Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/144 E. 2023/964 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/144
KARAR NO: 2023/964
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2022
NUMARASI: 2021/797 Esas – 2022/805 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili 5/01/2028 tarihli dava dilekçesinde özetle; 29/07/2017 tarihinde müvekkilinin sürücüsü olduğu davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araçla seyir halinde iken ön sağ lastiğin patlaması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin bedensel zarara uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile tahkikat sonucun müvekkilinin maddi zararının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda (HMK madde 107) arttırılmak üzere 5,000,00-TL (1000,00-TLgeçici 4000,00-TL sürekli) iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan azami poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 10/08/2022 tarihli talep arttırım dilekçesi ile talebini 5.802,88-TL geçici iş göremezlik, 330.000,00-TL sürekli iş göremezlik olmak üzere 335.802, 88-TL olarak arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının %100 kusurlu olduğunu, davacı taleplerinin teminat dışında kaldığını, davayı kabul anlamına gelmemekle davacının maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, yasal faiz istenebileceğini,müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “somut olaya bakıldığında vaki kazadan dolayı zarar gören davacı sürücü olup bu konumuyla işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişi statüsünde olması nedeniyle üçüncü kişi sayılamayacağından yaralanması nedeniyle meydana gelen zarar sigorta güvencesinde kalmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile; davanın REDDİNE karar verilmiştir. Davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dairemizin 11/11/2021 tarih ve 2019/3217 esas 2021/1706 karar sayılı kararı ile; “2918 Sayılı KTK’nun 85/1. maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteninin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlemesine; aynı yasanın 86/1. maddesinde ise; işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı düzenlemesine yer verilmiştir. İşleten, aracın trafiğe elverişli bir biçimde çıkarılmasını ve yeterli bakımının yapılmasını sağlamalıdır. Frenin veya lastiğin patlaması, rotun çıkması, gibi teknik arızalar, yasanın öngördüğü anlamda mücbir sebep olarak nitelendirilemez. Araçta teknik arıza olması, mücbir sebep değil umulmayan hal olarak kabul edilebilir. Çünkü genellikle bu nitelikteki teknik arızaları önlemek ve karşı koymak mümkündür. Eğer karşı konulamıyorsa o işletme konusunda bir eksiklik hatta düzensizlik, bozukluk var ya da o konuda gerekli dikkat ve özen noksan demektir. Kusurun söz konusu olduğu hallerde, mücbir sebepten söz edilemez. İşleten kusurlu bulunmasa da araçtaki bozukluğun neden olduğu kaza sonucu oluşan zarardan sorumlu olacaktır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2017 tarih ve 2015/2837 E., 2017/9532 K. Sayılı kararı). Zorunlu Trafik Sigortasında sigortacı KTK.’nun 91.maddesiyle, işletenin aynı yasanın 85/1.maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu üzerine almış bulunmaktadır. Anılan maddeye göre ise, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa, işletenin bu zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı yasanın 92.maddesinde araç sürücüsünün bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, Sigorta Poliçesi Genel Şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün ölümü veya yaralanması nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak benimsenmelidir. Sürücünün meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığı gözönünde tutulduğunda, KTK’nun 86.maddesi gereğince işleten ve dolayısı ile onun sigortacısının sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir.” gerekçesi ile; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile delillerinin toplanmamış olduğu gözönünde tutularak kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarıca kaldırılmasına karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş ve yeni esas numarası almıştır. İlk derece mahkemesince kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı, alınmış olan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduklarından ve de kazanın lastik patlamasından meydana geldiği ve bu nev’i bir kusurun Bölge Adliye Mahkemesi kararı da esas alınmak suretiyle oluşan zararı sigorta güvencesi kapsamı dışına çıkarmadığı anlaşıldığından geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat sağlık gideri niteliğinde olduğundan davanın kabulü ile geçici iş göremezlikten kaynaklanan 5.802,88 TL ve daimi iş göremezlikten kaynaklanan 330.000,00 TL olmak üzere toplam 335.802,88 TL’nin 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile; Davanın KABULÜ İLE; Geçici iş göremezlikten kaynaklanan 5.802,88 TL ve daimi iş göremezlikten kaynaklanan 330.000,00 TL olmak üzere toplam 335.802,88 TL’nin 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE karar verilmiş, verilen karar davalı vekili ile davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin hükmün tashihi ve tamamlaması talebi üzerine 25/11/2022 tarihli ek karar ile; Taleplerin KABULÜ ile; Mahkememizin 12.10.2022 tarihli gerekçeli kararın gerekçe kısmının son bendi ile hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde “14.02.2017” olarak yazılı temerrüt tarihinin “14.12.2017” olarak HMK 304 maddesi gereğince TASHİHİNE, HMK 305/A maddesi gereğince davacı tarafından ödenen Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından gönderilen 25.02.2022 tarihli 820,00-TL meblağlı ve 14.02.2019 tarihli 562,00-TL ve ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 10.01.2019 tarihli ve 300,00 TL meblağlı toplam 1.682,00-TL bedelli üç adet fatura bedeli olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve mahkememizin 12.10.2022 tarihli HÜKMÜN TAMAMLANMASINA karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; kaza tespit tutanağından da açıkça anlaşılacağı üzere, dava konusu kazaya sebebiyet veren vasıtanın (Kamyon) ticari amaç için kullanıldığı, hükmedilen tüm tazminata temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanması gerekirken yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğu hususna ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; davacı sürücünün işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişi statüsü olması nedeniyle üçüncü kişi sayılamayacağından, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olduğu, sürücü ile malik arasındaki ilişki yargılamanın hiçbir aşamasında irdelenmediği, ikisi arasında nasıl bir iş ilişkisi yahut sözleşmesel ilişki bulunduğunun bilinmediği, sürücü ile malik arasındaki ilişki uyarınca %100 kusur yüklenen teknik arızaya yol açan bakım ve onarımdan kimin sorumlu olacağı belirleneceğinden, bunun tespitinin önem taşıdığı, eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğundan kararın kaldırılması gerektiği, rapor ile olay günü düzenlenen kaza tespit tutanağı arasında büyük bir çelişki bulunduğu, kaza tespit tutanağında; davacının 2918 sayılı KTK m.58 “b) Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” bendini ihlal etmesi sebebiyle kusurlu olduğu tespit edilmiş iken, ATK raporunda sürücüye hiçbir kusur yüklemeksizin, kazanın salt teknik arıza sebebiyle meydana geldiğine ilişkin kanaatinin hatalı olduğu, lastik patlamasının kazaya etken olduğunun düşünüldüğü halde dahi sürücüye hiçbir kusur atfedilmemesinin hatalı olduğu, öncelikle kusura ilişkin çelişkilerin giderilmesi gerektiği, dosyanın karayolları genel müdürlüğü trafik kürsüsünden seçilecek yeni bir uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi gerektiği, dava konusu olay 09.10.2020 tarihinden önce gerçekleşmiş olduğundan AYM iptal kararı hukuki güvenlik ilkesi gereği somut olaya uygulanamayacak olup, TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınarak hesaplanma yapılması gerekirken TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi ile hesaplama yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, SGK tarafından yapılan ödemeler dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmamasına rağmen, aleyhine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğu, mahkemece verilen kararda kaza tarihinden daha önceki bir tarih olan 14/02/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmiş olup, bu hususun kabulünün mümkün olmadığı, eksik belge ile başvuru nedeniyle temerrütleri bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Davacı 29/07/2017 tarihinde sürücüsü olduğu davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araçla seyir halindeyken ön sağ lastiğin patlaması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, davacının ATK 2.İhtisas Kurulunun 28/01/2022 tarihli raporunda tespit edildiği üzere tüm vücut engellilik oranı %12 olacak ve iyileşme (iş göremezlik) süresi kaza tarihinden itibaren 4(dört) aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, sigortacının sorumlu olduğu iddiasıyla aleyhine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemiyle elde ki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Eldeki davada davacılar; hüküm altına alınacak tazminatlar bakımından avans faizine hükmedilmesini istemiştir. Kazaya karışan davalıya sigortalı … aracın (Kamyon) kullanım tarzının ticari olduğu anlaşılmakla takdir edilen tazminata avans faiz uygulanması gerekirken yasal faize hükmedilmesi isabetli değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, Dairece tespit edilen hukuka aykırılık ve eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden;Toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile birlikte istinaf başvuru sebepleri de gözönüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda, sürücü olan davacının kusursuz olduğu sonucuna varılan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 10/01/2019 tarihli raporundaki denetlenebilir tespitlerin dosyaya, oluşa uygun olması karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, TRH 2010 bakiye yaşam tablosu ve progressif rant yöntemine göre davacı için belirlenen geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin hesaplamanın kaza tarihinde yürürlükte bulunan yazılı mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da gözetilerek düzenlenmiş olması karşısında hükme esas alınmasında da bir yanılgı tespit edilememesine, SGK tarafından davacıya bağlanan gelirin, rücu edilebilen gelirlerden olmadığından, davacıya yapılan ödemenini hesaplanan tazminattan mahsup edilmemesinde bir hata bulunmamasına, davacı tarafça davalıya davadan önce maddi tazminat talepli olarak başvurulmuş olup davalı aleyhine temerrüt tarihinden (gerekçeli kararda yanlış yazılan temerrüt tarihi ek karar ile düzeltildiğinden) itibaren faiz işletilmesinde de bir hata bulunmamasına, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamasına göre; davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, davacının hükme esas alınan bilirkişi raporunda hak ettiği geçici iş göremezlik tazminatı 5.802,88-TL olarak hesaplanmış, SGK tarafından 4.098,45-TL geçici iş göremezlik ödemesi yapılmış olup bunun bilirkişi tarafından tespit edilen geçici iş göremezlik tazminatından mahsubu gerekirken bu yapılmadan tamamı üzerinden geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi hatalıdır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına, bu husus yargılamayı gerektirmediğinden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1/Başlıkta bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE, a/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE, b/İstinaf edenler tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise takdiren kendi üzerilerinde bırakılmasına,c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 2/İstinaf istemine konu olan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2022 gün ve 2021/797 Esas – 2022/805 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
a/Davanın KISMEN KABULÜNE, Geçici iş göremezlikten kaynaklanan 1.704,43-TL (SGK ödemesi çıktıktan sonra) ve daimi iş göremezlikten kaynaklanan 330.000,00 TL olmak üzere toplam 331.704,43-TL’nin 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b/Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 22.658,73-TL nispi karar harcından, 35,90-TL peşin harç ve 1.141,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.176,90-TL harcın düşümü ile 21.481,83-TL eksik harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, c/Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 49.438,62-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ç/Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.098,45‬-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya veirlmesine, d/Davacı tarafından yapılan 820,00-TL, 562,00-TL ve 300,00-TL olmak üzere toplam 1.682,00-TL adli tıp rapor gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti, 356,13-TL müzekkere+tebligat gideri olmak üzere toplam 3.288,13-TL yargılama gideri ile 35,90-TL peşin harç, 35,90-TL başvurma harcı ve 1.141,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplamı 4.500,93-TL’nin kabul ve red oranına göre 4.424,90-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, e/Taraflarca yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 361 madde hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy çokluğuyla karar verildi. 25/05/2023
-MUHALEFET ŞERHİ- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işleteninin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan; aynı kanunun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kapsamı dışında kalan hususlar sıralanmış olup, 92/a maddesinde, “işletenin; eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” 92/b maddesinde ise, “işletenin, eşinin, usul ve füruunun, kendisini evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürülebilecekleri taleplerin” Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. Keza, bu maddeye paralel olarak Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının Genel Şartlarının A-3 maddesinde de, ZMMS kapsamı dışında kalan hususlar açıklamıştır. Görüldüğü gibi zorunlu mali sorumluluk sigortası işletenin 3. kişilere karşı sorumluluğunu üstlenmekte olan bir sigorta türüdür. Somut olayda, davacı sürücü tek taraflı trafik kazasında yaralanmış olup, kazanın lastik patlaması nedeniyle meydana geldiğini ileri sürerek kullandığı aracın ZMM sigortacısı aleyhine geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemiyle eldeki davayı açmıştır. Bu halde iş bu davada davacı, davalı karşısında 3. kişi konumunda değildir.Her ne kadar Dairemizin 11.11.2021 tarih ve 2019/ 3217 Esas, 2021/1706 Karar sayılı kararı ile, yerel mahkemece verilen ‘davanın reddine ‘ ilişkin 03/04/2019 tarih ve 2018/13 E., 2019/284 K. sayılı kararın ‘ KTK 86. maddesi gereğince araç işleteni ve dolayısı ile onun sigortacısının davacının zararından sorumlu olduğu ‘ gerekçesi ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davacının davalı sigorta şirketi karşısında 3. kişi sayılamayacağı ve bu nedenle ‘ davanın reddine’ karar verilmesi gerektiği görüşünde olmam nedeniyle, heyetinde bulunmadığım Dairemizin 11.11.2021 tarih ve 2019/ 3217 Esas, 2021/1706 Karar sayılı kaldırma kararına katılmadığım gibi, kaldırma sonrası yerel mahkemece verilen ‘ davanın kabulüne ‘ ilişkin kararının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin yukarıda başlıkta yazılı kararındaki sayın çoğunluğun görüşüne de bu yönü ile katılmıyorum.25.05.2023