Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/2172 E. 2023/1809 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/2172
KARAR NO: 2023/1809
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/08/2023 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2023/537 Esas
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki ve sürücüsü bulunduğu … plaka sayılı aracın sebebiyet verdiği 23/02/2023 tarihli trafik kazasında vekil edenine ait … plaka sayılı aracın hasarlanarak değer kaybına uğradığını, ayrıca kaza neticesinde araç mahrumiyeti zararının da oluştuğunu ve kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL’si araç hasar bedeli, 10.000.00-TL’si değer kaybı zararı ve 5.000,00-TL’si de araç mahrumiyeti zararına karşılık olmak üzere toplam 25.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, dava dilekçesinde ayrıca davalıya ait … plaka sayılı araç ile davalılar adına kayıtlı başka araç ve taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenilmesi için üzerlerine teminatsız bir biçimde ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir. Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin 11/08/2023 tarihli ara kararla değerlendirilmesi neticesinde ilk derece mahkemesince; HMK’nın 389 ve devamı maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir uygulanmasına ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmediği görüşünden hareketle istemin reddine karar verilmiş; davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde, davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir uygulanmasına ilişkin koşulların somut olayda gerçekleştiği, ayrıca kazaya sebebiyet veren aracın … plaka sayılı araç olduğu gözetildiğinde uyuşmazlık konusu olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve davalıların mal varlıklarını elden çıkarmaları durumunda müvekkili şirketin aracında meydana gelen zararın tazmin etme imkanını yitireceğini, bu nedenle talebin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtilerek, istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava; trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedeli, araç değer kaybı zararı ve araç mahrumiyeti zararının tahsili isteğine ilişkindir. HMK’nın geçici hukuki korumaları düzenleyen ve ihtiyati tedbirin şartlarını belirleyen 389. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi mümkün olup, davanın konusunu oluşturmayan malvarlıklarının, anılan madde kapsamında ihtiyati tedbir kararına konu olması mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin ihtiyati haciz ise; İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olup; İİK’nın 257.maddesinde ” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” denmektedir. Trafik kazası nedeniyle meydana gelen zarar, kazanın meydana geldiği tarihte muaccel hale geldiğinden ve dosyada mevcut delillere göre, yaklaşık ispat halinin oluştuğunun tespit edilmesi halinde İİK’nın 257.maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebileceği düşünülebilir ise de; eldeki davada, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinde bulunmadığı, bunun yerine ihtiyati tedbir istediğinde bulunduğu görülmüştür. Yukarıda açıklanan tüm yasal düzenlemeler gözetildiğinde; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir, amacı, şartları ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı geçici hukuku korumalar olup, somut olayda üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen mal varlığı unsurlarının mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunmayıp (-kazaya karışan … plaka sayılı araç da davanın konusu değil, sadece tazminat davasının açılmasına neden olan trafik kazasına karışan araçtır.), alacak para alacağına (-tazminat) ilişkin olduğundan ve bundan ayrı mevzuatımızda ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir veya ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz şeklinde bir düzenleme de bulunmadığından ve HMK’nın 26.maddesi hükmü uyarınca hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, başka bir şeye karar veremeyeceğinden, davanın konusunu oluşturmayan mal varlıklarının ihtiyati tedbir kararına konu olması bu sebeplerle mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece davacı tarafın ihtiyati tedbire ilişkin talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi ara kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 269,85-TL harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-f madde hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023