı hususu davalı sigorta tarafından usulüne uygun şekilde somut olarak kanıtlanamadığına, iddianın soyut nitelikte kaldığının anlaşılmış bulunmasına göre, mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında isabetsizlik tespit edilemediğinden davalı sigorta sirketi vekilinin hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde karar verilmeştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 7.451,07-TL harçtan peşin yatırılan 1.862,76-TL harcın düşümü ile bakiye 5.588,31-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.07/06/2023