Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/126 E. 2023/1096 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/126
KARAR NO: 2023/1096
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2022
NUMARASI: 2018/876 Esas – 2022/560 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın maliki, davalı …’in ise sürücüsü bulunduğu … plaka sayılı araç ve yine davalılardan …’ya ait sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın karıştığı 31/07/2018 günlü trafik kazasında yaya konumunda bulunan vekil edeninin ağır bir biçimde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde her iki davalı araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, vekil edenin ise herhangi bir kusuru bulunmadığını ve kazaya sebebiyet veren araçların davalı sigorta şirketleri nezdinde sigortalı olduğunu, ancak her iki sigorta şirketine yapılan başvurulardan sonuç alınamadığını, uzun yıllardan beri börek ustalığı yapan müvekkilinin kaza sebebiyle uğradığı maddi ve manevi kayıpların giderilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) vekil edenin kaza neticesinde uğradığı maluliyet, iş gücü kaybı, kazanç ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan ve ayrıca tedavi gideri yapmak zorunda kalması nedeniyle oluşan maddi zararlarına karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi ve bundan ayrı 200.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş; 13/06/2022 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de maddi tazminata ilişkin istek miktarını ( fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak) 20.755,90-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılar vekilleri vasıtasıyla sundukları cevap dilekçelerinde ve diğer beyanlarında özetle davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü davalı …’nın ve davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığının Adli Tıp Kurumu İstanbul İhtisas Dairesi’nde düzenlenen 20/11/2019 günlü raporla; keza davacının kaza neticesinde %1 oranında engelli hale geldiği ve yaralanmasına bağlı iyileşime süresinin 3 aya kadar uzayabileceğinin de Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesin’den temin edilen raporlarla belirlendiği bu durumda 25/04/2022 günlü yeterli ve geçerli nitelik taşıyan aktüar bilirkişi raporu ile tespit edilen şekilde davacının kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin talebinin kabulüne, geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebinin ise reddine karar verilmesi gerektiği; manevi tazminat talebi yönünden ise manevi tazminatın hukuki niteliği, bu kapsamda zenginleşmeye meydan vermemesi ve fakat aynı zamanda davacıdaki manevi zararı giderecek nitelikte olması gözönüne alınarak, duyduğu elem’i gidermek bakımından davacı lehine kazanın tarihi, oluş şekli, tarafların kusur durumları, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak davacı için 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı şeklindeki özet gerekçeyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile; Maddi tazminat yönünden; -Davacı … için 20.755,90-TL’lik sürekli iş göremezlik tazminat alacağının, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi 17.09.2018 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden olay tarihi 31.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (Sigortanın ZMMS Poliçe limiti 360.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere) tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, geçici iş göremezlik tazminat alacağı yönünden davanın REDDİNE, Manevi tazminat yönünden; -30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE, -Davanın diğer davalılar … Sigorta A.Ş.(eski ünvanı … Sigorta A.Ş.) Ve … yönünden REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili (Yeni Unvanı … Sigorta A.Ş), davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davacı … vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; vekil edene yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca davacı tarafından eksik yatırılan harç ve yargılama giderlerinin ikmal edilmeden karar verilemeyeceğinin de gözetilmediği, kaldı ki dava açılmadan önce gerekli belgeler ibraz edilmek suretiyle usulüne uygun biçimde yapılmış başvuru olmadığını, gelirin ve maluliyetin doğru biçimde tespit edilmediği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; hüküm altına alınan manevi tazminatın çok fazla olduğuna yöneliktir.Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; maddi tazminata ilişkin hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulamasıyla yapılması gerekirken hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda fahiş tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca talep konusunun trafik kazasından kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olduğu gözetildiğinde faiz cinsinin yasal faiz olması gerekirken avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığına ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri ise; vekil edenin uğradığı maluliyetin %1 olduğuna ilişkin hatalı ATK raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, müvekkilinin asgari ücret üzerinde gelire sahip olduğu yargılama sırasında kanıtlandığı halde hesaplamanın asgari ücrete göre yapılmış olmasının da isabetsiz bulunduğu, ayrıca davalı …’nın kazanın oluşumunda hiç kusuru olmadığının kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gibi müvekkilinin kaza sonrasında geçirdiği operasyon ve müdahaleler göz önünde bulundurulduğunda tedavi süresinin çok daha uzun olduğunun belirgin bulunmasına rağmen, iyileşme süresinin 3 ay olduğu kabul edilerek geçici iş göremezlik tazminat isteğinin yazılı biçimde reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının da hakkaniyetten uzak bulunduğuna yöneliktir. Dava trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillere tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle; kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile davacının görmüş olduğu tüm tedavi evraklarının gözetilmesi sonucunda ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlediği anlaşılan 22/04/2020 günlü raporun dosyaya oluşa ve somut olayın özelliklerine uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve dosyada mevcut konuya ilişkin diğer tüm maluliyet raporlarının irdelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde ATK 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 28/10/2020 günlü raporda da söz konusu bu mütalaanın tamamen desteklemesi karşısında, ATK 2. İhtisas Dairesi’nden temin edilen raporların hükme esas alınmasının doğru olmasına; ve yine talep konusu kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğu, kazaya karışan diğer araç sürücüsü …’nın ve yaya …’un kusursuz bulunduğuna ilişkin olarak ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 20/10/2019 günlü heyet raporundaki konuya ilişkin tüm belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun bulunması ve bu değerlendirmelerin olaydan sonra polis memurlarınca düzenlendiği anlaşılan kaza tespit tutanağındaki tespitlerle de örtüşmesi nedeniyle, söz konusu bu rapora değer verilmek suretiyle kazanın meydana gelmesinde kusuru olmadığı anlaşılan davalı araç sürücüsü … ile …’ya ait … plaka sayılı aracın ZMMM sigortacısı bulunan davalı … Sigorta A.ş hakkında davanın reddine karar verilmesinin de doğru olmasına; keza TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant uygulaması doğrultusunda hesaplama yapılmış olmasının da isabetsiz olmayıp Yargıtay’ın güncel içtihatlarına uygun bulunmasına ve kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın istinaf eden sigorta şirketi nezdinde düzenlenen ZMM sigorta poliçesine göre kapalı kasa kamyonet olduğu, kullanım tarzı ve şeklinin de kamyonet-yük nakli şeklinde açıklandığı değerlendirildiğinde, hüküm altına alınan maddi tazminat yönünden avans faizine hükmedilmiş olmasında da bir yanılgı bulunmamasına göre; davacı ve davalı vekili … Sigorta A.Ş vekilinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerektiği; ayrıca davalı … Sigorta A.Ş’nin zaten herhangi bir sorumluluğa gidilmediği hakkında davanın reddedildiği gözetildiğinde adı geçen sigorta şirketi vekilinin de istinaf nedenlerine göre başvurusunun yerinde olmadığı reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.2-Davacı vekilinin gelirin hatalı belirlendiği ve geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığına ilişkin istinaf itirazlarına gelince;Çalışma gücü kaybı nedeniyle talepte bulunması halinde zarar görenin gelirinin doğru bir biçimde belirlenmesi önemlidir. Bu kapsamda zarar görenin kaza tarihi itibariyle mesleğinin ve gelirinin ne olduğu tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa bu durumda geliri asgari ücret kabul edilerek hesaplama net asgari ücret üzerinden yapılmalıdır. Eğer asgari ücret üzerinde gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir.Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde davacının kazadan önce börek ustası olarak çalıştığını iddia etmesi ve gelir durumunun tespiti için emsal ücret araştırması yapılmasını istediği görülmüştür. Her ne kadar davacının börek veya hamur ustası olduğuna ilişkin tanık beyanları mevcut ise de SED araştırma raporunda yaptığı iş olarak sadece “börekçi” şeklinde ibare bulunmaktadır. Dosyaya kazandırılan SGK kayıtlarından, davacının kazancının asgari ücret olduğu ve bu kazanca göre kendisine kurum tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı börek veya hamur ustası olduğunu gösterir bir belge veya sertifika sunmuş değildir.Hal böyle olunca davacı börekçi ustası olduğunu ileri sürdüğü halde bu hususta herhangi bir belge sunmadığı, dolayısıyla iddia ettiği işi yaparak asgari ücretin üzerinde gelir ettiğine dair belgeye dayanan somut bir delile sahip bulunmadığı gözetildiğinde (Bkn; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/20063 esas 2021/9254 karar sayılı içtihatı) davacının mesleğinin börekçi ustası olduğunu kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceği için tazminat hesaplamasının asgari ücrete göre yapılmış olmasında bir yanılgı bulunmadığından davacı vekilinin gelire ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir.Bundan ayrı hükme esas alınan ve ATK 2. İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda davacının iyileşme süresinin 3 ay olduğu belirtilmiştir. Bu süreye göre talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının da 5.037,69-TL olduğu aktüar bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Hal böyle olunca SGK tarafından yapılan ve rücuya tabi bulunan geçici iş göremezlik ödemesinin ( 8.147,98-TL), davacının gerçek zarar miktarı olan 5.037,69-TL ‘yi karşılamış olması nedeniyle mahkemece davacının geçici göremezlik talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir yanılgı mevcut bulunmadığından, bu yönü amaçlayan istinaf itirazı da yersiz olup reddi gerekmiştir.3-Davacı vekilin ve davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kazanın meydana gelmesinde istinaf eden …a ait araç sürücüsünün tam kusurlu oluşu, davacının yaralanmasının niteliği (-vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmıştır), maluliyete uğramış oluşu, iyileşme süresi, yaşı (-33), kaza tarihindeki paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları ile kazaya sebebiyet veren aracın ticari bir araç oluşu dikkate alındığında hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun olup fazla veya yetersiz bulunmamasına göre her iki taraf vekilinin istinaf itirazının da reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili (Yeni Unvanı … Sigorta A.Ş), davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davacı … vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile bakiye 99,20-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalı … Sigorta’dan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile bakiye 99,20-TL istinaf ilam harcının istinaf eden bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 4-İstinaf eden davalılar … ve … Sigorta’dan maddi tazminat yönünden birlikte alınması gereken 1.419,20-TL harçtan, adı geçen davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 708,90-TL harcın düşümü ile bakiye 710,30-TL istinaf karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 5-İstinaf eden davalı …’dan manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.049,30-TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,6-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,7-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan değer yargılama giderlerin ise yapan taraf üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, maddi tazminata ilişkin hüküm bölümü yönünden HMK’nın 361.madde hükmü gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık; manevi tazminata ilişkin hüküm bölümü yönünden ise, HMK’nın 362/1-a madde hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.22/06/2023