Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/621 E. 2023/998 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/621
KARAR NO: 2023/998
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2022
NUMARASI: 2021/527 Esas – 2022/812 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı ticari minibüsün neden olduğu 11/10/2013 günlü trafik kazasında ev hanımı olan vekil edeni … yaralanarak iş göremez hale geldiğini, 2 yaşındaki çocuğuna dahi bakamadığı için bakıcı tutmak zorunda kaldığını, ayrıca hastaneye gidip gelme için yol gideri ve SGK’ca karşılanmayan tedavi gideri harcaması yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 8.500,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında davacının 24/11/2017 tarihinde hayatını kaybetmesi nedeniyle de yasal mirasçıları olan kişiler tarafından davaya devam edilerek, 22/01/2018 günlü ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin istek miktarı 18.147,74-TL’ye çıkartılmıştır. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya neden olduğu ileri sürülen aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde 19.07.2013-.19.07.2014 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı bulunduğunu, bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, ayrıca sigortacının gerçek zarardan sorumlu olması nedeniyle davacı tarafın sağlık harcamaları yaptığından bahisle müvekkili şirketten tedavi giderleri, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin mümkün olmadığını ve manevi tazminata ilişkin taleplerinin de vekil edeni şirkete yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, ayrıca haksız fiilden doğan davalarda yetkili mahkemenin haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi olduğunu, davacıların kendi adresleri itibariyle de yargı çevresinin Büyükçekmece ilçesi olduğundan davanın Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın aracın freninin aniden boşalması sonucunda meydana geldiğini, bu durumda vekil edenlerinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini belirterek davacının tüm maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda: davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacı yolcunun ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının kaza sonucunda %4 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşme süresinin de 9 ay bulunduğu benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan 13/07/2018 günlü ek aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 6.114,05 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 9.532,12 TL bakıcı gideri tazminatının ve 1.800,00 TL tedavi gideri tazminatının davalı sigorta için 16.04.2014 dava tarihinden, diğer davalılar yönünden 11.10.2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın 11.10.2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 01/11/2018 gün, 2014/556 Esas – 2018/971 Karar sayılı bu ilama karşı davalı sigorta şirketi vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce; Davacı …’n yargılama sırasında hayatını kaybetmiş olduğu ve mirasçıları tarafından davaya devam edilmiş bulunduğu halde davaya katılımı sağlanan mirasçıların karar başlığında gösterilmemesinin ve ölümüyle taraf ehliyeti sona eren davacı adına hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğuna; ayrıca kazaya sebebiyet verdiği ileri sürülen … plaka sayılı ticari minibüsün Karayolu Taşımacılığı Mali Sorumluluk Sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı usulen araştırılıp belirlenmemiş olmasının isabetsiz bulunduğuna ve davacının bakıcı gideri zararına ilişkin talebi bakımından iyileşme süresi içerisinde bakıcı yardımına ihtiyaç duyup duymadığı, duyuyor ise süresi bakımından doktor raporu alınmadan iyileşme süresinin tamamı süresince bakıcı ihtiyacı varmış gibi hesaplama yapılarak buna göre hüküm tesis edilmiş olmasının yanılgılı olduğuna işaret edilmek suretiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m. 353/1-a/4 ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairece verilen 10/06/2021 gün, 2016/810 Esas – 2021/952 Karar sayılı kaldırma kararından sonra mahkemece bu karar doğrultusunda yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirme sonucunda; kazaya sebebiyet veren aracın Karayolu Taşımacığılı Mali Sorumluluk Sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olmadığı, davacının geçici iş göremez olduğu dönemde sadece 1 ay süre ile bakıcı ihtiyacı içerisinde bulunduğunun ATK’dan temin edilen raporla tespit edildiği, buna göre davacının talep edebileceği bakıcı gideri tazminat miktarının 1.021,50-TL olduğunun 25/04/2022 günlü ek aktüer bilirkişi raporuyla belirlendiği, bu durumda önceki karardan farklı olarak davacı taraf yararına 1.021,50-TL bakıcı gideri tazminatına hükmedilebileceği ayrıca kusur durumu, olayın meydana geliş şekli, tarafların sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında davacı tarafın manevi tazminata ilişkin taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı şeklindeki özet gerekçeyle;-Davacı …’ın 24/11/2011 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, davacı tarafın maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile, 6.114,05 TL geçici iş görmezlik tazminatının, 1.021,50 TL bakıcı gideri tazminatının ve 1.800,00 TL tedavi gideri tazminatının davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 16.04.2014 tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 11.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müteveffa …’ın mirasçıları …, … ve …’a miras payları oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Davacı …’ın 24/11/2011 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, davacı talebin manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olun 11.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı müteveffa …’ın mirasçıları …, … ve …’a miras payları oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; kazanın, aracın fren sistemindeki arıza nedeniyle frenin aniden boşalması neticesinde meydana geldiği, bu durumda davalı araç sürücüsüne ve araç malikine sorumluluk yüklenemeyeceği belirgin olduğu halde, kazanın oluşumunda tam kusura dayalı olarak karar verilmiş olmasında isabet .bulunmadığı, ayrıca Bakırköy 6. Asliye Tİcaret Mahkemesinin 2016/106 Esas sayılı dosyası ile birleşen Bakırköy 6. Asliye Tİcaret Mahkemesinin 2016/316 Esas sayılı dosyası içeriğine göre, davacıya sigorta şirketi tarafından 14/05/2015 tarihinde 24.055,54-TL tazminat ödendiğinin belirlendiği, bu ödeme gözetildiğinde davacı tarafın karşılanmamış bir alacağın kalmadığının kabul edilmesi gerektiği halde yeniden sorumluluk yoluna gidilmiş olmasının hatalı olduğu, keza davacının iyileşme süresi içerisinde 1 ay süreyle bakıcı ihtiyacı içerisinde bulunduğuna dair doktor raporu alınmış ise de davacı tarafça bakıcı gideri yapıldığı kanıtlanamadığından, mevcut olmayan bir harcamanın vekil edenlerinden istenemeyeceğinin karar yerinde gözetilmediği ve davalı … Sigorta ile vekil edeni araç maliki arasında kasko sigortası sözleşmesi olduğu dikkate alındığında esasen manevi tazminata ilişkin taleplerin de davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiği halde vekil edenlerinin manevi tazminatlardan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, kabule göre de hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğu ve vekil edenleri yararına hüküm altına alınan vekalet ücretlerinin eksik ve hatalı belirlendiğine yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen cismani zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; özellikle kaldırma kararından sonra temin edilen ve ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 18/07/2021 günlü raporla, davacının geçici iş göremezlik dönemi içerisinde 1 ay boyunca başka birinin yardımına ihtiyaç duyacağı belirlendiğine, bu durumda 1 ay boyunca bakıcı ihtiyacı içerisinde bulunan davacı için brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda bakıcı gideri tazminatına hükmedilmiş olmasının yerleşmiş yargısal içtihatlara uygun olmasına, ayrıca talep konusu kazanın … plaka sayılı ticari minibüsteki teknik arıza (-fren boşalması) neticesinde meydana geldiği anlaşılmakta ise de araç sürücüsünün 2004 model olan ve sürekli kullanım nedeniyle yaşlanmış, tüm parçaları eskimiş bulunan bir araçla yola çıktığında, aracın her an arıza yapabileceğini göz önüne alarak aracı buna göre sevk etmesi ve aracın hızını da bu duruma göre ayarlaması gerekirken, yokuş aşağı süratli bir şekilde gitmesi olgusu ile kazazedenin araç içerisinde yolcu konumunda olduğu birlikte değerlendirildiğinde, araç sürücüsü ve araç işleteninin böyle bir kazanın oluşumunda birlikte kusurlu oldukları konusunda herhangi bir duraksama bulunmadığından, mahkemece kazanın oluşumunda istinaf eden davalıların birlikte ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek buna göre sorumlulukları yoluna gidilmiş bulunmasında da bir yanılgı tespit edilemediğine; ayrıca her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 2015 yılında 24.055,54-TL bir tazminat ödemesi yapılmış ise de bu ödemenin esasen davacının uğradığı kalıcı maluliyet zararına ilişkin bulunduğu, eldeki davada kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin herhangi bir talepte bulunulmadığı ve sigorta şirketince yapılan ödemenin sadece 545,17-TL’lik kısmının geçici iş göremezlik dönem zararına ait olduğu ve bu ödemenin güncellenmiş halinin de belirlenen geçici iş göremezlik zararından düşülmüş bulunduğu gözetildiğinde mahkemece sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kapsamı dışında kalan ve istinaf eden davalıların sorumluluğunda bulunan bakıcı gideri, tedavi gideri ve bakiye geçici iş göremezlik zararına hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gibi ret edilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden, davalılar yararına hükmolunan ret vekalet ücretlerinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 ve 13/2 madde hükümlerine uygun olmasına göre; davalılar vekilinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 2-Davalılar vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarına gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, sonuçları, kusur durumu (-kazanın meydana gelmesinde davalı taraf tam kusurlu olup, … plaka sayılı araçta yolculuk etmekte olan kazazede …’ın herhangi bir kusuru bulunmamaktadır-), …’ın yaralanmasının niteliği (-vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmıştır), iyileşme süresinin uzunluğu (-9 ay), maluliyet oranı (-%4), tarafların dosyaya yansıyan sosyo-ekonomik durumları, paranın alım gücü, kazaya sebebiyet veren aracın ticari amaçla kullanılan bir araç oluşu ve kazanın da ticari faaliyet sırasında meydana geldiği dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle, davacı taraf yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun olup, fazla olmamasına ve sebepsiz zenginleşme sağlayacak nitelik taşımamasına, ayrıca kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlü olup, kusursuz veya bir miktar kusurlu olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe, kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da her hangi birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebileceği konusunda bir duraksama olmadığına ve … plaka sayılı aracın kasko sigorta poliçesine dayanılarak, davalı sigorta şirketinin aleyhine açılmış bir dava da bulunmadığına göre, mahkemece davalı sigorta şirketinin manevi tazminat bakımından sorumluluğu üzerinde durulmaksızın, istinaf eden davalıların manevi tazminatlardan birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalılar vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının da reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Birlikte istinaf yasa yoluna başvuran davalılardan alınması gereken 951,93-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, davalılar tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 475,98-TL peşin harç ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 492,00-TL başvuru harcı toplamı olan 967,98-TL’den düşümü ile kalan 16,05-TL’nin bakiye fazla harcın talep halinde istinaf eden davalılara iadesine,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.07/06/2023