Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1062 E. 2023/896 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1062
KARAR NO: 2023/896
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2015/1101 Esas – 2020/294 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, … plaka sayılı motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen 05/09/2015 günlü trafik kazasında, vekil edenlerin eşi ve babası olan motosiklet sürücüsü …’nın ağır bir biçimde yaralanarak, tedavi gördüğü hastanede 15/09/2015 tarihinde hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ın tam ve asli kusurlu bulunduğunu, kaza tarihinde inşaat bekçisi olarak çalışan ve aylık net 1.012,33-TL maaş alan …’nın ölümüyle, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan ve her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın da davalı … şirketi dışında kalan diğer davalılardan, kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 12/03/2020 günü ıslah dilekçesi ile de; davacı eş … için olan destek tazminatına ilişkin istek miktarını 29/02/2020 günlü ek bilirkişisi raporu doğrultusunda 41.351,15-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda vekil edeni araç sürücüsünün herhangi bir kusuru olmadığını, tüm kusurun müteveffaya ait bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, ayrıca müteveffa motosiklet sürücüsünün kaza anında kask takmaması nedeniyle de müterafik kusurlu olduğunu, tazminat miktarlarının belirlenmesinde bu durumun gözetilmesini istediklerini bildirmiştir.Davalı … vekili ise; yargılama sırasındaki beyan ve dilekçelerinde özetle; … plaka sayılı araç vekil edeni adına kayıtlı ise de; söz konusu bu aracın müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında … tarafından alındığını ve kazanın da …’ın araç sevki sırasında meydana geldiğini, bu nedenle kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmayan araç malikinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, ayrıca kazanın meydana gelmesinde taraf kusur durum ve oranlarının usulüne uygun şekilde mahkemece tespiti gerektiğini ve kask takmadan motosiklet kullanan müteveffanın müterafik kusurlu olduğunun da gözetilmesini istediklerini, kaldı ki davacı …’nın destek tazminatı talep hakkı olmadığını ve talep edilen manevi tazminat miktarlarının da çok fazla bulunduğunu beyanla, davaya karşı koymuştur.Davalı … şirketi süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunmamış, ancak hükme esas alınan ATK kusur raporuna karşı vekili vasıtasıyla sunduğu 17/01/2020 günlü itiraz dilekçesinde; ATK’ca belirlenen kusur durumuna itiraz ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; …’nın ölümüyle sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’ın %15 oranında, müteveffanın ise %85 oranında kusurlu bulunduğunun ATK raporu ile belirlendiği, davacı …’nin uğradığı destekten yoksun kalma zararının 41.351,15-TL olduğunun da yeterli ve geçerli nitelikteki aktüer bilirkişi raporuyla tespit edildiği, dolayısıyla davacı …’nin maddi tazminata ilişkin talebinin kabulü gerektiği, buna karşılık davacı …’nın kaza tarihinde 24 yaşında olması nedeniyle destek tazminatı talebinin yerinde bulunmadığı, davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin de; kusur oranları, tarafların dosyaya yansıyan sosyo-ekonomik durumları, paranın alım gücü, hak ve nezafet kuralları gözetildiğinde, kısmen kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle; -Davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulü ile; 41.351,15TL. Destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 05/09/2015, davalı … şirketinden dava tarihi olan 16/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ya verilmesine, -Davacı …’nın destekten yoksun kalma tazminatı talebinin REDDİNE, -Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile … yönünden 5000, … yönünden 3000TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 05/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.Karara karşı davalı … vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Bundan ayrı; davacılar vekili tarafından mahkemeye sunulan 30/07/2020 ve 20/08/2020 tarihli dilekçeler ile hem davalıların istinaf başvurularına cevap verilerek, davalıların istinaf başvurularının reddine karar verilmesinin istenildiği, hem de hüküm altına alınan manevi tazminatların çok az olduğu bu nedenle de manevi tazminata ilişkin olarak tesis olunan kararın davacılar yararına düzeltilmesi yönünde talepte bulunduğu, ancak ilk derece mahkemesince katılma yolu ile istinaf talebinde bulunan davacılardan hiç harç alınmadan dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği anlaşıldığından, dairemizce verilen 12/04/2023 gün 2020/1602 Esas-2023/597 Karar sayılı ilamla; istinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılmadığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvuru harçlarının alınabilmesi için HMK’nın 344. Madde hükümleri uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Dairemizce verilen geri çevirme kararı doğrultusunda ilk derece mahkemesince davacılar vekiline istinaf harç ve giderlerini yatırmak için gerekli muhtıra düzenlenerek tebliğ edildiği ve fakat davacılar vekilince dosyaya sunulan 28/04/2023 günlü dilekçe ile katılma yoluyla istinaf taleplerinden vazgeçtikleri bu nedenle de herhangi bir harç ikmali sağlanmayacağının bildirildiği, bunun üzerine de ilk derece mahkemesince 02/05/2023 günlü ek kararla davacılar vekili tarafından yapılan katılma yolu ile istinaf başvurusunun vazgeçme nedeni ile yapılmamış sayılmasına karar verildiği, bu ek karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Hal böyle olunca sadece davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; vekil edeni araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 15 oranında kusurlu olduğuna ilişkin belirleme ve değerlendirmenin hatalı olduğu, ayrıca davacı … ‘nin destek zararının hesaplanmasında, evlenme olasılığının Moser Tablosu yerine AYİM tablosunun baz alınması neticesinde fazla tazminat belirlendiği, hükme esas alınan ek aktüer raporunda aktif ve pasif dönem hesaplamasının ve pay hesabının da hatalı yapıldığı ve müteveffanın son aldığı ücret tüm yaşamı boyunca elde edilebilecekmiş gibi bir değerlendirmenin kabul edilemez bulunduğu, keza ek rapordaki asgari ücretlerdeki artışların hesaplamaya yansıtılmasının da haksız sonuç doğurduğunun göz ardı edildiği, ıslaha karşı sundukları cevap dilekçesinde dile getirilen, zaman aşımı definin mahkemece hiç gözetilmediği ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının çok fazla olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; davacı …’nın maddi tazminat talebi reddedildiğinden, vekil edeni yararına 3.400,00-TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken sadece 1.000,00-TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, ayrıca davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminatlar bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edildiği halde, reddedilen manevi tazminat bakımından tek vekalet ücreti hükmedilmesinin isabetsiz bulunduğu, keza kazanın oluşumunda müteveffanın %85 oranında kusurlu olduğu gözetildiğinde davacı taraf yararına belirlenen manevi tazminat miktarlarının fazla olduğu, davacı eş için yapılan maddi tazminat hesaplamasında, evlenme olasılığı indiriminin yetersiz bulunduğu ve müteveffanın kask takmamak şeklinde gerçekleşen müterafik kusur durumu üzerinde de hiç durulmadığı, bu nedenlerle verilen kararın hatalı olduğuna yöneliktir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri ise; kusurun hatalı belirlendiği, ölenin müterafik kusur durumunun değerlendirilmediği, ayrıca tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması ve 1,8 teknik faiz uygulaması gerektiğinin göz ardı edildiği, pay hesabında da müteveffanın anne ve babasının sağ olup olmadığının dikkate alınmadığı hususlarına yöneliktir.Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen, ölüm olayına dayanılarak açılmış, maddi (destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-Trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanılarak, destekten yoksun kalma tazminatı isteğinde bulunan hak sahibinin ve müttevefanın bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Yargıtay Özel Dairesi’nce Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilerek, içtihat değişikliğine gidilmiş ve Dairemizce bu yöndeki görüş benimsenmiştir.Öte yandan; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli ranf formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.( Bknz. Yargıtay 4.HD’nin 2021/2466 Esas, 2021/2462 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda da TRH ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan, tamamiyle PMF ve Progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılmış olup; her ne kadar progresif rant yöntemi uygulanmasında (başka deyişle %1,8 teknik faiz uygulanmaması) bir hata yok ise de yerel mahkemece hükme esas alınan tazminat hesaplamasında, PMF Tablosu’nun kullanılması esasen doğru değildir. Ne var ki söz konusu karara karşı davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmamıştır. Bu durumda PMF yaşam tablosunun baz alınmasıyla, kaza tarihinde 49 yıl 7 ay yaşında olan müteveffa …’nın bakiye yaşam süresinin 23 yıl olacağı ve davacı eşin desteklik süresinin de buna göre 23 yıl olacağı kabul edilerek yapılan aktüer hesaplamanın (TRH 2010 yaşam tablosuna göre …’nın bakiye yaşam süresi 25-26 yıl olup, bu durumda davacı eşin desteklik süresi de 25-26 yıl olacağından) davalı taraf bakımından daha lehe olduğu konusunda duraksama bulunmadığından, davalı … şirketinin açıklanan bu hususa yönelik istinaf isteğinin reddi gerekmiştir. 2-İstinaf eden davalıların, maddi tazminatın hesaplamasında hata yapıldığına ilişkin diğer istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; ve özellikle davalı tarafın itirazı üzerine müteveffanın doğru biçimde tespit edilen kaza tarihindeki kazancının, asgari ücrete oranlanmasıyla ve asgari ücretin 1,011 katı gelir üzerinden aktif ve pasif dönem ayrı ayrı değerlendirilerek ve pasif döneme AGİ dahil edilmeden gelirinin yarısını kendisine, yarısını da eşine ayıracağı varsayımıyla ve AYİM verilerine göre %2 evlenme olasılığı indiriminin gözetilmesi suretiyle düzenlendiği anlaşılan, 29/02/2020 günlü aktüer bilirkişi ek raporundaki hesaplama yöntem ve şeklini, dosyaya oluşa, yerleşmiş yargısal içtihatlara uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, ayrıca her ne kadar davalı … şirketi vekili tarafından, müteveffanın anne ve babasının sağ olup olmadığının irdelenmesi suretiyle, sağ iseler onlara da pay ayrılması gerektiğinin gözetilmemiş olmasının isabetsiz olduğu ileri sürülmüş ise de; yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir hususun HMK’nın 357.madde hükmü uyarınca, istinaf aşamasında ileri sürülmeyecek olmasına ve dosya kapsamında da anne ve babanın sağ olduğunu gösterir herhangi bir belge, bilgi bulunmadığına göre; maddi tazminatın hesaplanmasının hatalı olduğuna ilişkin davalı taraf istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. 3-Davalıların kusurun hatalı belirlendiği, müteveffanın müterafik kusur durumunun gözetilmediği ve davalı …’nın ıslah tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin geçirildiğine ilişkin istinaf itirazlarına gelince; a)Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda; davacı taraf, talep konusu kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğun ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar ise kazanın oluşumundaki tüm kusurun mütevaffaya ait bulunduğunu savunmuşlardır. Yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve Makine Mühendisi Prof.Dr. …’un …’in katılımıyla düzenlendiği anlaşılan 10/06/2018 günlü raporda; dosyadaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları gözetilerek, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ın %15 oranında, müteveffa araç sürücüsünün ise %85 oranında kusurlu olduğu sonucuna varıldığı ve mahkemece de bu raporun hükme esas alındığı tespit edilmiştir. Söz konusu bu rapordaki kusura ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu belirlemelerin olayla ilgili olarak Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülerek davalı …’ın cezalandırılmasıyla sonuçlandırılan ve yasa yolu denetiminden geçmek suretiyle 05/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılan 2015/1129E. – 2018/379 K.sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosyadaki tespitlerle de örtüşmesi karşısında mahkemece 10/06/2018 günlü kusur raporunun hükme esas alınmasında bir yanılgı bulunmadığından davalıların kusura yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.b)Bundan ayrı görülmekte olan dava, HMK’nın 107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davasıdır. Böyle bir davada zaman aşımı süresi davanın açılmasıyla kesileceğinden, mahkemece 12/03/2020 günlü ıslah dilekçesiyle arttırılan miktara ilişkin olarak yapılan zaman aşımı itirazının dikkate alınmamış olmasında da bir yanılgı mevcut olmadığından, davalı … vekilinin zaman aşımına ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. c)Ne var ki; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, davalı taraf, … plaka sayılı motosiklet sürücüsü müteveffa …’nın kaza anında kaskının takılı olmadığını ileri sürerek müterafik kusurlu sayılması gerektiğini savunmuştur. Kazadan sonra düzenlenmiş kaza tespit tutanağı da mevcut değildir. Ceza soruşturması ve yargılaması sırasında dinlenen, olay tanıkları … ve …; müteveffanın kaza sırasında kaskı olduğunu bildirmiş, … ise; kaza anında müteveffanın kaskı olmadığını açıklamıştır. Tanık … kaza anında davalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki araçta yolculuk yapmakta olup, kazanın en yakın tanığıdır. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma sırasında düzenlenen 24/11/2014 günlü otopsi tutanağında, müteveffanın ölüm sebebi olarak; beyin doku yaralanması, beyin iç ve dış kanaması, iç organ yaralanması ve iç organ kanaması olarak gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece, müteveffanın ölüm sebebi ve tanık ifadesi gözetilerek müteveffanın kaza anında kask takmadığı, dolayısıyla da müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek, belirlenen maddi tazminat miktarında %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, bunun yapılmamış olması doğru değildir. 4-Davalı … vekili ve davalı … vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarına ve davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Görülmekte olan davada; kazanın oluşumunda müteveffa araç sürücüsü asli kusurlu ve aynı zamanda da müterafik kusurlu ise de; kazanın meydana geldiği tarih, oluş şekli, ölümün karşılaşılabilecek en ağır sonuç oluşu, davacılar ile ölenin yakınlığı, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyo-ekonomik durumları dikkate alındığında; ölümle sonuçlanan taksirli bir eylem nedeniyle davacı taraf yararına belirlenen manevi tazminat miktarları, yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda yerinde olup, fazla değildir. Bundan ayrı, eldeki davada davacı … 1.000,00-TL maddi tazminat isteğinde bulunmuş olup, yargılama sırasında mahkemece …’nın maddi tazminata ilişkin isteğinin tümüyle reddine karar verilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan ve 02/01/2022 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, AAÜT’nin 13/4 madde hükmüne göre; maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda, avukatlık ücretinin bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı bildirilmiş ise de; aynı maddenin ikinci fıkrasında hükmedilen ücretin kabul ve reddedilen miktarı geçemeyeceği açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece, …’nın açmış olduğu maddi tazminat talepli davanın 1.000,00-TL olduğu gözetilerek, davalı taraf yararına 1.000,00-TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da bir yanılgı bulunmamaktadır.Ne var ki eldeki davada davacılar, ihtiyari dava arkadaşı konumunda olup, her bir davacının talebi birbirinden bağımsız nitelik taşıdığından, hüküm altına alınan manevi tazminatlar bakımından nasıl davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti tayin ve takdir edilmiş ise, reddedilen manevi tazminatlar bakımından da davalı taraf yararına yine her bir davacı yönünden ayrı ayrı ret vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, reddedilen manevi tazminatlar bakımından, davalı taraf yararına tek bir dava varmış gibi tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsiz olmuştur.Ancak vekalet ücretine ve müterafik kusura ilişkin olarak, hatalı olduğu sonucuna varılan hususların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, istinaf yasa yoluna başvuran tüm davalıların müterafik kusura ilişkin istinaf itirazları ile davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-b/2 madde hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle, taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak, hatalı olduğu sonucunda varılan hususların davalı taraf yararına düzeltilmek suretiyle ve davacı … lehine hükmedilen maddi tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak ve fakat yapılan indirimin takdiri indirim olması nedeniyle reddedilecek kısım bakımından istinaf eden davalı taraf yararına vekalet ücreti takdiri gerekmediği ve aynı nedenle yargılama giderleri yönünden taraflar arasında paylaştırma yapılamayacağı da gözetilerek, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve 2015/1101 Esas 2020/294 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE ve KISMEN REDDİNE a-)İstinaf yasa yoluna başvuran tüm taraflarca yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine, b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise takdiren yapan taraf üzerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve 2015/1101 Esas – 2020/294 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-)Davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulü ile; 33.080,92-TL. destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 05/09/2015, davalı … şirketinden ise dava tarihi olan 16/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, b-)Davacı …’nın destekten yoksun kalma tazminatı talebinin REDDİNE, c-)Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile … yönünden 5.000,00-TL, … yönünden 3.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 05/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, d-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 2.806,24-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.038,39- TL harcın düşümü ile kalan 1.767,85- TL harcın (davalı … şirketinin sorumluluğu 1.4023,12-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, e-)Davacıların yatırdığı 348,39 TL peşin harç, 690,00 TL ıslah harcı ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.066,09 TL’nin (davalı … şirketinin sorumluluğu 858,20-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, f-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince ve kabul edilen Maddi Tazminat miktarı üzerinden hesaplanan vekalet ücreti 9.200,00-TL ise de, usuli kazanılmış hak nedeniyle, ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan 6.175,65- TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, g-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine davacı …’nın reddedilen Maddi Tazminat talebi yönünden hesaplanan 1.000,00 -TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak, davalılara verilmesine, h-)Usuli kazanılmış hak nedeniyle ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca; Davacı … yönünden; Manevi Tazminat için hesaplanan 3.000,00- TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan tahsili ile, davacı …’ya verilmesine, Davacı … yönünden; Manevi Tazminat için hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan tahsili ile, davacı …’ya verilmesine, ı-) Reddedilen manevi tazminatlar bakımından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince 3.400,00- TL vekalet ücretinin davacı …’dan; 3.000,00-TL vekalet ücretinin de davacı …’dan alınarak davalılar … ile …’a verilmesine, j-)Davacılar tarafından yapılan 2.367,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 820,60TL’sinin (davalı … şirketinin sorumluluğu 660,58-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, k-)Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 32,66 TL sinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, l-)Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/05/2023