Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/552 E. 2022/661 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/552
KARAR NO: 2022/661
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
NUMARASI: 2021/467 Esas 2022/44 Karar
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 11.02.2019 kaza tarihinde …’un sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile yaya olarak karşıya geçmekte olan davacı …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza neticesinde davacıda “sol tibia distal epifizde minimal fissür” meydana geldiğini, adli rapora göre davacının özürlülük oranının % 5 olduğunu, davaya konu kaza nedeniyle Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada KYO kararı verildiğini, kaza nedeni ile oluşan sakatlanma neticesinde meydana gelen maddi zararın davalı …ndan karşılanması için 05.04.2019 tarihinde …na başvurduklarını, yazılı başvuruya olumlu dönüş yapılmadığını ve taleplerinin karşılanmadığını, davacı …’ın kaza tarihinde 9 yaşında olduğunu belirterek, davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan; fazlaya dair hakların saklı kalması kaydıyla 5.800 TL daimi maluliyet tazminatı, 100 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100 TL sürekli bakıcı gideri, 100 TL geçici bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 6.100 TL tazminatın davalı …na başvuru tarihi olan 05.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın aynı taleplerle 18.12.2019 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna 2020.E.116375 sayılı başvuruda bulunduğunu, Uyuşmazlık Hakem Heyetinin başvurunun reddine karar verdiğini, davacı tarafın bu karara itiraz ettiğini, İtiraz Hakem Heyetinin de aynı gerekçeyle 2020/İHK-26577 sayılı kararı ile (taraflar uzlaştığı için) itirazın reddine kesin olarak karar verdiğini, davaya konu talebe ilişkin aynı taraf, aynı konu ve aynı sebebe dayalı yapılmış başvuru neticesinde verilmiş kesin hüküm olduğundan davanın reddinin gerektiğini, kaza yapan motosiklet sürücüsü … ile davacı …’ın soruşturma aşamasında uzlaştıklarını, dosyada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, başvuranın tazminat hakkının ortadan kalktığını, uzlaşma feragat niteliği taşıdığından davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın davalı kuruma başvururken mevzuata uygun sağlık raporunu sunmadığını, usule ve yasaya uygun yazılı başvuru yapılmadığı için davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davalının çocuklara ilişkin geçici iş göremezlikten, sürekli ve geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte usulüne uygun maluliyet raporu alınması gerektiğini, davacı …’ın kusurunun olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davalının sorumluluğunun kusur oranı ve teminat limiti ile sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; Davacının mağdur olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçu yönünden tarafların uzlaşması sonucu Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararı alındığı, davacı tarafın uzlaşma sırasında tazminat hakkını saklı tutmadığı gibi maddi ve manevi tazminat talebi olmadığını beyan ettiği, bu durumda 5271 sayılı CMK’nın 253/19. maddesi uyarınca davacı tarafın tazminat davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Uzlaştırma işleminin usulüne uygun olup olmadığı incelenmeden davanın reddinin hukuka aykırı olduğu, davacıya bu hususta soru sorulmayıp yeterli inceleme yapılmadığı, davacının uzlaşmanın mahiyeti ve hukuki sonuçları bakımından aydınlatılmadığı, rapor incelendiğinde uzlaşmanın (edimin) davacı …’ın hangi zararlarına (maddi, manevi, daimi-geçici maluliyet) karşılık olarak şüpheliden tahsil edildiğinin belli olmadığı, hangi alacak kalemlerinde nasıl bir uzlaşma sağlandığının açıkça anlaşılmadığı, uzlaşma tutanağının geçerli olmadığı, uzlaşma teklif formunun matbu bir evrak olduğu, uzlaşma ile tazminat davası açılamayacağına ilişkin ifadelerin teklif formunda yer almasının kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve hukuki sonuçlarının anlatıldığı anlamına gelmeyeceği, genel işlem şartlarına haiz davacının hüküm ve sonuçlarını anlayamadığı matbu tutanağın geçerli olmadığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın hatalı olduğu, hususuna ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı, istinaf kapsam ve nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 11/02/2019 tarihinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, motosiklet sürücüsünün çarpması sonucu yaya olan davacının yaralandığı dosya kapsamıyla sabittir. Olaya ilişkin olarak açılan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/7474 soruşturma sayılı dosyasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verildiği, savcılık tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, kazadaki yaralanma nedeniyle şüpheli …’dan Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre Uzlaştırma Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20. maddesinde belirtilen maddi ve manevi edimlerden herhangi birini talep etmediklerini belirterek tarafların uzlaştıklarına dair 25/06/2019 tarihli uzlaştırma raporunun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacının ve velisinin uzlaştırma teklifini kabul etmek suretiyle raporun altını imzaladığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. 5271 sayılı CMK’nın 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nın 253/19. Maddesine göre ise ” … Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup anılan kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından bu suretle açılan davanın açıklanan sebeple reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince reddine ilişkin aşağıda ki karar verilmiştir.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca, 1/Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına yönelik olarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, 2/İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan alınması gereken karar ve ilam harcı, istinaf başvurusu sırasında alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile 18/05/2022 tarihinde karar verildi.