Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/258
KARAR NO: 2023/839
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2022
NUMARASI: 2020/74 Esas – 2022/900 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Sözleşmesine Dayalı Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenine ait olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde de kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı çekici ile bu çekiciye bağlı … plaka sayılı yarı römorkun 05/07/2018 tarihinde park edildiğini, ancak 07/07/2018 tarihinde aracın park edildiği alanda bulunamamasının üzerine çalındığının anlaşıldığını, çalınma olayının derhal polis merkezine bildirildiğini ve akabinde davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, ancak davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan ve ara buluculuk işlemlerinden sonuç alınamadığını beyanla, çalınan çekici araç için 211.000,00-TL ve çalınan römork için de 50.000,00-TL olmak üzere toplam 261.000,00-TL poliçe teminatının başvuru tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, başvuru sonucunda yapılan araştırmada sigortalının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle, davacının … nolu poliçeden doğan taleplerinden feragat ettiğini, buna ilişkin olarak 16/07/2018 günlü feragatname düzenlendiğini, römorka ilişkin poliçenin gerçeğe aykırı beyanla düzenlendiğini ve poliçeye konu dorsenin aslında hiç var olmadığının da üretici şirket olan … Limited Şirketi ile yapılan iletişim sonucu tespit edildiğini, … nolu poliçeye konu çekici aracın da gerçekte var olmayan dorse ile çalındığı iddia edildiğinden ve söz konusu çekici araç üzerinde yakalama kararı ve çok sayıda takyidat olduğu gözetildiğinde, çekicinin çalınmasına ilişkin rizikonun da esasen gerçekleşmediğinin aşikar olduğunu, talebin haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliler, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; “Mahkememizce bilirkişilerden; aracın park yerinin işleklilik, korunaklılık durumu, güvenlikli olarak park edilip edilmediği, aracın niteliği, kasko poliçesinin düzenlenmeleri, kara taşıtlarının kasko sigortası genel şartları ile birlikte değerlendirilerek davacının kusurunun olup olmadığı yok ise davalının sorumluluk miktarı noktalarında ek rapor aldırılmıştır. Bilirkişilerin tespitlerine göre; aracın çalınması öncesi park konumunda bulunduğu nokta itibarıyla, genel olarak görüş mesafesi açık olan bir alan olduğu ve gece vakti cadde üzerinde yeterince aydınlatma direkleri aydınlatılmış bir vaziyette olduğu ve taşıt yolu üzerinde trafik akışı tek yön olarak aktığı ve olay mahallinin çevresi itibarıyla yolun bir tarafında Mahmutbey Metro istasyonuna ait binaların bulunduğu ve bu binaların arakasında yüksek katlı binaların olduğu görülerek yine yolun diğer tarafında ise Mahmutbey Metro istasyonuna ait giriş çıkış noktası ile bu noktanın arasında cami ve binalar bulunduğu görülerek olay mahalli noktanın sıfır noktasında yol kenarında iş yerlerinin bulunmadığı ve bu olayın gerçekleştiği alanı görebilecek bu noktadaki hareketleri kayıt altına alabilecek bir kamera sistemi bulunmadığı görülerek, dosya içeriğinde bulunan bilgilerden anlaşıldığı üzere araçlar, cadde üzerinde fiziki olarak 20 cm yükseklikte 80 cm genişlikte orta refüj beton kısım ile birbirinden ayrılan ve araçların kısa mesafelerle taşıt yoluna katılmak için boşluk alanı bulunan ve genel olarak üzerinde İETT durak noktalarının bulunduğu ve araçların park halinde bulunmasını yasaklayan trafik işareti bulunan ancak duraklamanın serbest bırakıldığı 5,5 metre genişliğinde servis yolu niteliğinde bulunan alan üzerinde aracın park konumunda bulunduğu esnada araçların çalındığı anlaşılarak, bu mahallin ve olay yeri yakın çevresi itibarıyla olay mahallinin genel itibarıyla gün içeresinde özellikle gündüz vakti araç trafiğinin yoğun olduğu bir alan olduğu ve mahalde bulunan Mahmutbey Metro İstasyonu itibarıyla yine gündüz vakti yaya trafiğinin de yoğun olabilecek bir kapasiteye sahip olduğu anlaşılmakla birlikte yolun fiziki yapısı itibarıyla taşıt yolu üzerinde araç yoğunluğu bulunmadığı sürece araçların hızlı bir şekilde ilerlediği bir yol olduğu ve geçe vakti araç ve yaya trafiği yoğunun yeterli düzeyde olmadığı ve yol üzerinde ilerleyen araçların hızlı bir şekilde ilerlediği ve olay noktasının ilerisi … istikametine araç bakım tamirhane ve servis noktalarının bulunduğu mahal olduğu ve olay yerinde yapılan inceleme esnasında çekilen fotoğraflara göre tespit edilmiştir. Bu tespitlere göre mahkememizce yapılan değerlendirmede; aracın park yerinin işleklilik, korunaklılık durumu, güvenlikli olarak park edilip edilmediği, aracın niteliği göz önüne alınarak bilirkişi tarafından aracın park yasağı olan yerde park edildiğinin ve kapılarının kilitlenmesi dışında alınan bir önlemin olmadığının ve zararın poliçe kapsamında olduğunun belirtilmesi karşısında davacı tarafın aracın çalınması durumunun poliçe kapsamında olduğu kanaatine varılarak, mahkememizce %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkememizce uygulanan müterafik kusur indirimi uyarınca reddedilen miktar yönünden Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2928 esas, 2019/10602 karar sayılı ilamına istinaden davacı aleyhine vekalet ücretine takdir edilmemiştir.” şeklindeki gerekçeyle; -Davanın KISMEN KABULÜ ile; 208.800,00TL’nin 26/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; davaya karşı koyma nedenlerine paralel olup, ayrıca müvekkili şirketin temerrüte düştüğünden söz edilemeyeceği için hakkında faize hükmedilmiş olmasının da hatalı bulunduğuna yöneliktir. Dava; kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. … plaka sayılı römorka ilişkin kasko sigorta sözleşmesinin 29/05/2018 tarihinde; … plaka sayılı çekiciye ilişkin kasko sigorta sözleşmesinin de 11/10/2017 tarihinde düzenlendiği ve kasko sigortalı araçların çalındığına ilişkin olarak 07/07/2018 tarihinde resmi makamlara ihbarda bulunularak sigorta şirketine yapılan başvuru ile tazminat talep edildiği, ancak davalı sigortacı tarafından doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği, bu nedenle rizikonun teminat kapsamında olmadığına dayanmak suretiyle ödeme yapmaktan kaçındığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bu hususlarda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, talep konusu rizikonun poliçelerin teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı ve riziko yönünden ispat yükünün kime ait olduğuna ilişkindir. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1.maddesine göre, gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1409.maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin, Kasko Genel Şartları’nın A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.Sigortalı; Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.1.5.maddesi ve TTK’nın 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle ispatlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Ancak sigortacının rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle ispatlaması gerekmektedir.Somut olayda davacı tarafça kasko sigortalı araçların park halindeyken çalındıkları, durumun resmi makamlara ve sigortacıya bildirildiği, sigorta şirketinin ise hasar dosyası kapsamında temin edilen araştırma raporundaki tereddüt oluşturan tespitlere ve davacıdan alındığı ileri sürülen feragatnameye dayanılarak davaya karşı konulduğu ve ödeme yapmaktan kaçındığı görülmektedir.Ancak davalı sigorta şirketi tarafından söz konusu araçların gerçekte çalınmadığı, çalınmış gibi gösterildiğine ilişkin herhangi bir somut bilgi ve belge sunulabilmiş değildir.Davalı sigortacı tarafından … plaka sayılı römorka ilişkin olarak ileri sürülen tüm iddialar ve davacıdan alındığı beyan edilen feragatname olayla ilgili olarak görüşüne başvurulan bilirkişi … tarafından düzenlendiği anlaşılan 22/02/2021 günlü raporda, gerekçeleri açıklanmak suretiyle değerlendirme yapıldığı ve mahkemece bu değerlendirmelerin benimsendiği anlaşılmaktadır. 22/02/2021 günlü rapordaki konuya ilişkin olarak son derece ayrıntılı bir biçimde yapıldığı anlaşılan belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir haklı gerekçeler içermesi ve ayrıca davalı sigortacı tarafından sigortalanan römorkun tesciline ilişkin resmi belgelerin aksi aynı güçte bir delille kanıtlanamamış olması ve feragatname aslının da ibraz edilememiş bulunması karşısında, ilk derece mahkemesince söz konusu bu rapordaki tespitlerin benimsenmesinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilememiştir. Hal böyle olunca, az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince kural olarak ispat yükü üzerinde bulunan davalı sigorta şirketinin talep konusu rizikonun teminat dışı kaldığını somut olarak kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğine ve davaya karşı koyma nedeni olarak gösterilen 20/09/2016 günlü araştırma raporundaki varsayıma dayalı bir takım belirsizliklerin tek başına ispat yükünün yer değiştirmesini sağlamayacağına, diğer bir anlatımla oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını kanıtlama yükünün sigortalıya ait bulunduğu sonucunu doğurmayacağına ve davalı sigorta şirketinin kendi ibraz ettiği belgelere göre davacı tarafın sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru tarihinin 12/07/2018 olduğu, bu durumda temerrüt halinin oluştuğunun da belirgin bulunmasına göre mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre bir yanılgı mevcut bulunmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 14.263,12-TL harçtan, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 3.565,78-TL harcın düşümü ile kalan 10.697,34-TL bakiye istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/05/2023