Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/703
KARAR NO: 2023/1093
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
NUMARASI: 2021/836 Esas – 2022/473 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, 30/08/2012 tarihinde Sarıyer Stadı altında bulunan minübüs durağında yaya olarak bulunduğu sırada davalı … ve …’ün maliki, davalı …’ün sevk ve idaresindeki ve diğer davalıya sigortalı … plaka sayılı minibüsün araç çıkış manevrası yaptığı esnada müvekkiline çarparak yaralanmasına ve bacağının kırılmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin bir müddet çalışamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kaza sonucu oluşan zarar, tedavi giderleri ve tedavi süresince çalışamamaktan doğan gelir kaybı ve diğer kayıplar sebebiyle 1.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile, 1.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi yönünden sadece maddi tazminattan sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında sunduğu 05/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 31.246,90-TL’ye çıkarttığını bildirmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, davacının maluliyet oranının ve kazadaki kusur durumunun tespiti gerektiğini, ancak yasal faiz istenebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin, zararı oluşturduğu iddia edilen maddi olayın ne şekilde oluştuğu delilleri ve belgeleriyle ortaya konulmadığından, davacının tespit ve hesap edilen zararının davalıların kusuru ile meydana geldiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair kararının, davacı tarafça istinaf talebinde bulunulması üzerine Dairemizin 09/12/2021 tarihli 2021/1970-1940 Esas ve Karar sayılı ilamı ile “..Yargılama sırasında davacı tarafından delil dilekçesinde belirtilen üç tanığın dinlenmediği, davalı sürücü olduğu belirtilen …’ün 18/11/2019 tarihli polis tutanağında meydana gelen kazayı doğruladığı ve yaralıyı kendi imkanları ile hastahaneye götürdüğünü daha sonra bir miktar para verip anlaştıklarını beyan ettiği, bu durumda öncelikle davalı tanıklarının dinlenmesi, gerektiği takdirde ise davalı …’ünde katılımı ile olay yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak tarafların kusur durumlarının belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararından sonra yapılan yargılama neticesinde; kaza mahallinde yapılan keşfe katılan bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davalı minibüs sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %75, davacının % 25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, tespitin dosya kapsamı ve olayın meydana geliş şekli ile uyumlu olduğu gerekçesi ile aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda davalı minibüs sürücüsünün %75 kusuruna isabet eden miktar dikkate alınarak maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, tarafların sosyal ekonomik ve kazanın meydana gelmesindeki kusur durumları göz önünde bulundurularak manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesi ile; “Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 1.000-TL’nin dava tarihinden 21.685,17-TL nin ıslah tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Davacının MANEVİ TAZMİNAT davasının KABULÜNE, 1.000-TL’nin 30/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; kazanın meydana geliş şekline ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, kazanın 2012 yılında meydana gelmiş olması nedeni ile 2022 yılında yapılan keşfin dosyaya katkısının bulunmadığı gibi davacı tarafından keşfe de katılmadığı, davacı tarafça sigortalı araç sürücüsünün geri manevra yaptığına dair bir iddiası olmamasına rağmen bilirkişi tarafından resen minibüsün geri manevra yaptığı varsayımına dayanılarak kusur oranı belirlenmesinin hatalı olduğu, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair herhangi bir beyanın olmaması nedeni ile davanın kısmi alacak davası olduğu ve ıslah tarihi itibariyle 2 ve 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ıslah dilekçesine karşı süresi içerisinde zamanaşımı iddiasında bulundukları hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı tarafça kazaya karışan araç minibüsünün araç çıkış manevrası yaptığı sırada yaya konumundaki davacıya çarptığının ileri sürüldüğü, Sarıyer ilçe Emniyet Müdürlüğü’nün 18/11/2019 tarihli cevabi yazı içeriğine göre davalı minibüs sürücüsü …’ün, kazanın akabinde davacıyı hastaneye kaldırdığını, davacıya bir miktar para vermesi üzerine anlaştıklarını, bu nedenle herhangi bir şikayette bulunulmadığını beyan ettiğinin belirtildiği, Dairemizin kaldırma kararına binaen mahallinde yapılan keşfe davanın taraflarının katılmadığı, keşfe katılan bilirkişi … tarafından düzenlenen 25/04/2022 tarihli raporda, kazanın meydana geldiği ileri sürülen Sarıyer minibüs durağının keşif tarihi itibariyle kaza mahallinde bulunmadığı, kazanın meydana geliş şekline ilişkin olarak kaza tespit tutanağı ve kaza mahalline ait krokinin olmadığı, keşfe davacı ve davalı minibüs sürücüsünün de katılmaması nedeniyle kazanın, davalı minibüs sürücüsünün duraktan çıkmak için manevra yaptığı sırada davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğinin kabulü halinde, davalı minibüs sürücüsü …’ün duraktan hareket ederek manevra yaptığı sırada mahal özellikleri itibari ile yayaların çok yoğun bir şekilde bulunduğu yerde minibüsün hareket alanını yeterince kontrol etmeden hatalı ve tehlikeli biçimde manevra yaptığı sırada aracın arka kısmında gözcü bulundurmadığı, önlemsiz şekilde davacı yayaya çarptığı ve doğrultu ve manevraları yanlış yapma kuralını ihlal ettiği için asli derecede ve %75 oranında, davacının ise davalı minibüs sürücüsünden korunma tedbirine başvurmadığı, kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinden tali derecede ve %25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği, Hükme esas alınan 27/03/2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacının 3 aylık geçici iş göremezlik zararının 2.064,48-TL; %15,2 maluliyeti nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının 28.182,42-TL olduğunun bildirildiği, Dinlenen davacı tanığı …’nun davaya konu kazayı görmediği, davacı vekilince diğer tanıkların dinlenilmesinden vazgeçildiği, Davacı vekilince; dava dilekçesi ile cismani zarar nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği, 05/10/2020 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile, ıslah talebinin kabulü ile müddeabihin ıslahı yolu ile artırılan kısım ile dava dilekçesinde talep edilen miktarların birleştirilmesi sonucu 30.246,90-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği, artırılan kısma ilişkin eksik harcın ikmal edildiği ve ıslah dilekçesinin davalı sigorta şirketi vekiline 10/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketi vekilince 22/10/2020 tarihinde süresinde ıslahla artırılan kısım için zamanaşımı definde bulunulduğu anlaşılmıştır. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nin kısmi dava başlıklı 109/1. Maddesinde “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar eldeki dava 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış ise de, dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemekle, dava kısmi alacak davasıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2019 tarihli 2017/4833 E- 2019/11369 K, 27.09.2018 tarihli 2015/9232 E-2018/8290 K, 31/10/2017 tarihli 2015/4404-2017/9899 K sayılı ilamları). Islah; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usûlüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür. Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah hâlleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usûl işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma hâlinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder. Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur. Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının yaralanması ile sonuçlanan kaza yönünden, kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 30/08/2012 tarihinde meydana gelmiş, davacı tarafından dava 08/11/2012 tarihinde kısmi dava olarak açılmış, ıslah dilekçesi 05/10/2020 tarihinde verilmiş, davalı vekili tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Buna göre ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66/1-e maddelerince belirlenen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiştir. (Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin tarihli 30/05/2022 tarihli 2021/10935 E – 2022/7919 K, 28/02/2022 tarihli 2021/11230 E – 2022/3449 K ve 2021/10478 E-2022/3560 K sayılı ve benzer nitelikteki ilamları) Bu durumda, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin ıslah dilekçesine karşı süresinde sunduğu zamanaşımı def’i gözönünde bulundurularak davalı sigorta şirketi bakımından ıslah ile artırılan kısım yönünden zamanaşımının dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın tam kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususa isabet eden istinaf istemi yerindedir. Bununla birlikte tespit edilen hukuka aykırılık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-b/2 gereğince kaldırılmasına, istinaf talebinde bulunmayan davacı ve diğer davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak davalı sigorta şirketi yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2022 tarih ve 2021/836E. 2022/473K. sayılı kararına karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, a-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine, c-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, d-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-) İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2022 tarih ve 2021/836 E. 2022/473 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere; a-)Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 1.000,00-TL’nin dava tarihi olan 08/11/2012 tarihinden, 21.685,17-TL’nin ıslah tarihi olan 05/10/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 1.000,00-TL ve dava tarihi olan 08/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle sınırlı sorumlu olmak üzere-) davacıya ödenmesine, b-)Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, c-)Davacının manevi tazminat davacının kabulü ile, 1.000,00-TL’nin 30/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ç-)Alınması gereken 1.617,93-TL harçtan peşin ve ıslah aşamasında alınan 521,15-TL harcın mahsubu ile kalan 1.096,78-TL harcın davalılar …, … ve …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına, d-)Davacı tarafça yapılan 521,15-TL peşin ve ıslah harcının davalılardan (Davalı … Sigorta A.Ş yönünden 68,31-TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, e-)Davacı tarafça yapılan 3.875,00-TL yargılama giderinden kabul ve red oranı gözetilerek; 2.846,17-TL’sinin davalılardan (-Davalı … Sigorta A.Ş bu miktarın 124,01-TL’si ile sınırlı sorumlu olmak üzere-) müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı yan üzerinde bırakılmasına, f-)Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 27,60-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek belirlenen 26,72-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı yan üzerinde bırakılmasına, g-)Davacı vekili için kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden, AÜÜT’nin 10/4 ve 13/2. maddesine göre belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ğ-)Davacı vekili için kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden, taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar nedeniyle 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan (-Davalı … Sigorta A.Ş bu miktarın 1.000,00-TL’si ile sınırlı sorumlu-) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, h-)Davalı … Sigorta A.Ş kendisini vekil ile temsil ettiğinden reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Dairenin karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13/3. maddesine göre belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, ı-)Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılamayacak olan gider avansının ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.08/06/2023