Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/39 E. 2022/439 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/39
KARAR NO: 2022/439
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2015/842 Esas 2020/326 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminatın Rücuen Tahsili için Başlatılan İcra
Takibine İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda bilgileri yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın ehliyeti olmayan sigortalı davalının sevk ve idaresinde iken 18/12/2012 tarihinde yaya olan dava dışı …’e çarpması sonucu adı geçenin yaralanarak malul kaldığını, dava dışı …’e 27/08/2014 tarihinde 23.733,00-TL ödeme yapıldığını, müteakip 23.733,00-TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 1.345,79-TL faiz olmak üzere toplam 25.078,79-TL’nin rücuen tahsili için davalı sigortalı hakkında takip başlattıklarını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; 3 .kişinin gerçek zararının tespit edilemediği ve bu nedenle davanın reddinin gerektiği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince; davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dosya kapsamından, davanın konusunu oluşturan 18/12/2012 günlü kazaya neden olan … plaka sayılı sigortalı aracın hususi araç olduğu ve davalı gerçek kişi adına kayıtlı bulunduğu, aracın davacı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığı ve sigortalının görülmekte olan davada, davalı sıfatı taşıdığı anlaşılmaktadır. Dava şartı niteliğindeki görev sorunu kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. (HMK.m.114,m.115) 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanunun 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Görülmekte olan davanın; davacı sigortacının (-3. şahıslar için ödediği tazminatı sürücünün ehliyetsiz olması nedeniyle-) davalı sigortalısına karşı açtığı rücuan tazminat davası olması ve davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra 31/08/2015 tarihinde açılmış bulunmasına göre; mahkemece davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nın 114/c maddesi uyarınca ve HMK’nın 115/2.maddesi gereğince, görevsizlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca da, mahkemelerin görevli olmasının kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle istinaf başvuru nedenleri ile bağlı olmaksızın ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. madde hükmü uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3 maddesi hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nun 353/1-a/3 maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-c maddesi hükmü gereğince KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022