Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/641 E. 2022/815 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/641
KARAR NO: 2022/815
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2021/381 Esas 2021/1030 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asliye hukuk mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davalıların ZMM sigortacısı, sürücüsü ve maliki bulunduğu … plaka sayılı aracın, yaya konumunda bulunan vekil edenine çarpması neticesinde meydana gelen 11/10/2011 günlü trafik kazasında, davacının yaralanarak maluliyete uğradığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’nın tam kusurlu bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan olay tarihinden işletilecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiŞ; 09/10/2017 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de vekil edeninin uğradığı maddi zararın bilirkişi raporu ile belirlendiğini belirterek maddi tazminata ilişkin taleplerini, 5.195,00-TL si bakıcı gideri ve 6.204,00-TL si de geçici iş göremezlik dönemine ilişkin kazanç kaybına karşılık olarak toplam 11.399,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının bir işte çalışmadığını, bu nedenle bir zararının bulunmadığını, olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, tazminat talebinin yerinde olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın meydana gelmesinde esasen davacının kusurlu olduğunu, şirketin aracın tüm bakım ve kontrollerini yaptırdığını, araçtan kaynaklanan bir kusurun olmadığını, araç sürücüsüne de gerekli tüm uyarıların yapıldığını, bu nedenle vekil edeninin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, ayrıca davacının uğradığını iddia ettiği zararı usulüne uygun olarak kanıtlaması ve davacının kaza nedeniyle elde ettiği yararlar mevcutsa bunların da belirlenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini ve talep konusu manevi tazminatın da çok fazla bulunduğunu beyanla davaya karşı koymuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen 125/10/2018 gün ve 2012/574 E., 2018/271 sayılı karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta Şirketi ve davalı … Tic. A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine; Dairemizce verilen 18/12/2021 gün ve 2019/1068 E., 2021/305 K.sayılı ilamla; görülmekte olan davada, ZMM sigortacısının da taraf olduğu, bu durumda davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğuna işaret edilerek, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-a/3 hükmü kapsamında kaldırılmasına karar verildiği, bu kaldırma kar/arından sonra yapılan yargılama neticesinde verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davanın aktarıldığı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; davacının yaralanması ile sonuçlanan 12/10/2011 günlü trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsü …nın tam kusurlu olduğu, yaya davacının kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının yaralanmasına bağlı olarak herhangi bir maluliyetinin oluşmadığı, ancak iyileşme süresinin 9 ay olduğu ve bu süresinin ilk 6 ayında başka birisinin sürekli bakımına muhtaç bulunduğunun belirlendiği benimsenmek suretiyle; davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği kusur durumu, tarafların sosyo ekonomik durumu, paranın alım gücü değerlendirildiğinde, manevi tazminata ilişkin talebin Kısmen kabulünün uygun olacağı, buna karşılık maddi tazminata ilişkin talebin 25/02/2016 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü gerektiği açıklanarak; -5.195,00-TL bakıcı gideri, 6.204,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 11.399,00-TL maddi tazminatın; davalı sigorta yönünden dava tarihinden, davalı … ve davalı … AŞ.yönünden olay tarihi olan 12/10/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, -30.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 12/10/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Aş’den müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Tic. A.Ş vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; aile içi dayanışmanın mevcut olduğu, ve davacıya ailesince bakıldığı dosya kapsamından anlaşıldığı halde, hüküm altına alınan bakıcı gideri zararından herhangi bir indirim yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca sadece 11.399,00-TL maddi zarar oluşturan bir kazaya bağlı olarak, bu miktarın yaklaşık 3 katı tutarında manevi tazminata hükmedilmesinin takdir hakkının kullanılmasına ilişkin kurala aykırı bulunduğu, fahiş nitelik taşıdığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, ayrıca davalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleşen haksız bir fiil neticesinde oluşan zarara katlanmak zorunda kalan davacının, tazminat alacağından (bakıcı gideri zararı) aile içi bakım ve dayanışma nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılması makul bir uygulama olmamasına (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/4273 E., 2019/7158 K.sayılı ilamı) göre ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan bakıcı giderine ilişkin tazminat miktarından herhangi bir indirim yapılmaksızın karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davalı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazına gelince; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. ( benzer düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1.madde hükmünde de mevcuttur) maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, sonuçları, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği (kafa tasında kırık), iyileşme süresinin uzunluğu, davacının kaza tarihindeki yaşı (21) ve cinsiyeti, paranın alım gücü, kazaya neden olan aracın ticari nitelikteki bir araç oluşu ile tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunması karşısında; davalı vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazının da yerinde bulunmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … Ticaret Anonim Şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 2.827,97-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından. istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 707,00-TL’nin düşümü ile bakiye 2.120,97-TL harcın davalı … Anonim Şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022