Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/605 E. 2023/1127 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/605
KARAR NO: 2023/1127
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2022
NUMARASI: 2018/12 Esas – 2022/273 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili 04/01/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Limited Şirketinin maliki olduğu, …’nin oğlu …’nin sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın 04/01/2017 tarihinde yaya …’e çarpması sonucu yaralandığını, kazada davalının kusurlu olduğunu, aracın ZMMS poliçesi olmadığından davalı … hesabının tazminattan sorumlu olduğunu belirterek, dava tarihi itibariyle maddi zararların tam ve kesin olarak tespiti mümkün olmadığından ileride toplanacak deliller neticesinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile artırılmak üzere müvekkili …’in uğramış olduğu maddi zararların tazminat amacıyla 1.000,00-TL (tedavi giderleri, bedensel bütünlüğün bozulmuş olması nedeniyle iş gücü ve efor kaybı ve ekonomik geleceğin uğradığı zararlar) maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, tahsilini, müvekkillerin yaşamış olduğu üzüntü ve sıkıntıların bir nebze tazmini amacıyla … için 30.000,00-TL, … için 20.000,00-TL, … için 20.000,00-TL olmak üzere 70.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan (davalılardan … Hesabı bakımından yalnızca maddi tazminatla sınırlı kalmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesini, haksız açılan davanın tümden reddini, maluliyet oranının tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan veya 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliği çerçevesinde yetkili bir hastaneden sürekli sağlık kurulu rapor alınmasını, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi giderleri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile avans faiz talebinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini belirterek, teminat kapsamı dışında kalan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “davanın dayanağı olay trafik kazası olup, KTK.nın 88. maddesi gereğince “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Yani işletilen bir aracın neden olduğu kaza sonucu araç sürücüsü, işleten ve sigorta şirketi ve varsa başka sorumlular müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumluluk “dış ilişkide” TBK 61. maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.”  şeklinde düzenlenmiştir.Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK.nın 85. maddesi, zorunlu mali sorumluluk sigortasının sorumluluğu aynı kanunun 91. maddesi sürücünün sorumluluğu TBK.nın 49. maddesi ve ev başkanın sorumluğu ise TMK.nın 369. maddesidir. Müteselsil sorumlular arasındaki ilişki ise aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecek, talebini, isterse tüm sorumlulara karşı bir arada tek dava ile isterse ayrı ayrı açacağı davalar ile ileri sürebilecektir.Zarar görenin birden fazla sorumluya karşı aynı davada birlikte dava açması durumunda ise, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli olması her zaman mümkün olacaktır. Bu durumda uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yapılarak uyuşmazlığın çözümlemesi gerekecektir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usul ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de bir sonucudur.Somut olayda, küçüğün kullandığı aracın yaptığı kaza sonucu yaralanan davacı, TMK 369. maddeye dayalı olarak, baba …’ye, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına ve sürücüye karşı birlikte dava açmıştır. Davacılar vekili dava dilekçesinde sürücü, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve araç sürücüsü küçüğün babasına karşı TMK.nın 369. maddesi gereğince ev başkanı olarak husumet yöneltmiş olması ve davalıların sorumluluğu aynı maddi olaydan kaynaklanması ve zararın tek olması nedeniyle davaların birlikte görülmesi zorunlu olduğundan, tefrik kararı verilmeksizin davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10378 Esas 2019/5441 Karar 2015/11736 Esas 2016/1298 Karar, sayılı emsal ilamları; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/613 Esas 2020/535 Karar sayılı emsal ilamı; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1944 Esas 2019/1389 Karar sayılı emsal ilamı) gerekçesi ile; davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri; mahkemece davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğundan bahisle ev başkanın sorumluluğundan bahsedilerek yargılamada yetki ve görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğunun belirtildiği ancak davada davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olup bu nedenle … ve araç işleteni şirket aleyhinde ikame edilmiş olan davada Mahkemenin diğer davalılar hakkında da yargılama yapmaya görevli ve yetkili olduğu, görevsizlik kararı verilmiş olmasının usule ve yasaya uygun olmadığı, kaldı ki ev başkanı yönünden sorumluluk hakkında karar vermeye yetkili ve görevli mahkemesinin Aile Mahkemesinin görevli olduğu kabul edildiğinde dahi ev başkanı … yönünden HMK.nın 30. maddesi usul ekonomisi uyarınca dosyanın tefrik edilerek mezkur davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği, bu durumun usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğu gibi müvekkilinin Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetinin ve makul sürede yargılanma haklarının ihlaline de yol açtığı hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından ve davacı vekilinin beyanından, davanın haksız fiil faili olan …’nin babası olan davalılardan … aleyhine, 4721 sayılı MK’nın 369. maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla, açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız fiil işlenmesi durumunda küçük, TBK’nın 47. maddesi uyarınca haksız fiil faili olarak, anne ve babası ise TMK’nın 369. maddesi uyarınca ev başkanı olarak zarar görene karşı sorumludurlar. Aile başkanının sorumluluğu kusura dayanmayan, yasal gözetim ve özen ödevinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir sebep sorumluluğudur. TMK’nun 369.maddesinde, 818 sayılı BK’nun 55 ve 56.maddelerinde(6098 sayılı TMK’nun 66 ve 67.maddelerinde) olduğu gibi aile başkanının objektif özen ödevini yerine getirmediği bir karine olarak kabul edilmektedir. Ev başkanının sorumluluğu, TMK’nın ikinci kitabında yer almaktadır. Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanun’un 4/1. maddesi gereğince TMK’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK md 118-395,5133 sayılı kanun md 2-3) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde çözümleneceği gözetilerek tüm davalılar hakkında usul ekonomisi de dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, (Bkz. Yargıtay 17.HD 2016/4223 E.2019/675 K.sayılı ilamı ile dairemizin 2018/3015 esas 2018/1393 karar ile 2019/1026 esas 2021/862 karar sayılı kararları) davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe Uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davacılardan ayrı ayrı alınması gereken 179,70’er TL harçtan davacı … tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile 99,20-TL istinaf ilam harcının istinaf eden …’den, 179,90’er TL harcın ise ayrı ayrı istinaf eden davacılar … ile …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2023