Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/567 E. 2023/1129 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/567
KARAR NO: 2023/1129
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2022
NUMARASI: 2022/508 Esas – 2022/765 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili 29/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 17.11.2017 tarihinde …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın Çanakkale istikametinden Lapseki istikametine doğru seyir halinde iken havanın yağışlı olması nedeni ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin ağır yaralandığını, müvekkilinin meydana gelen kazada yolcu konumunda olduğunu, kaza ile ilgili herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalıya yaptıkları başvuru sonrası ödeme yapıldığını, daha sonra bakıcı gideri ödemesi için başvurduklarını, ancak ödeme yapılmadığını, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan müvekkili için, HMK 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, harca esas olmak üzere şimdilik 100,00-TL sürekli bakıcı gideri tazminatının hesaplanarak, kaza tarihindeki poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla ve kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı için hesaplanan sürekli sakatlık tazminatı, teminat limitini doldurduğundan müvekkili kurum tarafından bakıcı giderine ilişkin talebin karşılanmasının mümkün olmadığını, başvurucunun başkaca hak ve alacağının kalmadığını, karşı tarafça imzalanan ibraname gereğince başvuran tarafın tüm tazminat alacaklarına ilişkin olarak müvekkili kurumdan başkaca bir alacağının kalmadığını, imzalanan ibranamenin hukuken geçerli olduğunu, karşı tarafın bu başvuru ile ibranamenin iptalini istemesi ve müvekkilinden ek tazminat talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının yolcu olarak bulunduğu araçta emniyet kemerinin takılı olmadığının kaza sonrası vücudunda oluşan arazlardan anlaşıldığını, davacının yolcu olarak taşındığını ve bu taşımanın hatır taşıması olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara (sürekli bakıcı gideri) dayalı maddi tazminat istemine ilişkin olup HMK’nın 142. maddesi gereğince tahkikata başlamadan önce KTK’nın 111. maddesine dayalı hak düşürücü süre yönünden beyan ve itirazlarının tetkik edilmesi gerekmiştir. Nitekim davalı sigorta şirketinin dava tarihinden önce 19/09/2018 tarihinde davacı yana sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri için ödenebilecek toplam azami teminat limiti olarak görünen maddi tazminat ödemesinin yapıldığı hususu dosya kapsamında sabit olup 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi kapsamında, bu Kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Anılı süre niteliği itibari ile hak düşürücü süre mahiyetindedir. Bu noktada anılı tespitler ışığında dosya kapsamındaki beyan ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde; davaya konu trafik kazasının 17/11/2017 günü meydana geldiği, davacının başvurusu üzerine davalı sigorta şirketi ile davacı arasında 19/09/2018 tarihli ibraname düzenlendiği ve limit ile sınırlı 330.000-TL sürekli sakatlık tazminatının davacı tarafa ödendiği, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-5/c maddesi gereğince kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında ortaya çıkan bakıcı giderlerinin, sürekli sakatlık teminatı kapsamında ve bu teminat limitleri ile sınırlı olduğu, davacının işbu dosya kapsamında 29/07/2022 tarihinde davayı ikame ettiği, KTK’nın 111/2. maddesi gereğince ibradan sonraki 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmamış olmasına göre davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği anlaşılmakla, davanın reddine dâir aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi ile; 1-2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi gereğince davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; ZMSS Genel Şartlar A-5/c maddesine göre bakıcı gideri tazminatının sürekli sakatlık teminatı kapsamında kalmasına ilişkin hüküm, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı kararıyla iptal edilmiş ve 31.10.2020 tarihli 31269 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, bahse konu AYM kararına göre sürekli bakıcı giderine ilişkin bakıcı gideri zararının poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği, sakatlık teminatı limitinin tüketildiği 14.09.2018 tarihli ibranamede bakıcı giderine ilişkin hiçbir ibare yazmadığı, teminat kapsamında alınan tazminatın müvekkilinin sürekli iş göremezliğine ilişkin olduğu, bu dava ile talep edilen bakıcı gideri tazminatının poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği, 14.09.2018 tarihli ibranamenin sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğu, iptal kararı gereğince yeni poliçe teminatı söz konusu olduğundan hak düşürücü süre dolmadığından davanın reddinin hatalı olduğuna ilişkindir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri istemine ilişkindir. 2918 Sayılı KTK’nun 111. maddesi gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Kanunun bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Kanunda belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, res’en dikkate alınması gerekir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 04/05/2017 tarih ve 2014/23349 E., 2017/4992 K. sayılı kararı).Davacı … tarafından kaza sonrasında …na başvuru yapıldığı, …nca 14/09/2018 tarihinde davacıya 330.000,00-TL ödeme yapıldığı, 14/09/2028 tarihli makbuz ve ibraname alındığı, makbuz ve İbraname başlıklı belge incelendiğinde; davacının …nı kesin ve dönüşümsüz ibra ettiği, 17/11/2017 tarihli kaza ile ilgili başkaca bir alacağın kalmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinden ve bakıcı gideri istemi ile yapılan başvuruya verilen cevaptan; davacı tarafa yapılan ödemenin trafik sigortası “sürekli sakatlık teminatından” yapıldığı anlaşılmaktadır. Kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulanan 15/08/2003 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve Yargıtay uygulamalarına göre, bakıcı gideri, tedavi giderleri kapsamında olup, trafik sigortasının “tedavi giderleri” klozundan ödenmesi gereken bir tazminattır((Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/09/2017 tarih 2015/18540 E., 2017/7764 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 04/01/2013 tarih 2012/362 E., 2013/578 K. Sayılı kararı). Davacıya yapılan ödemenin “sürekli sakatlık teminatı” klozundan yapılması karşısında, davacının tedavi gideri kapsamında bakıcı gideri talep etme hakkına engel bir durum bulunmamaktadır. Eksik inceleme araştırma ve değerlendirme ile karar verilemez.Bu nedenle, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe Uyarınca, 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2023