Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/525 E. 2023/268 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/525
KARAR NO: 2023/268
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/10/2021
NUMARASI: 2017/843 Esas – 2021/968 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
KARAR Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’ye ait davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 31.01.2014 tarihinde yaya olarak kaldırımda yürüyen müvekkiline çarparak yaralanmasına ve sağ ayağının bilekten kopmasına neden olduğunu, kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsü davalı …’ın tamamen kusurlu olduğunu, davalı hakkında açılan ceza davasının yargılaması sonucunda davalının mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilini tedavi giderlerinin halen devam ettiğini, protez kullanmak zorunda olduğunu, ayrıca kaza nedeniyle müvekkilinin manevi olarak çöküntüye uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 200.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, 150.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 22/06/2018 tarihli dilekçesi ile talep ettiği 200.000,00-TL maddi tazminatın 1.000,00-TL’sinin protez gideri, 1.000,00-TL’sinin geçici iş göremezlik gideri ve 198.000,00-TL’sinin sürekli iş göremezlik gideri olduğunu bildirmiş, 28/09/2021 tarihli dilekçesi ile, protez bedeline ilişkin tazminat taleplerini 560.000,00-TL’ye geçici iş göremezlik taleplerini 14.574,53-TL’ye, sürekli iş göremezlik taleplerini 814.536,66-TL’ye artırdıklarını bildirmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin cevap dilekçesi ile; tedavi giderlerinden sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, tedavi giderlerinin teminat kapsamında olmadığını, maluliyet oranı ile kusur durumunun ATK tarafından düzenlenecek rapor ile tespiti gerektiğini, avans faiz isteminin yersiz olduğunu, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ile … yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamakla birlikte davalılar vekilleri yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; davalı …’nin sevk ve idaresindeki araç ile tamamen kusurlu şekilde karıştığı trafik kazası neticesinde yaya kaldırımında yürümekte olan davacıya çarparak sağ ayağının bileğinden kopmasına sebep olduğu, ceza dosyasında alınan kusur raporu ile mahkemece alınan kusur raporunun birbirleri ile uyumlu olduğu, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nın cevabi yazıları uyarınca; davacının protez kullanmasının gerekli olduğu, … listesinde 101022 kodlu protezin 2 yılda bir değişmesinin uygun olduğunun tespit edildiği, aktüer bilirkişi tarafından davacının (7) yıllık işlemiş aktif devre ve (47) yıllık işleyecek aktif devrede kullanacağı protez bedelleri toplamının 560.000,00 TL olduğu, ödeme tarihindeki verilere göre davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğu, davacının 14.574,53 TL geçici iş göremezlik, 560.000 TL protez bedeli ve 814.536,66 TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğu, dava tarihinden evvel davalı sigorta şirketine başvuru bulunmadığından sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, manevi tazminat talebi bakımından olayın oluş şekli, davacının kusursuz oluşu, davalının kusurunun yoğunluğu, kaza dolayısıyla davacının ayak bileğinin kaybetmesi nedeniyle uğradığı maluliyet durumu, tarafların sosyo-ekonomik durumları ve davacının ayak bileğini kaybetmesi nedeniyle hayatının geri kalan döneminde hissedeceği manevi zarar dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile; “1-Davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin KABULÜ ile, a) 14.574,53 TL geçici iş göremezlik zararı ve 560.000 TL protez bedeli olmak üzere toplam 574.574,53 TL alacağının davalı … Sigorta A.Ş’nin poliçe limiti dahilinde 268.000,00 TL ‘lik kısmından, diğer davalılar … ve …’nin tamamından sorumlu olacak şekilde; davalı … Sigorta A.Ş yönünden temerrüd tarihi olan 25/06/2014 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 31/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, b) 814.536,66 TL sürekli iş göremezlik zararının davalı … Sigorta A.Ş’nin poliçe limiti dahilinde 268.000,00 TL ‘lik kısmından, diğer davalılar … ve …’nin tamamından sorumlu olacak şekilde; davalı … Sigorta A.Ş yönünden temerrüd tarihi olan 25/06/2014 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 31/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 2-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin KABULÜ ile, 150.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 31/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalılar … vekili ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince karar verildikten sonra davalı sigorta şirketi vekili 16/12/2021 tarihli dilekçesi ile, davacı ile sulh protokolü imzaladıklarını bildirmiş, davacı vekili de 27/12/2021 tarihinde sunduğu beyan dilekçesi ile davalı sigorta şirketi yönünden davalı sigorta aleyhine açtıkları davadan poliçe limitleri dahilinde feragat ettiğini beyan etmiş, ilk derece mahkemesince beyanlar dikkate alınarak 21/01/2022 tarihli ek karar ile; müteselsil sorumluluk esası gereği feragat ile diğer müteselsil sorumluların durumu ağırlaştırılamayacağından, davalı sigorta şirketi dışındaki diğer borçlu davalılar … ve …’nin aleyhlerine hükmedilen maddi tazminatın poliçe limiti olan 268.000,00 TL’lik kısmı yönünden borçtan kurtulduklarının tespitine ve bu hususun infaz aşamasında değerlendirilmesine karar verilmek gerektiği kanaati ile ” “1-Davanın … Sigorta A.Ş yönünden HMK m.307 gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, Diğer borçlu davalılar … ve …’nin aleyhlerine hükmedilen maddi tazminatın poliçe limiti olan 268.000,00 TL ‘lik kısmı yönünden borçtan kurtulduklarının tespitine ve bu hususun infaz aşamasında değerlendirilmesine” karar verilmiştir. Davalı … vekili ve … vekilinin gerekçeli karara yönelik ayrı ayrı verdikleri istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri istinaf nedenleri; kaza tespit tutanağı dikkate alınarak kusur tespiti yapılamayacağı gibi kaza tespit tutanağının hükme esas alınamayacağı, kusura ilişkin rapor alınması gerektiği, hesaplamanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlara göre yapılması gerektiği, hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faize göre yapılması gerektiği, maluliyet oranının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği hususlarına ilişkindir. Davalı … vekili tarafından istinaf karar ve ilam harçları bakımından adli yardım talebinde bulunulmuş olmakla, talep dilekçesine ekli fakirlik belgesi dikkate alınarak davalı …’nin adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek ilk derece mahkemesinin kararın incelenmesinde geçilmiştir.Dava, trafik kazası neticesinde oluşan cismani zarar nedeniyle doğan protez gideri ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar … ve … vekillerinin istinaf dilekçelerinde açıkça manevi tazminat miktarı ile davacı yararına hükmedilen protez bedeline ilişkin olarak istinaf taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi geçici ve sürekli iş göremezlik talebine ilişkin kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, kazının oluş şekli ve ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu ile uyumlu kusur raporunun dikkate alınmasına, kazanın meydana geldiği 31/01/2014 tarihi itibariyle uygulanması gereken 03/08/2013 tarihli Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin yaptığı atıf ve adı geçen Yönetmelik’in % 60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle, 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellerin kullanılması, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarıyla kabul edildiğinden kullanılan cetvel bakımından raporun usule uygun olmasına, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişinin 21/06/2021 tarihli ek raporunda TRH 2010 ve progressiye rant yöntemi uygulanmış olmasına göre verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından davalılar … ve … vekillerinin hüküm altına alınan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatlarına yönelik istinaf talebinin HMK m. 353/1-/b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ / Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalılar … ve …’den alınması gereken 56.636,59-TL harçtan peşin yatırılan ((80,70-TLx2)+14.695,80-TL) 14.857,20-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 41.779,39-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar … ve … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361 hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/02/2023