Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1762 E. 2023/1402 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1762
KARAR NO: 2023/1402
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2021
NUMARASI: 2014/187 Esas – 2021/351 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …. Şirketi’nin maliki, davalı …’nın sürücüsü olduğu, davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın 04/08/2008 tarihinde Türkiye’de tatilde olan vekil edenlerine çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasından her iki müvekkilinin de yaralandığını, davacıların Türkiye ‘de ve Belçika’da tedavi gördüklerini, bu tedavilere ilişkin tüm giderlerin davacıların bağlı oldukları sosyal sigorta kurumu olan davacı … tarafından ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla davalı … için 6.000,00-TL maddi ve 35.000,00-TL manevi, davacı … için de 2.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istediklerini belirterek, vekil edenlerinden … tarafından yapılmak zorunda kalınan 59.834,89-euro tutarındaki tedavi gideri bedelinin TL karşılığı olan 115.000,00-TL’nin davalı SGK’nun sorumluluğuna giren kısmının SGK’dan, sorumluluğuna girmeyen kısım ile diğer maddi tazminatların ise sigorta limitleri dahilindeki davalı … Sigorta A.Ş’den, manevi tazminata ilişkin talepler ile bakiye maddi taleplerin de davalı araç maliki ve davalı araç sürücüsünden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekilleri vasıtasıyla ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, davalılardan SGK vekili ve davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti vekili ayrıca zaman aşımı itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; -Davacı … ve davacı …’nin davalı … Genel Sigorta A.Ş hakkındaki maddi tazminat davalarının feragat nedeniyle reddine,-Davacı … ‘nin maddi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 79.238,61 TL’nin dava tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte davalı SGK Başkanlığından alınarak Davacı …’e verilmesine,-Davacı …’nin manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 04/08/2008 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve TMSF’nin el koyduğu … San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, -Davacı …’nin manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 04/08/2008 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı SGK vekili ve davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı SGK vekilinin istinaf nedenleri; eldeki davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekirken asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının ve zaman aşımı defilerinin reddedilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de vekil edeni kurumun sadece 6011 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi ve SUT kapsamında sorumluluğu yoluna gidilmesi gerekirken, bunun yapılmamış olmasının isabetsiz bulunduğu ve keza Türk vatandaşı olmayan kazazedeler için ödeme yapan davacı sigorta şirketinin taleplerinin tümüyle reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir. Davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti vekilinin istinaf nedenleri ise; görev ve yetkinin doğru şekilde değerlendirilmediği ayrıca 04/08/2008 tarihinde meydana gelen bir kazaya dayalı taleplerin dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığının gözetilmediği, keza kusur ve maluliyet oranları ile iş göremezlik sürelerinin hatalı belirlenmesi nedeniyle fahiş hesaplama yapıldığı, yurt dışı verilerine göre hesaplama yapılmasının da doğru olmadığı ve ayrıca hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının çok fazla olduğu hususlarına yöneliktir. Dava; trafik kazası nedeniyle meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesine dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde istinaf edenlerin sıfatı gözetildiğinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, eldeki davada kazaya sebebiyet veren aracın ZMM sigortacısı olan sigorta şirketine de dava yöneltildiği gözetildiğinde, tüm davalılar yönünden davaya yetkili asliye ticaret mahkemesince bakılıp sonuçlandırılmasında bir yanılgı mevcut olmamasına; ayrıca talep konusu kazanın 04/08/2008 tarihinde meydana geldiği, görülmekte olan davanın ise 12/08/2013 tarihinde açıldığı değerlendirildiğinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5238 sayılı Türk Ceza Kanunun 89. ve 66. madde hükümleri uyarınca 8 yıl olan uzamış ceza zaman aşımı süresi içerisinde davanın açıldığı konusunda da bir duraksama bulunmamasına; keza kazaya sebebiyet veren ve kaza tarihinde davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti adına kayıtlı araçta yolcu olarak bulunun davacı kazazedelerin kazanın oluşumunda herhangi bir kusurlarının mevcut olma olanağı bulunmadığından, meydana gelen çift taraflı trafik kazasında kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranlarının ne olduğunun, teselsül hükümlerine dayanılarak açılan böyle bir davada davacı tarafı ilgilendiren bir husus olmaması ve kaldı ki İstanbul ATK Trafik İhtisas dairesinde düzenlenen ve hükme esas alındığı anlaşılan kusur raporundaki kazanın oluş şekli ve kusur durumuna ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin olayla ilgili olarak ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan kesinleşmiş ceza yargılamasına ilişkin dava dosyasındaki tespitlerle de örtüşmesi karşısında … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’nın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunun kabul edilmiş bulunmasında da bir yanılgı tespit edilemediğine ayrıca kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacı kazazedelerin geçirmiş oldukları tedavi evrakları gözetilerek ATK 3. İhtisas Dairesi’nce düzenlendiği anlaşılan 27/03/2017 günlü raporlardaki maluliyete ve iş göremezlik sürelerine ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun denetlenebilir gerekçeler içermeleri karşısında söz konusu bu raporların hükme esas alınmasının bir yanılgı bulunmadığından açıklanan hususlara yönelik davalı taraf istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. 2-Davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti vekilinin manevi tazminat ilişkin hüküm bölümüne yönelik istinaf itirazı değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Kazanın meydana geldiği tarih (-04/08/2008-), kusur durumu (-trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücünün % 100 oranında kusurlu olması-), davacı kazazedelerin yaralanmalarının niteliği (-her iki davacının da vücutlarında kemik kırığı olacak şekilde yaralanmış olmaları-), tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı TMK’nın 4. Maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanılmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına göre bu yönü amaçlayan istinaf itirazı da yerinde bulunmamaktadır. 3-Davalı SGK vekilinin tedavi giderlerinin hatalı belirlendiğine yönelik istinaf itirazına gelince; SGK’na yönelik dava; trafik kazası kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından ödenen tedavi giderlerinin halefiyet kuralları gereğince tahsili isteğine ilişkindir. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Hal böyle olunca sigorta şirketinin prim ödeyen, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü 6011 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona ermiş bulunmaktadır. 2918 sayılı yasanın 98. Maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğu davalı SGK’na geçtiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. Dosya kapsamında temin edilen yeterli ve geçerli nitelik taşıyan doktor bilirkişi raporlarında da işaret edildiği üzere; davacı sigorta şirketi tarafından yapıldığı tespit edilen tedavi giderlerine ilişkin tüm ödemelerin belgeli olduğu, bunların bir kısmının davanın kazazedelerin Türkiye’de hastane de görmüş oldukları tedaviler nedeniyle, bir kısmının da kazazedelerin tedavilerinin devamı amacıyla ikametgahları olan ülkeye ve yabancı ülkedeki hastaneye sevkleri sırasında yapılan ulaşım ve ambulans giderlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. SGK’nın 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamındaki tüm tedavi giderleri yanında bu tedavilerin tamamlanması için yapılan ulaşım ve nakil giderlerinde de sorumlu olacağı konusunda duraksamamak gerekir. (Bkn: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/376 Esas-2020/5317 Karar sayılı ilamı) Ayrıca 6111 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesinde tüm resmi ve özel sağlık kurumlarından temin edilen sağlık hizmet bedellerinin ödeme esaslarına ilişkin (SUT vs.) herhangi bir sınırlama olmadığına ve SGK’nun yasa gereği olan bu sorumluluğunun kapsamını daraltan yasal düzenleme ise 2918 sayılı yasanın 98.maddesine “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere; 6645 sayılı yasanın 60. maddesi ile eklenen ve 22/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” şeklindeki Ek cümle ile getirilmiş olup, bu düzenlemenin kaza tarihinden ve yapılan harcamanın faturaya bağlanmasından sonra yürürlüğe girmesi nedeniyle eldeki davada uygulanma imkanı bulunmadığına göre yasa gereği belgeli olduğu tespit edilen tedavi giderlerinden SGK sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı mevcut değildir. Sonucu itibariyle az yukarıda bentler halinde gösterilen nedenlerle yerinde olmadığı sonucuna varılan davalı taraf istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi gerektiği gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı SGK vekili ve davalı … San Tic Ve Paz Ltd Şti vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalı SGK harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf eden davalı … Elektrik vekilinden alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile kalan 602,40-TL istinaf karar ve ilam harcının bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin yapan üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.21/09/2023