Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1113 E. 2023/854 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1113
KARAR NO: 2023/854
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2023
NUMARASI: 2022/258 Esas – 2023/142 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigortalı Araç Hasar Bedelinin Rücuen Tahsili için Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde Kasko Sigorta poliçe ile sigortalı olduğunu, 14.07.2021 tarihinde davalı … idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın … plaka sayılı araca çarparak hasara sebebiyet verdiğini, … plaka sayılı araç sürücüsünün kazanın meydana gelişinde kusurlu olduğunu, … plaka sayılı aracın onarım bedelinin KDV dahil 33.209,37 TL olduğunu, hasar bedeli olarak 12.10.2021 tarihinde 12.558,36 TL, 25.10.2021 tarihinde 18.390,50 TL. olmak üzere toplam 30.948,86 TL hasar bedeli ödendiğini, davalı şirketin aracın işleteni olduğunu ve zarar sorumluluğunun bulunacağını, davalılar aleyhine Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek, davanın kabulü ile Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamındaki itirazın iptaline, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava edilmiştir. Davalılar vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; a-davacının davasının kısmen kabulü ile; b-davalıların Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın, 29.800,00-TL asıl alacak ve 1.713,50-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.513,50-TL üzerinden iptaline, takibin 29.800,00-TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki talep gibi devamına, c-alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 6.302,7‬-TL’ nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, d-fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davalıların avukatı tarafından; genel olarak kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava; trafik kazasına bağlı kasko sigortalı araç hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, eldeki dava yönünden kararı veren ilk derece mahkemesinin davaya bakma hususunda görevli olup olmadığı hususu öncelikle irdelenmelidir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın; her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan kanun (Türk Ticaret Kanunu) maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 114.maddesinde dava şartlarına yer verilmiş, 1.fıkrasının (c) bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak belirlenmiş, 115. maddesinde de dava şartlarının eksikliği halinde davanın usulden reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nın 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için sigortalı hangi mahkemede dava açabilecek ise sigortacının da aynı mahkemede dava açması gerekir. Bu durumda, her ne kadar davalı işleten tacir ve aracıda ticari araç ise de, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve aracında hususi araç olduğu, davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Hal böyle olunca da; kamu düzenine ilişkin görev kurallarına aykırı bulunan ilk derece mahkemesinin kararının; istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a/3.maddesi gereğince resen kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, (1)Bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3.madde hükmü uyarınca kaldırılmasına, (2)Dosyanın, görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, (3)İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, (4)Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, (5)İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-a/3.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/05/2023