Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/65 E. 2023/1023 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/65
KARAR NO: 2023/1023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2018/738 Esas – 2021/393 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava açan dilekçesinde; 12/02/2018 kaza tarihinde müvekkili davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile D100-26 sayılı devlet karayolunu takiben Bostancı istikametinden Maltepe yönüne orta şeritte seyir halindeyken. kaza mahalli olan yol bölümüne geldiğinde plakasını tespit edemediği bir ambulansın kendisini sıkıştırması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek beton bariyere çarpması neticesinde trafik kazası meydan geldiğini, kaza neticesinde müvekkilinin yaralanarak malul kaldığını, trafik kazasına bağlı zararlarının giderilmesi hususunda davalıya yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere iş güç ve efor kaybı nedeniyle oluşan 10.000,00-TL maddi tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili müteakip sunduğu 13/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi tarafından belirlenen 310.000,00-TL tazminatın 03/10/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; trafik kazsı tespit tutanağına göre kazanın gerçekleşmesinde davacının tam kusurlu olduğunu, trafik kazasının gerçekleşmesine etki eden başka bir sebep bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, davalının maluliyetinin usulüne uygun tespitinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “toplanan delillere ve özellikle tanık anlatımlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde, trafik güvenliğini tehlikeye atacak şekilde ambulansı sevk ve idare eden ambulans sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı, 04/02/2020 tarihli ATK raporuna göre trafik kazası neticesinde davacının %23 oranında maluliyete uğrayacak ve kaza tarihinden itibaren iyileşme süresi 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, davacının iş göremezlik tazminatını belirleyen aktüer bilirkişi raporunun yerinde olduğu, poliçe limitinin 310.000,00-TL olması nedeniyle davalının bu miktarla sorumlu olacağı ve davalının temerrüt tarihinin 03/10/2018 tarihi olduğu” görüşünden hareketle; a-davanın kabulüne, b-310.000,00-TL maddi tazminatın 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; Müvekkilinin sorumluluğunun (plakasının tespit edilemediği iddia edilen) araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu, trafik kazasına; plakası tespit edilemeyen bir araç sürücüsünün sebebiyet verdiği hususunun davacı tarafça ispat edilemediği, buna rağmen zarara plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün sebep olduğunun kabulü ile müvekkili davalının sorumluluğu yoluna gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, devlet memuru olan davacının geçici iş göremezlik zararından müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığı, hükme esas alınan aktüer raporunun; teknik faiz uygulanmaksızın TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre hazırlanmış olması nedeniyle hükme esas alınmasının hatalı olduğu, maluliyete ilişkin raporun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerekirken, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığı, hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının muayenesi yapılmadan tıbbi evraklar üzerinde düzenlendiği, davacının emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur oluşturacağının gözetilmediği, aktüer raporunda davacının gelirinin asgari ücret üzerinde kabul edilmesinin hatalı olduğu, zira hesaplamaya esas alınan bordronun 2019 yılına ait olduğu, kaza tarihi olan 2018 yılına ait gelir tespiti yapılmadığı, hal böyle olunca da 2018 yılına ait maaş bordrosu dosyada bulunmamasına rağmen 2018 yılında asgari ücretin üzerinde bir gelir elde edeceği varsayımıyla yapılan hesaplamanın hatalı olduğu, müvekkilinin temerrütünün söz konusu olmamasına rağmen temerrüte düştüğünün kabulü ile belirlenen tarihten itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava; trafik kazasına bağlı cismani zarar nedeniyle iş göremezlik ve efor kaybı tazminatı istemine ilişkindir. (1)Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve istinaf olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, her koşulda davacının bizzat muayyene edilerek rapor düzenlenmesinin gerekmediği de göz önüne alındığında, davacının tedavisine ilişkin kayıt ve belgelerin değerlendirilmesi ile Ortopedi ve Travmatoloji uzmanının da dahil olduğu ATK 2.İhtisas Kurulu’nun raporunun, kaza tarihinde (12/02/2018) yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi karşısında, mevzuata uygun maluliyet raporunun hükme esas alınmasında bir hata bulunmamasına, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemine göre hesaplama yapılmasının doğru olmasına, her ne kadar belirlenen tazminat miktarının poliçe limitini aşması nedeniyle poliçe limitine göre tazminata hükmedilmiş, bu nedenle de öğretmen olduğu anlaşılan davacının geçici iş göremez olduğu dönem için yoksun kaldığı ek ders ücretine ayrıca hükmedilmemiş ise de, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik dönem zararından davalının sorumlu olmasına, kaza tarihi olan 2018 yılına ait davacının gelirine ilişkin belgeler dosya arasında mevcut olmamakla birlikte, öğretmen olduğu anlaşılan davacının gelirinin asgari ücretin üzerinde olacağında her hangi bir kuşku bulunmaması nedeniyle gelirinin asgari ücretin 2,118 katı olduğunun kabulünde bir hata tespit edilememiş olmamasına, her ne kadar kaza neticesinde davacıda Lomber Vertebra kırığı oluşmuş ise de, söz konusu kırığın emniyet kemeri takılı olsa dahi meydana gelebilecek olmasına ve trafik kazası tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının işaretlenmemiş olması, emniyet kemerinin takılı olmadığı hususunda her hangi bir bilgi ve belgede bulunmaması karşısında davalı vekilinin, davacının mütrafik kusurlu olduğu iddiasının sübut bulmamış olmasına, yaralanmasına bağlı olarak tazminat istemi ile davalıya yapılan başvurunun reddedildiği tarih olan 03/10/2018 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinde hata bulunmamasına göre, aşağıda açıklanacak husus hariç olmak üzere, davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. (2)Trafik kazalarında sorumluluğun kusur nispetinde olduğu durumlarda, kaza taraflarının kazanın meydana gelmesinde ki kusurlarının tam olarak tespit edilmesi esaslı unsurlardandır. Zira tarafların trafik kazasına bağlı sorumluluğu ve sorumluluğunun derecesi belirlenen bu kusur durumuna göre tayin ve taktir edilecektir. Somut olayda; 21/02/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davacı …’ın kusurlu olduğunun açıklandığı, 20/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda; trafik kazasının meydana gelmesinde davacının beyanı haricinde plakası tespit edilemeyen ambülansın geçiş üstünlüğünü ” halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, duyulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermek şartı ile kullanır” amir hükmü hilafında kullandığına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle kazanın oluşumunda davacı sürücünün % 100 kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen ambülans sürücüsüne atfedilebilecek kusur bulunmadığı yönünde görüş açıklandığı,ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 04/03/2021 tarihli raporunda; kazanın, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın sevk ve idare hatasıyla direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiğinin kabulü halinde, davacı sürücünün kazanın oluşumunda % 100 oranında kusurlu olduğu, tespit edilemeyen sürücünün kusursuz olduğu, kazanın; tespit edilemeyen ambülans sürücüsünün davacı yönetimindeki otomobilin önüne kırması sonucu meydana geldiğinin kabulü halinde davacı sürücünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, tespit edilemeyen ambülans sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu yönünde görüş açıklandığı anlaşılmıştır. Olayın tek görgü tanığı … 18/02/2021 tarihli duruşmada; “Beşiktaş Belediyesi’nde Zabıta Memuru olarak görev yaptığını, kaza günü şahsi aracıyla yolculuk yapmaktayken önünde bir ambulans ile honda civic aracın birbirlerini sürekli geçerek adeta oyun oynadıklarını, bu sırada ambulansın tepe lambası veya herhangi bir uyarı işaretinin yanmadığını, … Koleji’nin oraya geldikleri sırada ambulansın honda’yı geçmek için hamle yaptığını, davacı olduğunu öğrendiği Arzu Hanımın bariyer tarafından gayet sakin ve normal bir şekilde hareket ettiğini, ambulansın bir anda davacının önüne sirenlerinide aniden yakarak kırdığını, davacının yol vermek için frene bastığını ancak ambulansın bir anda önüne kırıp ambulans kornasına bastığını, davacının takla attığını, ambulansın tepe lambasını yakarak davacının şeridinden yoluna devam ettiğini, ayrıca ambulans kullanan genç erkek ile ambulansta yanında bulunan iki kadının honda civic ile yolda birbirlerini geçtikçe araç içinde gülüştüklerini, hata ambülansı kendi önüne de kırdıklarını, bu duruma sinirlenerek korna ile ambülansı uyardığını” yönünde beyanda bulunmuştur. Dosya içeriğinden; meydana gelen trafik kazasına ilişkin her hangi bir kamera kaydının yada dosyaya ikame edilenler hariç olmak üzere başkaca bir delilin bulunmadığı, kazanın oluşumuna ilişkin davacının ve görgü tanığı …’in beyanlarından başkaca bir beyan, bilgi ve belge bulunmadığı, trafik kazası tespit tutanağı ve eki krokilerin incelenerek ve diğer deliller değerlendirilerek raporların tanzim edildiği, bu durumda olay mahallinde keşfen inceleme yapılmasının, yada yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasının sonuca etkili olmayacağı, 21/02/2018 tarihli kaza tespit tutanağı, 20/05/2020 tarihli bilirkişi raporu ve görgü tanığının beyanları gözetilerek seçenekli olarak kusur tespitinin yapıldığı 04/03/2021 tarihli ATK raporu gereğince kazanın; … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın sevk ve idare hatasıyla direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiği, yada tespit edilemeyen ambülans sürücüsünün davacı yönetimindeki otomobilin önüne kırması sonucu kazanın meydana geldiği şeklinde kabul edilemeyeceği, bu durumda trafik kazasının oluşumunda kusurun şüpheden uzak ve kesin olarak belirlenmesinin olanaklı olmadığı, somut olayda yerleşik yargısal içtihatlar ve dairemizin benimsediği görüş gereğince; trafik kazasının oluşumunda her iki araç sürücüsünün % 50 oranında kusurlu kabul edilmesinin somut olayın özelliklerine uygun olacağı sonucuna ve vicdani kanaatine varılmış olup (-bkz YHGK’nun 2017-2112 esas, 2020/850 karar sayılı içtihadı-) bu hususa temas eden davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. Sonuç olarak; davalı vekilinin (1) nolu maddede açıklanan hususlardaki istinaf başvuru nedenlerinin reddine, (2) nolu maddede açıklanan husustaki istinaf başvurusunun kabulüne, ancak kabul edilen istinaf başvurusuna göre yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince kaldırılması, trafik kazasının meydana gelmesinde davacı sürücünün ve tespit edilemeyen ambülans sürücüsünün % 50 oranında kusurlu olduklarının kabulü suretiyle esas hakkında yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /Gerekçesi açıklandığı üzere, (1)Bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun; yukarıda (1) nolu maddede açıklanan hususlarda reddine, (2) nolu maddede açıklanan hususlarda kabulüne (HMK.m.353/1-b/2) (a)İstinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya iadesine,(b)Duruşma açılmadığından, ücreti vekalet tayin ve taktirine yer olmadığına,(c)İstinaf aşamasında, istinaf eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,(2)İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/738 esas, 2021/393 karar sayılı ve 20/05/2021 tarihli kararının kaldırılmasına (HMK.m.353/1-b/2)(a)Davacının davasının; (13/04/2021 tarihli ıslahın 310.000,00-TL ZMMS poliçesi limitine göre yapılmış olması nedeniyle) kısmen kabulüne,(b)Trafik kazasının meydana gelmesinde davacının %50 oranında kusurlu olmasına göre, 11/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile belirlene 3.500,00-TL geçici iş göremezlik dönem zararının yarısı olan 1.750,00-TL geçici iş göremezlik, 490.670,44-TL olarak belirlenen sürekli iş göremezlik zararının yarısı olan 245.335,22-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 247.085,22-TL maddi tazminatın 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, (c)Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 16.878,40-TL harçtan, peşin yatırılan 1.060,55-TL harcın düşümü ile noksan kalan 15.817,85-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, (d)Davacı tarafından yapılan 1.060,55-TL peşin harç, 1.950,00-TL bilirkişi ücreti ve 286,05-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.296,60-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 2.604,6-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, geri kalan miktarının davacı üzerinde bırakılmasına, (e)Davalı tarafından yapılan 136,10-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre belirlenen 27,62-TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, gelir kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,(f)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden iş bu karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 37.591,93-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, (g)Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen tazminat miktarına göre iş bu karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 10.066,36-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, (3)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.07/06/2023