Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/414 E. 2022/551 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/414
KARAR NO: 2022/551
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2017/10 Esas 2021/745 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda bilgileri yazılı olan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; müvekkili davacının 14/05/2015 tarihinde arkadaşı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı tır ile Sakarya istikametinden, Ankara istikametine giderken, Adapazarı gişelerine yaklaştıkları sırada virajı dönerken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığını, … plakalı aracın … Sigorta A.Ş nezdinde zorunlu trafik sigortası ile sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000,00 TL iş göremezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı taraf, davarın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; Davacı tarafça dosyaya sunulmuş olan ve geçerliliği konusunda ihtilaf bulunmayan ibranamenin taraflar arasında akdedilmiş sulh sözleşmesi niteliğinde olduğu bu nedenle de içeriği itibari ile tarafları bağlayacağı görüşünden hareketle, Taraflar arasında dava tarihinden sonra 04/08/2017 tarihinde sulh mahiyetinde ibraname düzenlendiği anlaşıldığından, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri; Davalının yargılama devam ederken davaya konu borcunun tamamını ödemesi ve tarafların bu hususta mutabık olmaları durumunda davanın konusuz kalmasının mümkün olduğu, görülmekte olan davada davalı sigorta şirketi tarafından dava devam ederken davacının kaza sebebi ile uğradığı zarara nazaran oldukça düşük bir ödeme yapıldığı, bu ödemenin davadan vazgeçme anlamını taşımayacağı, kaldı ki tarafların tam olarak uzlaştıkları ve davanın konusuz kaldığı yönünde tarafların beyanınında bulunmadığı, dava öncesinde yahut dava sırasında yapılan bir ödemenin olması halinde bunun gerçek anlamda bir ibra kabul edilmesinin yahut tazminat alacağından vazgeçme şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığı, davalı sigorta şirketi tarafından, ibra edildiği yönünde ve bu suretle davanın konusuz kaldığına ilişkin herhangi bir beyan ya da talep olmamasına, dosyada bulunan bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de bu yönde bir iddia ve itiraz olmamasına ayrıca davacı yararına usuli kazanılmış hak olmasına rağmen, davacının zararlarına karşılık yapılan ödemenin kısmi ödeme olduğu gözetilmeden bu ödeme nedeni ile davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme neticesinde; Eldeki dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden;14.05.2015 tarihinde dava dışı …’ in sevk ve idaresindeki … plakalı çekiciyle seyir halindeyken Adapazarı gişelerine yaklaştığı sırada virajı dönerken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrilen araç içerisinde yolcu olarak bulanan davacının yaralandığı, davalı sigorta şirketinin 21.05.2014-21.05.2015 tarihlerini kapsayan dönem için kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu 24/04/2019 tarihli dilekçe ekinde bulunan “İbraname, Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” başlıklı ve 04.08.2017 tarihli belge suretine göre davacıya trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 36.809,00 TL ödeme yapıldığı, ilk derece mahkemesince de bu ödemeye bağlı olarak düzenlenen ibraname nedeniyle davanın konusuz kaldığı görüşünden hareketle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda; dava açıldıktan sonra imzalanan 04.08.2017 tarihli ibranameden kısa bir süre sonra 29.09.2017 tarihinde davacının davalı şirkete karşı Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak maluliyet zararının tazminini istediği, dolayısıyla da ibraname ile bağlı olmama iradesinde olduğu, davacının bu iradesini gösterir davranışının hak düşürücü süre içerisinde gerçekleştiği, aynı zamanda davacının ibranameyi tazminat alacağından tenzil için dava dosyasına sunduğu, anlaşılmaktadır. Bu durumda; iş göremezlik tazminatı, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa da, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, davaya konu kaza nedeniyle oluşan zarar ve kusur durumlarına göre hesaplanacak tazminat tutarından davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca da, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına, açıklanan şekilde yargılama yapılıp yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıda ki karar verilmiştir.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca;1/İstinaf incelemesine konu başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine,3/İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK’nın 353/1-a maddesi hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile 28/04/2022 tarihinde karar verildi.