Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/953 E. 2022/1348 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/953
KARAR NO: 2022/1348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2016/713 2022/47
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, davacılardan …’in sevk ve idaresinde iken meydana gelen 28/10/2012 günlü tek taraflı trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan …, … ve …’in yaralandığını, yaralananlardan …’in daha sonra yoğun bakımdayken 01/11/2012 tarihinde hayatını kaybettiğini, …’in davacılardan …’in eşi, diğer davacıların da annesi olduğunu, kazanın meydana geldiği güzergahta Karayolları Genel Müdürlüğü’nce yol yapım çalışması yapılması ve fakat bu çalışmaları gösterir herhangi bir işaretleme yapmamasının kazanın oluşumuna neden olduğunu, her ne kadar kazadan 5-6 gün sonra tutulan kaza tespit tutanağında tüm kusurun araç sürücüsü …’e ait olduğu bildirilmiş ise de tutanağın eksik ve hatalı bulunması nedeniyle, kusur değerlendirilmesinde doğrudan gözetilemeyeceğini, …’in hayatını kaybetmesiyle desteğinden yoksun kalan davacıların uğradıkları zararların, davalı Karayolları Müdürlüğü ve aracın ZMM sigortacısı bulunan davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, davalı sigorta şirketine 11/12/2012 tarihinde yapılan başvuru sonucunda sadece 887,76-TL gibi bir ödeme yapılabileceğinin bildirildiğini, bu rakamın gerçek zarar miktarını karşılamaktan çok uzak olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) tüm davacılar için 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı, 200,00-TL defin gideri ve 300,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte tüm davalılardan; ayrıca, davacı eş … için 30.000,00-TL, davacı küçük … için 20.000,00-TL ve diğer davacıların her biri için de ayrı ayrı 10.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında verdiği beyan dilekçesinde özetle, 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin isteğin 250,00-TL’sinin davacı eş için, 247,00-TL’sinin davacı çocuk … için kalan 3,00-TL’sinin de diğer davacı çocukların her biri için ayrı ayrı 1,00-TL olduğunu açıklamış; 11/11/2021 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de davacı çocuk … için talep edilen 247,00-TL maddi tazminat isteğinin 22.244,35-TL’ye çıkarttıklarını bildirmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce usulüne uygun şekilde tüm belgeler ibraz edilerek yapılmış bir başvuru olmadığından, vekil edenin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle vekalet ücreti faiz ve masraflardan kaynaklanan bir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca davacı taraf Kazanlı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiğini ileri sürdüğü gözetildiğinde, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, bu nedenle öncelikle kusur durum ve oranının tespiti yanında destek zararının varlığı ve miktarının da usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini, cenaze giderleri ve tedavi giderlerine ilişkin zararların poliçenin teminatı kapsamında olmadığını, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili davaya karşı cevap dilekçesi sunmamış ancak, 07/05/2018 günlü kusur raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesine özetle; kaza tarihinde kazanın meydana geldiği yolda yüklenici … Tic. Ltd. Şti. taahhüdünde yol çalışması yapıldığını, yüklenici ile yapılan sözleşme gereğince, çalışma nedeniyle bir zarar meydana geldiğinde, sorumluluğun yüklenici şirkete ait olacağının hüküm altına alındığını ayrıca, kusura ilişkin bu raporu kabul etmediklerini belirterek davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, talep konusu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü davacı …’in tam kusurlu olduğu, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, kaza tespit tutanağında, kazanın meydana geldiği yolda herhangi bir yol bakım ve onarım çalışmasının mevcut olduğuna dair bir belirleme bulunmadığı, kazanın meydana gelişi hakkında davacı tarafın iddialarını kanıtlayacak nitelikte bir tespite yer verilmediği, tam kusuru neticesinde meydana gelen bir kaza nedeniyle davacı …’in ve kazaya neden olan aracın sigortalısı/işleteni bulunduğu anlaşılan davacı …’in davalı sigorta şirketinden tazminat talep edemeyeceği, davacı çocuklardan … hariç diğer tüm çocukların destek yaşı üzerinde olmaları nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacakları, kazanın oluşumunda herhangi bir kusur tespit edilemeyen Karayolları Genel Müdürlüğü’nün manevi tazminatla da sorumlu tutulamayacağı, davacılar her ne kadar cenaze gideri talebinde bulunmuş iseler de davacı …’in eşinin ölümüne tam kusuruyla sebebiyet verdiğinden, davalı sigorta şirketinin cenaze giderinden mesul olamayacağı, ayrıca müttevefanın tüm tedavi giderleri SGK tarafından karşılandığından, bu yöndeki talebinde yerinde olmadığı, reddi gerektiği benimsenerek, 06/07/2021 günlü hesap bilirkişi raporu doğrultusunda; -Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, A-Maddi tazminat istemi yönünden; davanın KISMEN KABULÜ ile; 22.244,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta A.Ş’den dava tarihi olan 22/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, B-Manevi tazminat istemi yönünden; davalı T.C. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün meydana gelen kazada kusuru olmamakla manevi tazminat talebinin tüm davacılar yönünden REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; 07/05/2018 günlü kusur bilirkişisi ek raporunda, tüm kusurun Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait olduğu belirtildiği ve bu rapora karşı davalı tarafça herhangi bir itiraz ileri sürülmediği halde, mahkemece dosyanın kusur incelemesi yaptırılmak üzere ATK’na ve daha sonra da İTÜ bilirkişi heyetine tevdi edilmesinin ve ATK ile İTÜ bilirkişi heyet raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, hükme esas alınan raporların esasen kendi içerisinde çelişkili olduğuna yönelik itirazları üzerinde durulmadığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekilince dosyaya sunulan dilekçedeki, kazanın olduğu yerde kaza tarihinde yol yapım çalışması yapıldığı şeklindeki kabule ilişkin beyanın gözetilmediği, tüm kusurun araç sürücüsünde olduğuna ilişkin belirleme ve değerlendirmenin yetersiz incelemeye dayandığı; bu nedenle müvekkil … bakımından hesaplanan maddi tazminat ile tüm vekil edenleri için talep edilen manevi tazminatların kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı biçim ve şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanarak açılmış, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda, davacı taraf kazanın oluşumunda Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de kusurlu bulunduğunu beyan etmiş, davalı sigorta şirketi kusur durum ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini bildirmiş, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü ise kazanın oluşumunda idareye yüklenecek bir kusur bulunmadığını savunmuştur. Olaydan sonra düzenlenen 28/10/2012 günlü kaza tespit tutanağında; Kığ istikametinden Karakoçan istikametine seyir halinde olan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın kaza mahalline geldiğinde, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek, yolun gidiş istikametine göre sağdan, yoldan çıkarak, yol kenarında bulunan kaya parçalarına çarpıp devrilmesi sonucu, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; kazanın oluşumunda araç sürücüsü …’in aracın hızını, aracın yük ve teknik özelliğini, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal ettiğinden kusurlu bulunduğunun açıklandığı, görülmüştür. Yargılama sırasında makine yüksek mühendisi Prof. Dr. …’in katılımı ile düzenlenen 22/01/2018 günlü raporda, kaza tespit tutanağındaki belirlemeler ile tanık ifadelerinin değerlendirilmesi sonucunda, kazanın oluşumunda tüm kusurun davacı araç sürücüsü …’e ait olduğu sonucuna varılmış, bu rapora davacı tarafın itiraz etmesi üzerine yine aynı bilirkişiden temin edilen 07/05/2018 günlü ek raporda bu defa davacı tarafça ibraz edilen CD kayıtları da değerlendirildikten sonra, kazanın oluşumunda Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tam kusurlu olduğu şeklinde bir değerlendirme yapıldığı ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından bu rapora karşı itiraz edilerek, raporu kabul etmediklerinin bildirildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince, kusur durum ve oranı bakımından düzenlenen 22/01/2018 günlü kök rapor ile 07/05/2018 günlü ek rapordaki belirlemelerin birbiriyle taban tabana zıt olması ve davalı vekilinin ek rapora itirazı da gözetilerek dosyanın ATK’na sevkinin sağlandığı, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce bu konuda düzenlenen 24/05/2019 ve 18/11/2019 günlü raporlarda gerekçeleri açıklanmak suretiyle kazanın oluşumunda davacı sürücü …’in tam kusurlu olduğu ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kusursuz bulunduğu sonucuna varıldığı, bu raporlara davacı tarafın itirazı üzerine de dosyada mevcut tüm kusur raporlarının irdelenmesi ve varolan çelişkilerin giderilmesi amacıyla İTÜ’nde görevli kişilerden oluşan bilirkişi heyet raporu temini yoluna gidildiği ve 09/03/2021 günlü heyet raporunda kazanın oluşumunda davacı sürücü …’in tam kusuru olduğu Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kusursuz sayılması gerektiği şeklinde görüş bildirildiği, tespit edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle konusunda uzman olduğu anlaşılan bilirkişiler tarafından düzenlenen 09/03/2021 günlü heyet raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve varılan sonuçların kaza tarihinde resmi makamlarca düzenlendiği anlaşılan, aksi ispat edilene kadar geçerli nitelik taşıyan 28/10/2012 günlü kaza tespit tutanağındaki tespitler ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen kusur raporları ile de örtüşmesi karşısında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına göre ilk derece mahkemesince yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasında istinaf edenlerin sıfatına ve istinaf sebeplerine göre herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davacılar vekilinin yerinde olmadığı sonucuna varılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-/İstinaf eden davacılardan alınması gereken istinaf harçları peşin olarak alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361. madde hükmü maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/10/2022