Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/704 E. 2022/723 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/704
KARAR NO: 2022/723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2021
NUMARASI: 2021/361 Esas 2021/761 Karar
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Araçtaki Hasar Bedelinin Rücuen Tahsili için Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde kasko sigortası bulunan … plakalı araç ile … plakalı davalı …’a ait aracın karıştığı 18.07.2012 tarihli olayda sigortalı aracın zarar gördüğünü, müvekkili tarafından zarar bedelinin sigortalısına ödendiğini, yapılan ödemenin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takibe geçildiğini, davalıların takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibe itiraz eden davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine; dairemizin 20/05/2021 tarih ve 2019/2398 esas 2021/808 karar sayılı kararı ile; icra takibinde davalıların borca itiraz dilekçelerinin davacıya tebliğ edilmediği, bu nedenle İİK’nın 67.maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre ile 2918 sayılı KTK’nın 109.maddesinde belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesinin davanın zamanaşımı nedeniyle reddi kararının HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına ve davanın esasına girilerek bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, bu kararı müteakip ilk derece mahkemesine iade edilen dava dosyasına ilişkin yapılan yargılama neticesinde, dairemizin istinaf incelemesi neticesinde HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına karar verdiği kararda ki gerekçelerle ve dairemizin kaldırma kararında işaret edilen hususlara riayet edilmeksizin, yeniden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; İlk derece mahkemesinin daha önce ki, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararıyla HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükümü gereğince kaldırıldığı, bu suretle eldeki davada zamanışımının gerçekleşmediğinin istinaf mahkemesi kararı ile kesinleştiği, buna rağmen ilk derece mahkemesince üst mahkemenin kararına aykırı olarak yeniden; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davaya konu olayda zamanaşımı süresinin geçmediği, MK’nın 2.maddesi anlamında dürüstlük kuralına aykırı bir durumun söz konusu olmadığı, hak düşürücü süre geçmeden hak düşürücü süre içinde alacağın zamanaşımı süresinin işlemeye devam edeceği görüşünün alacaklıya hak düşürücü süre ile tanınan dava açma hakkını ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan bu durumun hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasında hasara uğrayan araçta ki hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedelin; kusurlu olduğunu iddia ettiği aracın işleteni ve sigortacısından rücuen tahsili için başlattığı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden; davacıya kasko sigorta poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile davalı …’a ait … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında, davacıya sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiği, davacının sigortalısına hasar bedeli ödediği, hasar bedelinin davalılar tarafından ödememesi üzerine haklarında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 05/09/2013 tarihinde icra takibine geçildiği, ödeme emrinin davalı borçlu …’a 08/11/2013 tarihinde, davalı borçlu .. Sigorta A.Ş’ye 04/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu …’ın 14/11/2013 havale tarihli dilekçesi ile davalı borçlu … Sigorta A.Ş’nin ise 06/11/2013 havale tarihli dilekçesi ile borcun tamamına itiraz ederek takibi durdurdukları, borçluların itirazlarının alacaklıya tebliğ edilmediği, alacaklının 28/12/2016 tarihinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesinde, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/05/2021 gün ve 2020(20)5-451 Esas 2021/636 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince verilen karar; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a ve 7251 sayılı kanunun 39. maddesi ile eklenen 362/1-g maddesi uyarınca kesindir. Bu kapsamda verilen kararlar taraflar ile birlikte ilk derece mahkemesini de bağlayıcı nitelikte olup hukukumuzda: HMK’nın 353/1-a/6.maddesi kapsamında verilen kararlara karşı direnme kararı verilebileceği hususunda her hangi bir düzenleme mevcut değildir. Başka bir ifadeyle; somut olayda olduğu gibi Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesince, davada zamanaşımı yada hak düşürücü sürenin dolmadığına karar verilmesi halinde, ilk derece mahkemesince yeniden zamanaşımının dolduğundan bahisle karar verilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu genel açıklamadan sonra somut olaya gelince; İtirazın iptali davalarında İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre, itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar. İtiraz tebliğ edilmedikçe süre başlamaz. İcra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olması itirazın tebliği anlamına gelmez. Görülmekte olan davada, davacı davasını İİK’nın 67. maddesinde öngörülen sürede açmış, davalıların zamanaşımı iddiaları gereğince ilk derece mahkemesi tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133. (BK.nun154 madde) maddesine göre alacaklının icra takibine geçmesi ile zamanaşımı kesilir. 818 sayılı BK’nın 135. maddesine göre zamanaşımının kesilmesi tarihinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar. İcra takibi ile kesilen zamanaşımı takibe ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. Somut olayda, alacaklı sigorta şirketinin takibe başladığı 05/09/2013 tarihi itibariyle zamanaşımı kesilmiş olup, ödeme emri tebliği, icra takip işlemi olması nedeni ile 08/11/2013 tarihinde zamanaşımı tekrar kesilmiş olup, yeni bir süre işlemeye başlamıştır. Borçlu şirket, ödeme emrine 06/11/2013 havale tarihli dilekçe ile itiraz ederek takibi durdurmuş, davalı borçlu … ise 14/11/2013 havale tarihli dilekçe ile itiraz ederek takibi durdurmuştur. Takibin itirazla durmasından sonra, alacaklı yeni bir takip işlemi yapma yetkisini kazandığı anda süre yeniden işlemeye başlayacaktır. Borçluların takibe itirazı giderilmeden alacaklının icra takip işlemi yapması mümkün değildir. Bu nedenle borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmediği sürece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri işlemez. Zamanaşımı süresinin işlemeye başlayabilmesi için alacaklının icra takip işlemi yapabilecek durumda olması gerekir. İtiraz giderilmediği sürece alacaklı, icra takip işlemi yapamayacağı için bu dönemde zamanaşımı süresi işlemez. İİK’nın 62. maddesine göre itiraz eden borçlu itirazla birlikte itirazın tebliği için gerekli masrafı vermek zorundadır. Borçlunun masraf vermemesi nedeniyle itiraz dilekçesi tebliğ edilmediği dönemde zamanaşımı süresinin işlediğini kabul, alacaklının maddi hukuka göre takipte haklı olduğu bir alacağı borçlunun insiyatifine bırakmış olur. Ayrıca itirazın iptali davası açma süresi 1 yıl olup, ödeme emrinin tebliğ tarihinden zamanaşımının işleyeceğinin ve itirazla sürenin durmayacağının kabulü, itirazın iptali davasının açılma süresini kısaltır. Kanun koyucunun yapmadığı bir sınırlama yorum yoluyla getirilmez. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden, dairemizin kesin kararına riayet edilmeden ve dahada önemlisi esasen dairemizin kararı ile çelişmeyen Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin (dayanılan) kararına yanlış anlam verilmek ve yanılgılı değerlendirmek suretiyle davanın zamanaşımı nedeni ile usulden reddine karar verilmesi hatalıdır. Sonuç olarak; az yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf incelemesine konu kararın kaldırılmasına, ancak davanın sürüncemede kaldığı gözetilmek suretiyle toplanan deliller gereğince yanılgılı hususlarında düzeltilmesi suretiyle HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince davanın esası hakkında karar verilmesine ilişkin ve oluşan kanaate uygun, aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M/ Gerekçe uyarınca, 1/İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarih ve 2021/361 Esas 2021/761 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kabulüne, a/Davacı tarafından yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine, b/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,c/İstinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin takdiren davacının üzerinde bırakılmasına, 2/İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarih ve 2021/361 Esas 2021/761 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, a/Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas nolu takip dosyasındaki toplam 28.957,00 TL asıl alacağın 22.500,00 TL’sine (poliçe limiti olan) davalı … Sigorta A.Ş’nin itirazının, 6.457,00 TL’sine davalı …’ın itirazının iptaline, takibin bu kısımlar üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa faiz yürütülmesine, fazlaya ve işlemiş faiz ilişkin taleplerin reddine, b/Alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu belli olduğundan ve bu suretle koşulları somut olayda gerçekleşmediğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, c/Kabul edilen miktar üzerinden harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.978,05-TL harçtan peşin yatırılan 526,42-TL harcın düşümü ile bakiye 1.451,63-TL harcın davalılar … Sigorta A.Ş ve …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına (davalı sigorta şirketinin limit ile sorumlu tutulmasına), d/Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine (davalı sigorta şirketinin limit ile sorumlu tutulmasına), e/Reddedilen miktar yönünden A.A.Ü.T gereğince 1.868,31-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, f/Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 526,42-TL peşin harç olmak üzere toplam 559,92-TL harç, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 341,05-TL tebligat ve müzekkere ücreti olmak üzere toplam 2.197,00-TL yargılama giderinden kabule göre 2.007,57-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine (davalı sigorta şirketinin limit ile sorumlu tutulmasına), 3/Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/05/2022