Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/824 E. 2022/1318 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/824
KARAR NO: 2022/1318
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2021
NUMARASI: 2019/248 Esas – 2021/695 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/08/2013 tarihinde sevk ve idaresini …’nun yaptığı, … adına kayıtlı aracın müvekkili …’a çarpması sonucu, müvekkilinin sol ayağından yaralanarak hastaneye kaldırıldığını, halen tedavi gördüğünü, müvekkilinin … Cad. … Apt. … Blk. No….. adresinde apartman görevlisi olduğunu, işini devam ettirebilmesinin ayağını kullanabilmesine bağlı olduğunu, kazada sürücünün kusurunun sabit olduğunu, ayrıca müvekkilinin yaralandığı süreçte mahrum kaldığı kazanç ve yaralanması sebebiyle yapmak zorunda kaldığı masrafları da talep etme zorunluluğu doğduğunu belirterek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin vücut bütünlüğüne yönelik bu haksız fiil nedeniyle şimdilik 10.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, 20.000-TL manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı araç sahibi … ile araç sürücüsü …’dan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 30/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de, 17.062,80-TL maddi tazminatın davalılardan, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalı … hariç, diğer davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20 yıla yakındır ticari taksi şoförlüğü yapmakta olduğunu, bugüne kadar kendi kusuruna dayanan hiçbir araç kazasına karışmadığını, olay günü müvekkilinin bayan müşteriyi alıp Ataşehir istikametinde yola çıktığını, müşterinin talebi üzerine özellikle yolda bulunan tümseklerde bebeğin sarsılmaması için yavaş giderken olay mahalline geldiğinde daha da yavaşlayarak sola dönüşünü yaptığını ancak kaldırıma bir adım mesafede olan davacının araç kendisine hiç değmediği halde panikle kendisini yere attığını ve yere kapaklandığını gördüğünü, aracını hemen durdurup davacının yanına geldiğini ve iyi olup olmadığına bakım durumunda sıkıntı olacak bir hal olmamasına rağmen tedbirli davranıp ambulans çağırdığını, müvekkilinin kaza tespit tutanağının tanzimi için polis beklemek zorunda olduğundan olay mahallinden ayrılmadığını ve davacıya eşlik edemediğini, olay mahallinde yaklaşık bir saat beklediğini, tespit tutanağını tutmak üzere gelen polisin basit bir kroki çizip müvekkilinden olayın nasıl gerçekleştiği hususunda bilgi alıp uygun bir zamanda karakola gelirse bilgi alabileceğini söyleyerek gittiğini, müvekkilinin polis memurunun sadece davacı yanın beyanı doğrultusunda kaza tespit tutanağı düzenlediğini ve tüm kusuru haksız ve dayanaksız şekilde kendisine yüklediğini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin olayda kusurlu olmadığını, maddi ve manevi tazminat isteminin kabul edilemeyecek derecede fahiş olduğunu belirterek, haksız ve dayanaksız olan davanın maddi ve manevi tazminat ile faiz isteminin reddine verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ayağında belirtildiği gibi bir yaralanmasının olmadığını, bu hususun davacının sunduğu belgelerden ve raporlardan da anlaşıldığını, anılan olayın abartıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının hastanede kaldığı süre, tedavileri, istirahati, tedavi giderleri, dava dilekçesindeki taleplerinin olayın oluş şekline göre haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin mezkur aracın sahibi olup … plakalı aracın taksi olarak çalıştırılmak üzere diğer davalı …’nun bahsedildiği gibi kavşağa hızlı girmediğini, normal hız sınırlarını aşarak kullanmadığını, İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/667 esas sayılı dosya sonucunun bekletici mesele yapılmasını istediklerini belirterek, haksız ve dayanaksız maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, sigorta poliçesi gereğince dava konusu zarara ilişkin sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde meydana gelen kaza sonrası davacının malul olduğunu iddia ettiğini ancak özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe göre kişinin tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafından yapılmış olan hastane masraflarından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, burada sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, kazanç kaybının sigorta genel şartlarına göre poliçe teminatı dışında olduğundan kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket açısından faiz sorumluluğunun da bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ ile, 17.062,80-TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınıp, davacıya VERİLMESİNE, 2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 8.000,00-TL takdir edilen manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten alınıp, davacıya VERİLMESİNE, fazla manevi tazminat talebinin REDDİNE karar verilmiştir. Verilen kararın davalılar … ve … vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 4/10/2018 tarih ve 2017/1020 esas 20181021 karar nolu kararı ile; “Davaya konu zararlandırıcı eylem, 17/08/2013 tarihinde meydana gelmiş; dava ise, 25/10/2013 tarihinde açılmıştır. Dava tarihi olan 25/10/2013 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali mesuliyet sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari bir dava söz konusu olup, asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2017 gün ve 2014/19001-2017/3223 sayılı; 30/03/2017 gün ve 2015/5763 – 2017/3414 sayılı; yine 21/03/2017 gün 2014/20096-2017/3049 sayılı kararları). Mahkemece, açılan davada Ticaret Mahkemesinin görevli bulunması nedeniyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmiş olması hatalı bulunmaktadır.” gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş, İstanbul Anadolu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/441 esasını alan davada mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda 12/02/2019 tarihlinde görevsizlik kararı verdiği ve kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/248 esasını aldığı anlaşılmıştır.İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda;1-Maddi tazminat talepleri yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Manevi tazminat yönünden manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 8.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı …’ten müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı …vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Sigorta şirketi İstanbul Anadolu 3.Asliye Huk. Mahkemesi ‘nin 07.03.2017 tarihli 2013/400 E. 2017/63 K. sayılı kararına istinaden başlatılan icra takibinde poliçe kapsamında olan teminata göre (karar henüz istinaf aşamasından geçerek kesinleşmemesine rağmen) maddi tazminatı ödemiş olup İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin de buna istinaden davanın maddi tazminata ilişkin kısmının konusuz kaldığına dair karar vererek davacı lehine vekalet ücreti oluşturmasının, takdir edilen vekalet ücretinin usul ve esasa aykırı olduğu, keşif yapılmadan alınan kusur raporunun hatalı olduğu, maluliyet raporunun da ATK’dan alınması gerekirken alınmamasının usulsüz olduğu, manevi tazminatın fahiş olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı vekili 31/01/2021 tarihli ek karar ile ilgili istinaf dilekçesinde ise; mahkemenin, gönderdiği muhtırada imzanın eksik olduğu, harcın ödeneceği mercinin yazılı olmadığı, harcın dosyaya yatırılması şeklinde bir ifade bulunduğu, hakim tarafından verilmiş usulüne uygun bir muhtıra kararı ve tebligatı bulunmadığından, muhtıranın hukuken geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığı hususlarına ilişkindir. Davalı …vekilinin istinaf başvuru sebepleri; istinafa konu 2019/248 esas sayılı dosyanın daha önce İstanbul Anadolu 3.ATM 2013/400 esas sayısı ile görüldüğü, mahkeme tarafından 17.062,80-TL asıl alacak olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiği, davacı vekili tarafından bu kararın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu, taraflarınca icra dosyasına asıl alacak ve ferilere ilişkin ödeme yapıldığı, mahkemece verilen kararın davacı vekili ve taraflarınca istinaf edilmediği, mahkeme kararında da bu ödemeye atıf yapılarak usuli kazanılmış hak sebebiyle maddi tazminat hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak vekalet ücretleri kısmında müvekkili şirket aleyhine 2.032,46-TL vekalet ücreti ve yargılama giderleri kısmında 1.232,81-TL yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme kararına karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusu yapılmış; ancak istinaf harçları eksik yatırılmıştır. Bunun mahkemece tespiti üzerine davalı … vekiline eksik harcı bir haftalık süre içerisinde yatırması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verileceği ihtarını içerir muhtıranın 18/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süreye rağmen eksik harcın yatırılmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemece davalı vekiline 18/12/2021 tarihinde tebliğ edilen muhtırada hakim imzası ve davalının adı bulunmadığı, eksik harcın miktarının yazılı olduğu ancak mahkeme dosyasına yatırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK.nun 344. maddesi gereğince; “istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması halinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” HMK.nun 346/2 maddesi gereğince; “Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” denilmektedir. Yukarıda belirtilen yasal hükümler gözetildiğinde istinaf dilekçesi verilirken başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin peşin olarak hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Kanun bu bildirimin şekli hususunda herhangi bir hüküm koymamış; sadece yazılı olmasını öngörmüş bulunmaktadır. İstinaf başvurusunda harç ve giderlerin yatırılması veya tamamlanmasına dair muhtıranın mutlaka müzekkere şeklinde yazılması ve muhtırada verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderlerinin yatırılmaması ya da tamamlanmaması halinde mahkeme kararının temyiz edilmemiş sayılacağına karar verileceğinin açıkça yazılması gerekir. Yine bu muhtırada yatırılması veya tamamlanması istenen istinaf harç ve giderleri kalem kalem ve miktar olarak belirtilmeli, istinaf harç ve giderlerinin nereye yatırılacağı açıkça yazılmalıdır.Usulüne uygun muhtıraya rağmen, muhtırada belirtilen istinaf harç ve giderlerinin tamamlanmaması halinde mahkemece, istinaf talebinde bulunan tarafın istinaf talebi ile ilgili olarak; ” …mahkeme kararını istinaf etmemiş sayılmasına” şeklinde karar verilmelidir.Eldeki davada mahkemece HMK.nun 344. maddesi gereğince yapılması gereken bildirimde yatırılacak harç miktarı belirtilmiş ise de, hakim imzasını taşımadığı ve harcın yatırılacağı yer olarak mahkeme dosyası gösterilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece HMK.nun 344. maddesi gereğince davacı vekiline yapılan bildirim usulüne uygun bulunmadığından, mahkemece 31/01/2022 tarihli ek karar ile verilen “istinaf başvurundan vazgeçmiş, başvurunun yapılmamış sayılmasına” ilişkin karar isabetsiz olduğundan, davacı vekilinin bu ek karara yönelik istinaf itirazının kabulü ile, mahkemenin 28/12/2018 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek asıl karara yönelik istinaf başvurusunun incelenmesi gerekmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle konusunda uzman ATK 3. İhtisas Kurulunca, davacının kaza neticesinde geçirmiş olduğu tüm tedaviye ilişkin belgelerle birlikte kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) uyarınca düzenlendiği anlaşılan 20/04/2015 günlü rapordaki, davacının 17/08/2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası nedeniyle %6,1 oranında meslekte kazanma gücü kaybı oluştuğu ve iyileşme süresinin de 9 aya kadar uzayabileceği ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi karşısında yeterli ve geçerli kabul edilerek hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası oluşumunda davacının %15 oranında (tali), davalının ise %85 oranında asli kusurlu olduğu sonucuna varılan ATK trafik ihtisas dairesinin raporundaki denetlenebilir tespitlerin de dosya oluşa uygun olması karşısında söz konusu bu kusur raporunda belirlenen kusur oranları gözetilerek karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön belirlenemediğine, bu durumda; zarar doğurucu eylemin tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, iyileşme süresinin uzunluğu, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında yaralanma sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının 22/06/1999 gün ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında gösterilen ilkelere ve 4721 sayılı TMK’nun 4.maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanılmasına ilişkin kurala uygun olup, fazla bulunmamasına göre, davalı … vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır. Ancak, istinafa konu 2019/248 esas sayılı dava daha önce İstanbul Anadolu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/400 esas sayısı ile görüldüğü, mahkeme tarafından 17.062,80-TL asıl alacak olmak üzere vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiği, davacı vekili tarafından bu kararın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu, davalı … şirketi tarafından maddi tazminatla ilgili icra dosyasına asıl alacak ve ferilere ilişkin ödeme yapıldığı, mahkemece verilen karar davacı vekili ve davalı … şirketi tarafından istinaf edilmediği, mahkeme kararında da bu ödemeye atıf yapılarak usuli kazanılmış hak sebebiyle maddi tazminat hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen davalı … şirketi ile davalı … aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken, hükmedilmesi isabetsiz olduğundan, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen, davalı …vekilinin istinaf başvurusunun tümünün kabulü ile kararın HMK.nun 353/1/-b/2 gereğince kaldırılmasına ve bu husus yargılamayı gerektirmediğinden yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2021 tarih ve 2019/248 Esas – 2021/695 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, davalı …vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE, a/İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine iadesine,b/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerilerinde bırakılmasına, 2/İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2021 tarih ve 2019/248 Esas 2021/695 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a/Maddi tazminat talepleri yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, b/Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile davalı …’ten müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında alınarak davacı tarafa verilmesine, c/Maddi tazminat yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ç/Kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılar … ve …’ten müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında alınarak davacıya verilmesine, d/Reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine, e/Alınması gereken 546,48-TL karar harcından peşin alınan 512,33-TL’nin mahsubu ile bakiye 34,15-TL’nin davalılar … ve …’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, f/Davacı tarafından sarfolunan 2.701,80-TL yargılama giderinin davanın kabul kısmına isabet eden 720,48-TL’si ile peşin alınan 512,33-TL harç gideri toplamı 1.232,81-TL’nin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, g/Davalı … tarafından sarfolunan 150,00-TL yargılama giderinin davanın reddedilen kısmına isabet eden 110,00-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, ğ/Davalı … tarafından sarfolunan 150,00-TL yargılama giderinin davanın reddedilen kısmına isabet eden 110,00-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, h/Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.nun 362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13/10/2022