Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1702 E. 2023/1409 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1702
KARAR NO: 2023/1409
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2023
NUMARASI: 2023/243 Esas – 2023/218 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Poliçesi Kapsamında Yapılan Ödemenin Rücuan Tahsili
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan ve dava dışı … Şirketine ait olan … plaka sayılı aracın, davalı belediyenin sorumluluğu altındaki yolda, diğer davalı Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne ait rögar kapağına çarpması neticesinde meydana gelen 13/11/2020 günlü trafik kazasında hasarlandığını, bu nedenle sigortalının yapmış olduğu başvuru üzerine kendisine poliçe kapsamında 24.026,72-TL ödeme yapılarak, sigortalının haklarına halef olunduğunu beyanla; yapılan ödemenin ödeme tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte zarar sorumluları olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş. Bu dava Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/605 esasına kaydedilmiştir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2022/605 esas sayılı dava dosyasının 05/04/2023 günlü duruşma oturumunda; Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi adına açılan davanın eldeki davadan tefrikine karar verildiği ve bu tefrik kararını müteakip Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/243 esasına kaydedildiği ve ön inceleme tensip tutanağı ile de davanın yargı yolu dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verildiği, söz konusu bu karara karşı davacı vekili tarafından; trafik kazasına bağlı araç hasar bedelinin zarar sorumlularından tahsili amacıyla açılan davalardaki uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen yargı yolunun caiz olmadığı yönündeki kararının hatalı bulunduğu ileri sürülerek, yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. Dava; kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelini ödeyen sigortacının, yapmış olduğu ödemeyi zarar sorumluğu olduğunu ileri sürdüğü davalıdan tahsili isteğine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta çözümlenmesi gereken öncelikli husus; davanın hangi yargı yolunda görüleceği meselesidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1.maddesinde, bu kanunun amacının, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu belirtilmiştir. Yasama belgeleri ile anılan düzenlemenin gerekçesine bakıldığında, 2918 sayılı kanunun uygulanması gereken sorumluluk davalarında bir karmaşanın söz konusu olduğu, bu karmaşanın adli yargı yerlerinin görevli olduğu belirlenmek suretiyle giderilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bahse konu düzenleme, Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne taşınmış, Anayasa’nın 2, 125 ve 155. maddeleri bağlamında inceleme yapan mahkeme, düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal istemini şu gerekçelerle reddetmiştir. (AYM’nin 26/12/2013 tarihli ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı): “Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması hâlinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.” Öte yandan, Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesi (UYM) de önüne gelen benzer uyuşmazlıklarda AYM’nin yukarıda yer verilen kararına atıf yaparak benzer sonuca ulaşmıştır. UYM, 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesiyle, yargı yolu uyuşmazlıklarına ve bu nedenle de yargılamaların uzamasına neden olan anılan Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarında, yeknesaklığı sağlamak amacıyla ve kamu yararı gözetilerek adli yargı yerlerinin görevli kılındığını, AYM’nin de bu durumu Anayasa’ya aykırı bulmadığını tespit etmektedir (UYM’nin 11/04/2016 tarihli ve 2016/163-210 E-K sayılı 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K sayılı kararları). 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin gerekçesiyle AYM ve UYM’nin yukarıda yer verilen kararları birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmış, Anayasa’nın 153. maddesinin birinci ve son fıkraları ile 158. maddesinin birinci fıkrası uyarınca da tüm yargı yerlerinin benzer nitelikte yorum yapması kaçınılmaz hâle gelmiştir Hemen belirtilmelidir ki benzer olaylara aynı hukuki sonuçlar bağlanması anlamına gelen yargısal kararlardaki istikrar, adil yargılanma hakkının görünümlerinden olan hakkaniyete uygun yargılama ilkesinin gereğidir. İstikrarlı karar verme, hukuki belirliliği ve öngörülebilirliği sağladığı gibi, kişilerin yargı sistemine ve mahkeme kararlarına güvenini de tesis eder. 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin uygulanmasında, dairemizin idari yargı yerlerini görevli kabul eden kararları (11/03/2013 tarihli ve 2013/1438-4361 E-K sayılı; 18/04/2013 tarihli ve 2013/6055-7371 E-K sayılı; 06/11/2013 tarihli ve 2013/15737-17128 E-K sayılı; 06/03/2013 tarihli ve 2013/258-3916 E-K sayılı) bulunmakta ise de yukarıda açıklanan gerekçe ve yüksek mahkeme kararları göz önüne alınarak Dairemizin 04/12/2019 tarihli ve 2019/2897-5764 E-K sayılı ilke kararıyla önceki yerleşik uygulamadan dönülmüştür. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda eldeki davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır. Mahkemece, davalı idare yönünden ; usul ekonomisi gözetilerek eldeki davanın tefrik edildiği diğer dava ile yeniden birleştirilmesi de değerlendirilerek işin esasına girilmesi ve ulaşılacak sonuca göre taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken yargı yolunun caiz olmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz bulunduğundan; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a/4 madde hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2023 tarih ve 2023/243 Esas 2023/218 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/4 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023