Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL BAM
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/2317
KARAR NO: 2023/1949
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2023
NUMARASI: 2021/814 Esas – 2023/225 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Ölüm Nedeniyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 13/08/2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın tek taraflı olarak yapmış olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisi …’ın vefat ettiğini, davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine sigorta şirketince 02/09/2015 tarihinde bir miktar ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili için ayrı ayrı 5.000,00-TL olmak üzere toplam 20.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 25/08/2016 tarihli talep artırım dilekçesi ile talebini toplam 167.000,00-TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılara dava açılmadan önce ödeme yapılması nedeniyle davacıların tazminat talep etme hakları bulunmadığını, kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacıların murisinin emniyet kemeri takılı olmadan, hiç bir güvenlik önlemi alınmadan ve istiap haddinin aşılması suretiyle seyahat etmesi nedeniyle meydana gelen kazada müterafik kusurunun bulunduğunu, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, hatır taşımasının söz konusu olduğunu, davacılara SGK tarafından yapılan bir ödeme var ise belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; davacıların meydana gelen kazada destekleri olan eş ve annelerini kaybetmeleri nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 167.000,00-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizin 21/03/2019 tarih ve 2019/391 esas 2019/580 karar sayılı kararı ile;”1)Mahkemece, davacı tarafın tazminat talebine ilişkin olarak bilirkişiden 27/07/2016 tarihli rapor temin edilmiş, rapora karşı davalı … şirketi vekili tarafından bir takım sebepler ileri sürülerek itiraz edilmiştir. Bunun üzerine mahkemenin 27/09/2016 tarihli ara kararı ile davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna yapılan itirazların ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve ayrıca kazadaki kusur oranının tespiti amacıyla bir makine mühendisinin de katılımı ile oluşturulan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen 23/01/2017 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. 23/01/2017 tarihli rapor incelendiğinde; sadece kusur bilirkişisi tarafından kazadaki kusur durumuna ilişkin olarak bir tespit yapıldığı, davalı vekilince rapora karşı yapılan diğer itirazlar ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, hatta önceki rapora hiç dokunulmadan aynı ifadeler kullanılarak rapor düzenlendiği anlaşılmaktadır. 27/07/2016 tarihli rapora karşı yapılan itirazların hiç birinin değerlendirilmediği, önceki raporun aynısı niteliğinde olan 23/01/2017 tarihli rapor bu anlamda yok hükmünde olup, mahkemece bu raporun esas alınarak hüküm kurulması mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan bilirkişi raporları, raporlara karşı yapılan itirazlar da dikkate alınarak, gerekirse konusunda uzman farklı bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınarak, tarafların hangi iddia ve savunmalarının hangi nedenlerle haklı veya haksız nitelikte olduğu da gerekçeli kararda tartışılmak suretiyle yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Kaldı ki mahkemece; davalı tarafın açılan davaya ilişkin savunmaları ve bilirkişi raporuna itizarları ile ilgili olarak gerekçeli kararda hiç bir değerlendirme yapılmamıştır (Davalı tarafın müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması talebi değerlendirilmemiştir). 2)Ayrıca dava dilekçesi ile davacı …’ın kendi adına asaleten, 18 yaşından küçük çocukları …, … ve … adına velayeten dava açmış olmasına, buna göre davacı tarafta 4 kişi bulunmasına rağmen gerekçeli karar başlığında davacı olarak sadece …’ın adının yazılmış olması hatalı olduğu gibi, her bir davacının tazminat alacak miktarları farklı olmasına rağmen, her bir davacının alacağı tazminat miktarlarının ayrı ayrı belirtilmesi gerekirken toplam tazminat miktarı olan 167.000,00-TL’nin davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesi de hatalı olmuştur.” gerekçesi ile; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılması amacıyla mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiş, bu karardan sonra ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama neticesinde; dairemizin kaldırma/gönderme kararında belirtilen hususlar esas alınmak suretiyle yapılan değerlendirmede, davalı … şirketinin yaptığı ödemeye göre davacıların talep edebilecekleri başkaca maddi tazminat miktarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizin 03/11/2021 tarih ve 2021/1213 esas 2021/1661 karar sayılı kararı ile; “somut olayda 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı resmi gazetede yayınlanan ve 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı, bu kapsamda açılan davalarda Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümleri, Karayolları Trafik Kanunu hükümleri, genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerektiği, davacıların kazanılmış hakları gereğince hesaplamada PMF-1931 tablosunun ve progressive rant yönteminin kullanılarak hesaplama yapılması gerektiği gözetilmek suretiyle, bilirkişiden ek rapor alınması yada yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması, tüm deliller ve sigorta şirketinin ödemesi dikkate alınarak mevcut olması halinde her bir davacının hak edeceği destekten yoksun kalma maddi tazminatın ayrı ayrı belirlenmesi ve bu suretle toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca ulaşılmasından ibaret olup, bunun yapılmamış olması HMK’nın 353/1-a/6.maddesi kapsamında ki hali oluşturacağı” gerekçesi ile; diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin davacılar vekilinin istinaf istemlerinin kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-a/6.maddesi gereğince kaldırılmasına, açıklanan şekilde inceleme ve değerledirme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince yeniden esasa kaydedilen dava dosyasında kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda; “Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 sayılı BK 43-44 md.) maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’nın 51. maddesine (BK 43. mad.) göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyecektir. Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra bir menfaat karşılığı olmayan hatır için taşıma varsa hatır indirimi yapılacak, ayrıca zarar gören zararın artmasına sebep olmuş ya da zarar doğuran fiile rıza göstermiş ise Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecek, son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değeri düşülecektir. İlgili kanun maddeleri incelendiğinde yapılan ödemeler bir indirim nedeni olarak gösterilmemiştir. Kaldı ki ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim sebebi olmayıp Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği gibi borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10899 E. 2022/4397 K. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2010/3611 E. 2010/4789 K.)Müterafik kusur indirimi ve ödeme nedeniyle indirim sırası yönünden yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde; davacıların gerçek zararın belirlenmesi uygulanacak sıra önce; toplam zarar miktarının kusur oranına göre belirlenmesi akabinde müterafik kusur (ve varsa hatır taşıması indirimi) indirimi yapılması ve nihayet işin ifa/ eda kısmı olan ödeminin en son düşüldükten sonra bakiye alacağın mevcudiyeti halinde hüküm kurulması gerekir. (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1663 E. 2021/2058 K.)Bilirkişi raporunda, dava dışı sürücü …’nun kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Olayın oluş şekli dikkate alındığında sürücünün araç hızını azaltmadığından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybettiği, kazanın oluşumunda asli ve tek kusurun sürücüde olduğu anlaşıldığından olayın oluş şekline uygun olarak düznelenen bilirkişi raporundaki kusur belirlemesi hükme esas alınmıştır. Müteveffa Meryem, istiap haddi üzerinde yolcu taşınan araca binerek kendi can güvenliğini tehlikeye attığı ve müterafik kusurlu olduğu kanaatine varılmış yargıtay yerleşik içtihatları doğrultusunda %20 oranında mütarafik kusur indirimi yapılmıştır. Yine yargıtay içtihatları dikkate alındığında aile bireylerinin taşınmasında hatır taşımacılığından bahsedilemeyeceği belirlenmiş olup, bu hususta herhangi bir indirim yapılmamıştır. Davacı … için davalı … tarafından yapılan ödemenin yeterli olduğu anlaşıldığından bu davacı yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise bilirkişi raporunda belirtilen miktarlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesi ile; 1-Davanın davacı …’ın talepleri yönünden REDDİNE,2-Davanın davacılar …, … ve … yönünden davanın KABULÜ ile; … için 46.903,88-TL, … için 41.692,53-TL ve … için 24.001,09-TL olmak üzere toplam 112.597,50-TL’nin 15/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Davacıların, müvekkili sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru sonrasında kendilerine toplam 129.757,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemeler ile müvekkili sigorta şirketinin ilgili poliçeden doğan tüm sorumluluğunu yerine getirdiği ve başka bir sorumluluğu kalmadığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, poliçe tanzim tarihi itibariyle amir genel şartlara uygun olarak hesaplanan tazminat bedelinin ödendiği, davacıların kendilerine yapılan ödemelere rağmen, bu davayı açarak maddi kazanç sağlama niyetinde oldukları, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeler dikkate alınmadan hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğu, tazminat hesaplaması yapılırken; tarafların kusur oranları, teminat kapsamı dışında olan haller ve poliçe teminat limiti dikkate alınarak TRH 2010 ölüm tablosu ile %1,8 teknik faiz esas alınarak destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması ve müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin güncellenmiş tutarının hesaplanacak olan tazminattan tenzil edilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının hatalı olduğu, müteveffanın, davacılara “destek” olduğu hususunun ispatlanması gerektiği, SGK’dan rücuya tabi herhangi bir tazminat ve yardım alıp almadığı hususunun hükümden önce araştırılması şayet bir tazminat alınmışsa bu miktarın bulunacak zarar miktarından indirilmesi gerektiği, ayrıca SGK tarfından ödenmesi gereken tedavi giderleri ve diğer talepler bakımından 6111 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi gereği sorumluluğun öncelikle SGK’da bulunduğu hususunun da gözetilmesi gerektiği, müvekkili şirketin temerrütünün söz konusu olmadığı, davacının talep edebileceği faiz başlangıcının kaza tarihinden değil dava tarihinden itibaren olması gerektiği, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 13/08/2015 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı olarak yapmış olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’ın vefat ettiği, davacılar tarafından aracın ZMM sigortacısı aleyhine destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesine dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, her ne kadar davalı … şirketi tarafından eldeki dava açılmadan önce davacılara toplam 129.757,00-TL tazminat ödemesi yapılmış ise de, bu ödemenin ödeme tarihindeki verilere göre yapılan gerçek zarar hesaplamasına göre davacı … yönünden yeterli diğer davacılar yönünden yetersiz olduğunun tespit edilmiş olmasına ve bu yönündeki 31/01/2023 günlü aktüer bilirkişi 2.ek raporundaki konuya ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, davacılar yararına belirlenen destekten yoksun kalma tazminatlarından yapılan ödemenin güncellenmiş halinin düşülmesi ile kalan bakiye tazminatlara hükmedilmiş olmasının doğru olmasına, davalıya başvuru yapıldığından ve bu suretle davalının temerrütü gerçekleştiğinden, belirlenen temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde bir hata bulunmamasına, kazanılmış haklar dikkate alınarak ve kaldırma kararı doğrultusunda PMF 1931 yaşam tablosu ve progressif rant yöntemine göre hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik olmamasına, bununla beraber TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam sürelerinin daha uzun olması karşısında mevcut uygulamanın istinaf eden davalı yararına olduğununda sabit olmasına, somut olay iş kazası olmadığından rücuya tabi gelir bağlanmasının söz konusu olmamasına ve SGK tarafından her hangi bir ödeme yapılmamış olmasına, ilk derece mahkemesince dairemizin; önceki kararların kaldırılmasına ilişkin ilamları kapsamında yargılamanın sürdürülerek sonuçlandırılmış olmasına göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 7.691,53-TL harçtan peşin yatırılan 1.950,00-TL harcın düşümü ile bakiye 5.741,53-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.30/11/2023