Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/1003 E. 2023/958 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/1003
KARAR NO: 2023/958
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2014/1735 Esas – 2021/739 Karar
DAVANIN KONUSU: Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile dava dışı … arasında 30.03.2012 tarihinde Tüketici Kredisi ve Rehin Sözleşmesi imzalandığını, … plakalı … marka 2012 model, … tip aracın trafik tescil kaydına rehin şerhi konulduğunu, kredi borçlusunun aracı 29/01/2014 tarihinde davalı nezdinde kasko sigorta sözleşmesi ile sigorta ettirdiğini, kredi borçlusunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine kredi cari hesabının kat edilerek aleyhine Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, takibin itiraza uğramadan kesinleştiğini, işlemlerin ikmali sırasında rehinli aracın 30.03.2014 tarihinde çalındığının öğrenildiğini, aracın kasko teminat değerinin 50.000,00-TL olduğunu, müvekkilinin dain mürtehin olması nedeniyle araç bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalıya müracaat edilmesine rağmen herhangi bir ödemenin bu güne kadar yapılmadığını ileri sürerek 42.000,00-TL nin 29/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesi talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin borçlusu …’ya ait … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … nolu Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, dava dışı araç sahibi 30/03/2014 tarihinde polise verdiği ifadede sigortalı aracın yedek anahtarının 20 gürı önce eve giren failli meçhul hırsızlar tarafından çalındığını belirttiğini, sigortalının aracın anahtarını korumaya yönelik bir tedbir almaması ve anahtarın çalındığını polise ve sigorta şirketine haber vermemiş olması nedeniyle söz konusu zararın teminat kapsamı dışında kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”… davacı vekilince 26/01/2021 tarihli beyan dilekçesi mahkememize sunularak müvekkilinin alacağının dosyanın tarafı olmayan 3. Şahıs tarafından ödendiğinin bildirildiği, ödemeye dair belgelere göre dava dışı 3. Kişi tarafından dosya borcunun ödendiğinin anlaşıldığı, bu noktada dava konusu borcun haricen ödenmesi nedeni ile dava konusuz kalmış olup bu doğrultuda karar verilmesi gerekmiştir. Vekalet ücreti yönünden ise başlangıçtaki haklılık durumuna göre değerlendirme yapılmalıdır. Nitekim dava açıldıktan sonra davacı şirketin alacağının ödenmiş olması davacının haklılığının kabul edildiğinin bir göstergesi olup bu borcun davalı tarafından değil de temlik eden eski davacı bankanın kendi müşterisi tarafından ödeme yapılması da sonuca etkili olmayacaktır. Bu nedenle başlangıçtaki haklılık durumuna göre davacının vekalet ücreti borcu altına girmesinin yerinde olmadığı, tam tersine lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği ” kanaatiyle,1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yeri olmadığına,2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 717,30 TL harçtan mahsubu kalan 658,00 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 6.260,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava tarihinde sigorta tazminatı talep hakkı olup olmadığı irdelemeden müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporuna göre hırsızlık olayı ile ilgili sigortadan tazminat talep hakkı olmadığını, dava dışı sigortalının ilk olarak evinden hırsızlık yapıldığını ve araç yedek anahtarını evden çalındığını müvekkiline ihbar etmediğini, bu nedenle zararın teminat dışı olduğunu, davacının talebi haksız olduğundan yargılama gideri ve ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, dain mürtehin tarafından kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak açılan tazminat istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nun 1453. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1406. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK’nun 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın dain mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı yerleşik Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmuştur. (Bkz yargıtay 17.HD’nin 2019/6681 Esas,2020/5311 Karar sayılı ilamı) Dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, davacı temlik eden dain mürtehin bankanın eldeki davayı açmaya ve tazminat talep etmeye hakkı bulunmasına; davacıya 3. kişi tarafından yapılan ödeme nedeniyle dava konusuz kalmış olup, görülmekte olan davanın konusuz kaldığına ilişkin belirleme ve değerlendirme yönünden taraflar arasında bir uyuşmazlık olmadığı da gözetildiğinde, dava dilekçesi, savcılık dosyası, daimi arama kararı, görgü ve tespit tutanağı, bilirkişi raporu, kasko sigorta poliçesi ve eki özel şartları, hasar dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı sigortalının evinde pencere zorlanarak girilmesi ile meydana gelen hısızlık olayından kısa süre sonra aracın park edildiği yerden çalındığının ve bu halin poliçe özel şartlarında teminat dahilinde olduğunun anlaşılması karşısında yerel mahkemec, HMK’nın 331. madde hükmü doğrultusunda, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak hangi tarafın sorumlu tutulması gerektiği yönündeki tespitler bakımından usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe Uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 179,90-TL harç istinaf başvurusu sırasında alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2023