Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/611
KARAR NO: 2023/1088
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2022
NUMARASI: 2019/417 Esas – 2022/920 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Nedeniyle Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; 26/04/2008 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken yol kenarında trafık kurallarına aykırı olarak park etmiş olan …’ya ait … plaka sayılı traktöre çarpması ile oluşan kaza neticesinde müvekkilinin malul kalması nedeniyle bakıcı ihtiyacı bulunduğunu, müvekkilinin maluliyetinden doğan zararının tazmini için açtıkları davada alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde traktör sürücüsünün 6/8 (%75) oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazaya karışan traktörün trafik sigortası bulunmaması nedeniyle müvekkilinin doğan zararından davalı kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek bakıcı ihtiyacından kaynaklanan zararına karşılık olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın davalıya ilk başvuru tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında sunduğu 06/10/2022 tarihli dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tazminat miktarını 100.000,00-TL’ye çıkarttıklarını belirterek 02/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu kaza ile ilgili İstanbul 23 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/158 esas sayılı dosyası ile açılan davanın yargılamasının devam ettiğini, eldeki davanın derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafa kaza nedeniyle doğan zararlarına binaen 07/01/2009 tarihinde 40.903,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini ve davacı tarafça, müvekkili kurumun 26/04/2008 tarihli kaza ile ilgili olarak başkaca bir hak ve alacakları kalmadığı belirtilerek kesin ve dönüşümsüz olarak ibra edildiğini, ödeme tarihinden itibaren hak düşürücü 2 yıllık sürenin geçtiğini, davacının bakıcı ihtiyacı bulunduğuna dair rapor alınması gerektiğini, faiz başlangıcına ilişkin istemin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin davanın 2918 sayılı KTK’nın 11.maddesi gereğince hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile usulden reddine dair 13/06/2019 tarihli 2019/1316-1247 E-K sayılı ilamı ile; …Dosya arasında bulunan “Makbuz ve İbraname” başlıklı belge incelendiğinde, ibranamenin maluliyet tazminatına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2003 tarihli ZMMS genel şartlarına göre sakatlanma ve ölüm teminatı ile sağık giderleri teminatı ayrı teminat klozları olup, bakıcı gideri talebi sağlık giderleri teminatı kapsamında kalmaktadır. İbraname bakıcı giderini kapsamadığından KTK 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin dava konusu olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Bu itibarla Mahkemece davanın esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru bulunmamaktadır. ” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde mahkemece; 21/06/2022 tarihli aktüer bilirkişi raporuna göre davacının ömür boyu bakıcı ihtiyacı bulunması halinde zararının 1.417.822,45-TL olarak hesaplandığı, poliçe teminat üst limitinin 100.000,00 TL olduğu, davalı kurumun sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olduğu gerekçesi ile;”DAVANIN KABULÜNE, 100.000,00-TL bakıcı gider tazminatının 02/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekilinin istinaf nedenleri; davacıya davaya konu kazadan kaynaklı zararı için 18/09/2009 tarihinde yapılan tazminat ödemesinin üzerinden iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davacıya ödenen 44.550,00-TL ödendiği ve teminat limiti gözetilmeksizin hüküm verildiği, davacının maluliyetine ilişkin düzenlenen raporda 6 aylık süre için bakıcıya ihtiyacı olduğu belirtilmesine rağmen daimi bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğu, bakıcı giderinin müvekkilinin sorumluluğunda bulunmadığı, kaza nedeniyle SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiği, aktüer bilirkişi tarafından bakiye ömür süresinin PMF yaşam tablosuna göre belirlenmesi gerekirken TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınmasının hatalı olduğu, davacının kazanın meydana gelmesinde müterafik kusuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve kusur indirimi yapılması gerektiği, faiz başlangıç tarihinin yanlış belirlendiği hususlarına ilişkindir.Dava; trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri tazminatına ilişkindir.Dosya arasına bir örneği celbedilen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/559 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ve aynı kazada yaralanan dava dışı … tarafından davalı kurum aleyhine davaya konu trafik kazasından kaynaklı yaralanmaları nedeniyle doğan iş göremezlik zararlarının tazmini için dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 10/12/2019 tarihli 2019/559-1275 E-K sayılı ilam ile, davanın 2918 sayılı Kanun’un 111.maddesi gereğince hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile reddine karar verildiği, ilamın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2021 tarihli 2020/1084 Esas ve 2021/1227 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, yargılama sırasında Adli Tıp Uzmanı Dr. … tarafından düzenlenen 07/08/2012 tarihli raporda davacının %52 oranında malul olduğu, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayacağı ve bu dönemde %100 malul sayılacağı kanaatine varıldığının bildirildiği, ancak bakıcı ihtiyacı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.İlk derece mahkemesince yargılama sırasında davacının bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı ve var ise süresinin tespiti için ATK’dan rapor alınmasına karar verildiği, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 07/12/2020 tarihli 16051 sayılı ön rapor ile davacının tedavisine ilişkin tüm tıbbi belgelerin gönderilmesinin istenildiği, ancak mahkemece davacının bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığına yönelik rapor alınmasına ilişkin ara karardan usulünce dönülmeksizin dosyanın tazminat miktarının belirlenmesi için aktüer bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi tarafından düzenlenen 21/06/2022 tarihli raporda davacının %100 malul sayıldığı 6 aylık dönem ve ömür boyu bakıcıya ihtiyacı olması ihtimaline binaen seçenekli hesaplama yapıldığı, mahkemece davacının ömür boyu bakım ihtiyacı bulunduğu ihtimale göre belirlenen tazminat miktarı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Eksik araştırma ile karar verilemez.Somut olayda; davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle, iyileşme sürecinde (geçici) ve tedavisinin bitiminden sonra sürekli bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, varsa bu ihtiyacın oranı ve süresi konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın, davacının ömür boyu bakım ihtiyacı olacağı kanaati ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir.Bu durumda mahkemece; ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 07/12/2020 tarihli 16051 sayılı ön raporu doğrultusunda davacının kaza nedeniyle yaralanmasına bağlı olarak yapılan tedavilerine ilişkin tüm tıbbi belgeler temin edildikten sonra, ATK’dan veya üniversite hastanesi adli tıp bölümünden, davacının davaya konu kazadaki maluliyeti nedeniyle geçici ve sürekli bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, bu ihtiyacı var ise sürelerini kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre belirleyen rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup, davalı vekilinin bu hususa isabet eden istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a/6 gereğince kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2022 tarih ve 2019/417E.-2022/920K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde İADESİNE,4/İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023