Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/773 E. 2022/735 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/773
KARAR NO: 2022/735
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2020/609 Esas – 2021/417 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı olan ve davalılardan …’in sürücüsü, diğer davalının da işleteni bulunduğu … plaka sayılı çekici ve buna bağlı bulunan … plaka sayılı römorkun neden olduğu 08/02/2014 günlü trafik kazasında vekil edenlerinin eş ve babası olan yaya …’nun hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davacı eş … için 15.000,00-TL, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 10.000,00-TL olmak üzere toplam 45.000,00-TL manevi tazminatın sigorta dışındaki davalılardan ve cenaze ve defin giderlerine karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminat ile bilirkişi tarafından tespit edilmesinden sonra belirlenecek miktar üzerinden ıslah etmek kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, kaza tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 02/04/2018 günlü oturumda ise bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminata ilişkin istek miktarının 16.108,50-TL üzerinden ıslah ettiklerini, ayrıca cenaze ve defin gideri olarak da 1.000,00-TL istediklerini açıklamış, ayrıca her ne kadar eş … dışındaki davacılar bakımından destek tazminatı hesaplanmamış ise de bunlar yönünden de destek tazminatı verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; talep konusu kaza ile ilgili olarak 20/02/2014 tarihinde başvuruda bulunulmuş ise de; evrakların yetersiz olması nedeniyle ödeme yapılamadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sorumlu olması nedeniyle öncelikle usul incelemesi yapılması gerektiğini, ayrıca olay tarihinden faiz istenilmesinin de isabetli olmadığını belirterek davaya karşı koymuştur. Davalılardan …; yargılama oturumlarına katılmamış, cevap vermemiş, diğer davalı şirket vekili ise yargılama sırasındaki beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan, diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu çekicinin yaya konumunda bulunan …’ya çarpması sonucunda meydana gelen 08/02/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda müteveffa …’nun %70 oranında, davalının ise %30 oranında kusurlu olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu ile davacılar vekilinin 02/04/2018 günlü oturumdaki beyanı gözetilerek; “1-Davacı …’nun açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile 16.108,52 TL tazminatın davalılardan 05/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacılar …, … ve …’nun açtığı maddi tazminat davasının reddine, 3-Davacıların açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile tarafların sosyal ekonomik, kusur durumları, olayın oluş şekli, hakkaniyet ilkesine göre davacı …, …, … için ayrı ayrı 8.000,00 TL, davacı … için 13.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08/02/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı gaziçelik ve balkaya nakliyat inşaattan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen 22/10/2020 günlü kararda özetle; davacı tarafın cenaze ve defin giderine ilişkin talepleri bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması ile ıslahla artırılan maddi tazminata ilişkin dava değeri üzerinden harç ikmali yapılmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna işaret edilerek ilk derece mahkemesince verilen 02/04/2018 günlü kararın HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, dairemizce verilen 22/10/2020 gün ve 2020/1500 E., 2020/3563 K.sayılı kaldırma kararından sonra söz konusu kararda işaret edilen harca ilişkin eksikliğin giderilmesinden sonra davacılar vekilinin 07/06/2021 günlü duruşma oturumundaki cenaze ve defin giderine ilişkin talepleri bulunmadığı yönündeki beyanı gözetilerek önceki karardaki gerekçeler doğrultusunda; -Davacı …’nun açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile 16.108,52 TL tazminatın davalılardan 05/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Davacılar …, … ve …’nun açtığı maddi tazminat davasının reddine, -Davacıların açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile tarafların sosyal ekonomik, kusur durumları, olayın oluş şekli, hakkaniyet ilkesine göre davacı …, …, … için ayrı ayrı 8.000,00 TL, davacı … için 13.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08/02/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı gaziçelik ve balkaya nakliyat inşaattan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kusurun hatalı belirlendiği, davacılar …, … ve …’nun maddi tazminata ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğu hususlarına ilişkindir. Davalılar vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın oluşumunda tüm kusur ölene ait olduğu halde, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu bulunduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığı, aktüer bilirkişi raporunda müteveffanın dava dışı olan ve destek tazminatı isteyebilecek 2 kızının bulunması nedeniyle bu kişilerin ileride dava açabilecek olmaları gözardı edilerek destek paylarının hatalı belirlendiği ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının da fahiş bulunduğu hususlarına yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle Trafik Kusur Tespit Uzmanı, Hesap uzmanı ve Sigortacılık Uzmanı olduğu anlaşılan bilirkişiler tarafından düzenlenen 05/01/2018 günlü heyet raporundaki kusura ve destek tazminatına ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi söz konusu rapordaki kusura ilişkin tespitin olayla ilgili olarak Gaziosmanpaşa 15. Asliye ceza mahkemesinde görülen ve UYAP sorgusundan anlaşılacağı üzere itirazın reddi sonucunda 04/05/2016 tarihinde kesinleşen ceza yargılamasına ait 2015/299 Esas ve 2016/4 Karar sayılı dava dosyası kapsamında temin edildiği anlaşılan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 02/04/2015 günlü kusur raporundaki belirleme ve değerlendirmeler ile kaza tespit tutanağındaki tespitlerle de örtüşmesi karşısında ve destek tazminatına ilişkin payların belirlenmesinde müteveffanın dava açmayan ve destek tazminatı talep hakları olabileceği belirtilen kızlarının durumlarının da değerlendirilmiş olması karşısında, 05/01/2018 günlü söz konusu raporun hükme esas alınmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına göre; taraf vekillerinin kusura ve davalı vekilinin destek paylarının belirlenmesinde hata yapıldığına ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taraf vekillerinin hüküm altına alınan manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, ölümün karşılaşılabilecek en ağır sonuç oluşu, davacıların ölenle yakınlık durumları, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, ölümle sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala göre uygun ve yeterli olduğu görüldüğünden davacılar vekili ve davalılar vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının da reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3-Davacılar vekilinin davacı …, davacı … ve davacı …’nun destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğuna yönelik istinaf itirazına gelince; İlk derece mahkemesince verilen 02/04/2018 günlü karara karşı davacılar vekilince dosyaya sunulan 17/05/2018 günlü dilekçe ile istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de, söz konusu bu istinaf dilekçesinde 02/04/2014 günlü kararın hüküm fıkrasının 2. bendindeki “Davacılar …, … ve …’nun açtığı maddi tazminat davasının reddine” ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak herhangi bir istinaf itirazı ileri sürülmediği görülmüştür. Bu durumda ilk derece mahkemesince verilen 02/08/2018 günlü kararın “Davacılar …, … ve …’nun açtığı maddi tazminat davasının reddine” ilişkin hükme yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunulmaması olgusu, davalı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturacağından ve kaldırma kararından sonra da açıklanan şekilde oluşan usulü kazanılmış hak ortadan kaldırılacak şekilde yeni bir karar verilmesi de mümkün bulunmadığından (Bknz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10/01/2022 gün ve 2021/15062 E., 2022/12 K.sayılı ilamı ) mahkemece adı geçen davacıların maddi tazminata ilişkin taleplerinin önceki karar gibi reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden, davacılar vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının da reddedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 gün ve 2020/609 E. – 2021/417 K. sayılı kararına yönelik olarak davacılar vekili ile davalı …. Ltd. Şti. ve davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılardan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, -İstinafa başvuran davalılardan alınması gereken 3.627,84-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 906,96-TL’nin düşümü ile bakiye 2.720,88-TL harcın davalı … Tic. Ltd. Şti. ve davalı …’ten müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan giderlerin yapan üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2022