Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/3 E. 2023/763 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/3
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2021
NUMARASI: 2014/1130 Esas – 2021/200 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat istemli davada; yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda verilen kararın Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 09/11/2022 tarih ve 2022/6583 Esas – 2022/14192 Karar sayılı ilamı ile bozulması sonucunda; HMK’nın 373/3.maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24/04/2011 tarihinde … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda ağır şekilde yaralandığını, müvekkiline çarpan araç sürücüsünün yaralanan müvekkili ile ilgilenmeyip olay yerinden kaçarak kaza tespit tutanağının tutulmasına engel olduğunu, olay yerinde ilk müdahaleyi yapan doktorun aynı zamanda olay hakkında da ihbarda bulunup kazaya sebep olan kişilerin yakalanmasını sağladığını, araç malikinin … olduğu tespit edildiğinden bu davanın … karşıda yöneltildiğini, davalılardan …’nın kazadan sonra araç içinde bulunmadığı halde emniyette verdiği ifadesinde aracı kendisinin kullandığını beyan ettiğini, ayrıca diğer davalı … ve araçta bulunduğu iddia edilen ceza dosyasında tanık sıfatı ile dinlenen tanıkların da aracı …’ın kullandığını iddia ettiğini, müvekkiline çarpan aracın ZMM sigortasının … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığını, kazadan hemen sonra yakalanan …’ın sürücü belgesinin bulunmadığını, ayrıca alkollü olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kazadan önce çalışıp ailesine bakabildiğini, kazadan dolayı vücut bütünlüğünün ihlale uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik tedavi gideri nedeniyle 629,05 TL, hastanelere gidiş geliş taksi harcamaları için şimdilik 416 TL, zorunlu yemek ve telefon giderlerine ilişkin şimdilik 476 TL, kazanç kaybı nedeniyle şimdilik 52.800 TL, çalışma gücünün yitirilmesinden doğan zararlar için şimdilik 50.000 TL olmak üzere toplam 104.321,05 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın işleten ve sürücüler bakımından kaza tarihi olan 24/04/2011 tarihinden itibaren, sigorta şirketi bakımında dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 03/07/2020 tarihli dilekçesi ile; tedavi giderlerine ilişkin taleplerini 614,93 TL artırarak, 1.243,98 TL’ye, taksi ve diğer ulaşım giderlerine ilişkin taleplerini 2.584,00TL artırarak 3.000,00 TL’ye, zorunlu yemek, iletişim ve diğer giderlere ilişkin taleplerini 1.024,00 TL artırarak 1.500,00 TL’ye yükselttiklerini, buna bağlı olarak 4.222,93 TL üzerinden ıslah harcının taraflarından alınmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı yanın muhatabının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı olduğunu ve davanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbar edilmesini istediklerini, sigorta şirketinin manevi tazminata ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …, … ve …’ya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar tarafından süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-Davanın davalı … yönünden reddine, 2-Davanın davalılar …, …, … Sigorta Anonim Şirketi yönünden kısmen kabulü ile; a)3.733,59 TL tedavi ve sair giderler ve 15.516,47 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 19.250,66 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 24.04.2011 tarihinden, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, b)Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve …’ndan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda;”Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının 24/04/2011 tarihinde … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda ATK 3. Adli tıp ihtisas kurulunun raporunda tespit edildiği üzere maluliyet tayinine mahal olmayacak şekilde ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, kazada davacının %35, davalı sürücü %65 oranında kusurlu olduğu, davacının maddi ve manevi tazminat istemiyle bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, davacının maluliyetinin yukarıdaki belirtilen ilkeler uyarınca tespit edilmiş olmasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, davacı yaşı, tarafların, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı azdır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulüne, kararın HMK.nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile verilen 23/12/2021 tarih ve 2021/1400 Esas- 2021/2116 Karar sayılı kararla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, Davanın davalı … yönünden REDDİNE, Davanın davalılar …, …, … Sigorta Anonim Şirketi yönünden kısmen kabulü ile 3.733,59 TL tedavi ve sair giderler ve 15.516,47 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 19.250,66 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 24.04.2011 tarihinden, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz yasa yoluna başvurulması sonucunda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09/11/2022 tarih ve 2022/6583 Esas – 2022/14192 Karar sayılı ilamı ile; 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı … vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK m.56) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Somut olayda; olay tarihi, olayın niteliği ve gerçekleşme biçimi, tarafların kusuru, davacının maluliyet durumu ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı temyiz eden davalı … bakımından bir miktar fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerektiği” gerekçesi ile; bozulmasına karar verilmiş, dosyanın mahkememize iade edilmesi üzerine duruşma açılarak taraflara Yargıtay Bozma ilamı ekli duruşma günü ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 22/02/2023 tarihinde yapılan duruşmaya katılarak, Yargıtay bozma ilamına uyulmamasını talep ettiklerini bildirmiş, davalı … vekili ise Yargıtay bozma ilamındaki aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, mahkemenin karar ve dava açılış tarihine göre değerlendirme yapmasını ve yaptıkları ödemelerin dikkate alınmasını talep etmiştir. Davalı …’ın dairemiz kararından sonra dosya 05/05/2022 tarihinde Yargıtay incelemesine gönderildikten sonra ve temyiz incelemesinde iken 29/08/2022 tarihinde vefat ettiği dosyada bulunan nüfus kaydından anlaşılmış, mirasçılarına Yargıtay Bozma ilamı ekli duruşma günü ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, duruşmaya gelen mirasçısı … tarafından; İstanbul Anadolu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 13/12/2022 tarih ve 2022/1749 Esas- 2022/1939 Karar nolu mirasçılardan … ve …’ın muris …’dan intikal eden mirası kayıtsız ve şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline dair ilam ibraz edilmiştir. Dosya kapsamından; davalı …’ın ölüm tarihi olan 29/08/2022 tarihinde dairemizce verilen kararın bu davalı açısından kesinleşmiş olduğu, tespit edilmiştir. Yargıtay bozma ilamı, dairemizin bozmaya konu kararı ve duruşmaya katılan taraf vekillerinin beyanları doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının 24/04/2011 tarihinde … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda ATK 3. Adli tıp ihtisas kurulunun raporunda tespit edildiği üzere maluliyet tayinine mahal olmayacak şekilde ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, kazada davacının %35, davalı sürücü %65 oranında kusurlu olduğu, davacının maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. Dairemizce daha önce verilen 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararının Yargıtay 4. Hukuk dairesinin 2022/6583 Esas, 2022/14192 Karar sayılı ve 09/11/2022 günlü ilamında bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerden kesinleştiğinden, kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK m.56) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Somut olayda; olay tarihi, olayın niteliği ve gerçekleşme biçimi, tarafların kusuru, davacının maluliyet durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ve yukarıdaki ilkeler dikkate alınarak, 35.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür olmaması koşuluyla davalı …’ndan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Dairemizce daha önce verilen 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararının Yargıtay 4. Hukuk dairesinin 2022/6583 Esas, 2022/14192 Karar sayılı ve 09/11/2022 günlü ilamında bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerden kesinleştiğinden, kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 2/Davacının manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 35.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve dairemizin 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararına göre tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3/… yönünden fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, 4/Kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi Gereğince Hesap Olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin; dairemizin 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararına göre tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5/Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi Gereğince Hesap Olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin; dairemizin 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararına göre tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davacıdan alınarak davalı …’na VERİLMESİNE, 6/Dairemizin 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararı ile harç ve yargılama giderleri hüküm altına alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, dairemizin 2021/1400 Esas, 2021/2116 Karar sayılı ve 23/12/2021 tarihli kararından sonra yapılan yargılama giderlerinin takdiren yapan üzerinde bırakılmasına,7/Kalan gider avansının ilgilisine iadesine, Yapılan açık yargılama sonucunda davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2023