Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/510 E. 2023/1082 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/510
KARAR NO: 2023/1082
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2015/1127 Esas – 2021/900 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; 26/05/2015 tarihinde müvekkilinin kendi sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyir halinde iken dava dışı … tarafından kullanılan … plakalı kamyonun çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı kamyon sürücüsünün kusurlu olduğunu, kamyonun ZMM sigorta poliçesi bulunmaması nedeniyle müvekkillinin zararından davalı kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin geçici ve sürekli iş göremezliği nedeniyle doğan maddi zararından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile (belirsiz alacak) şimdilik 3.000,00-TL maddi tazminatın 26/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06/09/2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 152.291,33-TL’ye çıkarttıklarını bildirmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının ehliyetinin bulunmaması ve kask takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, davadan önce müvekkili kuruma başvurulmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili kurumun temerrüde düşürülmemesi nedeniyle ancak dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini ve avans faizi istenmesinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 19/09/2018 tarih – 7490 sayılı kusur bilirkişi raporu ile; davalı … plakalı araç sürücüsü …’ın %85 oranında, davacı …’nın %15 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 13/11/2020 tarih – 29043 sayılı maluliyet bilirkişi raporu ile; davacı …’nın meslekte kazanma gücünü %9 oranında kaybettiği ve iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif yöntemle asgari ücret nazara alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının geçici iş göremezlik zararının 20.842,49 TL, daimi iş göremezlikten kaynaklanan zararının ise 131.448,84 TL olduğunun tespit edildiği, alınan kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporlarının denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile; “Davanın KABULÜ İLE; 152.391,33 TL’nin dava tarihi olan 20/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri; müvekkilinin maluliyetine ilişkin düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığı, maluliyet oranının daha yüksek olduğu, mahkemece rapora itirazlarının dikkate alınmadığı hususlarına ve 2022 yılı asgari ücret miktarının belirlenmesine bir gün kala karar verilmesi nedeni ile istinaf aşamasında da yargılamanın halen devam ettiği göz önünde bulundurularak bilirkişi raporu alınması ve asgari ücret değişikliği nedeniyle talep edilebilecek tazminat miktarının hüküm altına alınması talebine ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; davadan önce başvuru şartının yerine getirilmediği, davacının ehliyetinin bulunmaması ve kask takmaması nedeniyle her bir müterafik kusuru için %20’şer oranda indirim yapılması gerektiği, davacının kaza tarihinde 15 yaşında olması nedeni ile geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği ve geçici iş göremezlik tazminatının müvekkili kurumun sorumluluğunda olmadığı, tazminat hesaplamasında PMF yaşam tablosunun uygulanması gerektiği, TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması halinde ise teknik faiz indirimi yapılması gerektiği, maluliyet raporunun doğru yönetmelik kullanılarak alınmadığı hususlarına ilişkindir.(1) 6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; kaza tespit tutanağına kazaya karışan … plaka sayılı kamyon sürücüsü …’ın sola dönme kurallarına riayet etmediği için tamamen kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 19/09/2018 tarihli raporda kazaya karışan … plaka sayılı kamyon sürücüsü …’ın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri ile asli ve %85 oranında, davacının ise koruyucu başlık(kask) takmadan motosiklete binip trafikte seyre çıkarak kurallara aykırı davranması ve kendi can emniyetini tehlikeye düşürmüş olması nedeniyle alt düzeyde tali ve %15 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece de ATK kusur raporunu dikkate alarak hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağı ve ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporlar göz önünde bulundurulduğunda davacının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu ile atfedilen kask takılmaması eyleminin sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmesi gerekirken kusur raporunda belirlenmesi doğru değil ise de, Yargıtay uygulamalarına göre müterafık kusur nedeni ile yapılacak olan indirim oranı %20 olup, mahkemece hesaplanan tazminattan %15 kusur indirimi yapılmış, davacı tarafça da atfedilen kusura yargılama aşamasında itiraz edilmiş olup, mahkemece yapılacak iş, Yargıtay uygulamalarındaki toplamda %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılmasının sağlanması iken davalı tarafın müterafik kusura ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Davalı vekilinin bu hususa isabet eden istinaf talebi yerindedir. (2) …’nın hangi hallerde sorumlu tutulduğu ve Hesaba hangi şartların gerçekleşmesi halinde dava yöneltilebileceği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtilmiştir. … Yönetmeliğinin 9/b maddesi uyarınca, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar Güvence Hesabından talep edilebilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri sayılmış olup kazanç kaybı da tazmini gereken zararlardandır (aynı yönde düzenleme, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde de benimsenmiştir). Anılan yasal düzenlemeyle, sadece çalışma gücündeki sürekli ve kalıcı kayıp halinde değil, belirli süreli kayıp halinde oluşan zararın da tazmininin gerektiği açıkça kabul edilmiştir.Davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve karara esas kabul edilen aktüer raporunda; davacının aktif çalışma devresi olarak kabul edilen sürenin tamamı için AGİ bedeli dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı görülmektedir. Asgari geçim indirimi bedeli, fiili çalışmanın karşılığı olan bir ödeme olup, fiilen çalışmayan kişiler için efor kaybı tazminatı hesaplanırken ücrete dahil edilmesi mümkün değildir. Bu itibarla; kaza tarihinde 15 yaşında olan ve gelir getirici bir işte fiilen çalıştığı ileri sürülmeyen davacı için işgücü kaybı (efor kaybı) tazminat hesabı yapılırken, kaza tarihinden davacının fiilen çalışmaya başlayacağı 18 yaşına kadar olan dönem için AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden ve 18 yaştan sonraki aktif devre için ise AGİ bedeli dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerekli iken bu yönü gözetmeyen hatalı rapora göre karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin bu hususa isabet eden istinaf talebi bu nedenle yerindedir. (Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2022 tarihli 2021/11907 E. 2022/5781 K., 09/02/2022 tarih 2021/8872 E – 2022/1907 K. sayılı ilamları) Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının, kaza tarihinden fiilen çalışmaya başlaşacağı 18 yaşına kadar olan dönem için AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden ve 18 yaştan sonraki aktif devre için ise AGİ bedeli dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması için dosyanın hükme esas alınan raporu düzenleyen aktüer bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınması, davacının kask takmamasının kazanın oluşuna etkili kusur niteliğinde olmadığından, ek rapor ile herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın belirlenecek tazminat miktarı üzerinden davacının müterafik kusuru nedeniyle Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a/6 gereğince kaldırılmasına, Dairece verilen kaldırma kararının gerekçesine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2021 tarih ve 2015/1127 E. 2021/900 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde kendilerine İADESİNE,4/İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/ İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,6/Dairece verilen kaldırma kararının gerekçesine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023