Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1720 E. 2023/1423 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1720
KARAR NO: 2023/1423
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2023
NUMARASI: 2020/686 Esas – 2023/288 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Taraflar arasındaki dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup, davacı vekili dava dilekçesinde vekil edenine ait olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın 15/05/2020 tarihinde karışmış olduğu trafik kazasında hasarlanarak kullanılamaz hale geldiğini, oluşan zararın aracın kasko sigortacısı bulunan davalı şirket tarafından tazmini gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 7.792,44-TL maddi tazminatın ıslah tarihi olan 19/04/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; davanın tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı bir takım belirleme ve değerlendirme sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Görülmekte olan davada; davalı şirket ile davacı arasında 17/05/2019 tanzim tarihli Genişletilmiş Kasko Sigortası Poliçesi düzenlendiği, sigortalı aracın taraflar arasında ki sigorta poliçesi kapsamında hususi (özel) araç (otomobil) olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 1.maddesine göre görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinde ki “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” yönündeki düzenlemeyle Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a)Bu Kanunda,b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir. Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de Ticaret Mahkemesi görevlidir. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir. 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde kanun’un kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte, yukarıdaki yasal hükümlere ilişkin açıklamalar göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; Kasko Sigorta Poliçesine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı ve davacının da gerçek kişi olduğu gözetildiğinde, davanın nispi yada mutlak ticari dava olması mümkün olmayıp, taraflar arasındaki ilişki davacı yönünden bir tüketici ilişkisidir. Bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakma hususunda görevli olmadığı, taraflar arasında ki Kasko Sigorta Sözleşmesi ilişkisinde davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici konumunda bulunması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin resen gözetilmesi gereken bu nedenle kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2023 tarih ve 2020/686 Esas 2023/288 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023