Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/271 E. 2023/487 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/271
KARAR NO: 2023/487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2021
NUMARASI: 2016/1014 Esas – 2021/928 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili 22/06/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 17/09/2010 tarihinde, müvekkillerinin murisi …’in sevk ve idaresinde bulunan davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç ile yaptığı tek taraflı kaza sonucu hayatını kaybettiğini, onun ölümüyle geride kalan eş ve çocuğu olan müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, her bir müvekkili için 50,00-TL olmak üzere toplam 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketine başvuru tarihini mütakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 20/08/2021 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile müvekkili … için talebini 151.142,33 TL olarak müvekkili … için ise talebini 4.855,02 TL olarak artırmıştır. Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1376 esasını alan dava, bu mahkemenin yetkisizlik kararı üzerine İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1014 esasını almıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, meydana gelen trafik kazasında müteveffanın kusuru bulunduğunu, bu sebeple davacıların tazminat talep haklarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; “davalı sigorta şirketine ZMM sigortası ile sigortalanmış ve kaza anında müteveffa …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı olarak karıştığı trafik kazasında …’in vefat ettiği, bu nedenle müteveffanın oğlu ve annesi olan davacıların, davalıya yönelik olarak işbu desten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat talepli işbu tazminat davasını ikame ettikleri, Senirkent CBS’nin soruşturma dosyasında müteveffanın tam kusurlu olduğunun görüldüğü, kazanın tek taraflı olması ve soruşturma dosyasında alınan raporun yeterli görülmesi nedeniyle yeniden rapor alınmasına gerek görülmediği, hesap bilirkişisi …’dan alınan kök ve ek raporlar uyarınca özetle davacı … için 151.142,33 TL, davacı … için 4.855,02 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesabının yapıldığı, SGK tarafından verilen ölüm aylığının rücuya tabi olmadığı, hesaplanan tazminatların poliçe teminat üst limiti sınırı içinde kaldığı, bu bağlamda bilirkişi …’nın sunmuş olduğu 01/06/2021 tarihli ek raporun, hüküm tarihine en yakın, dosyamız kapsamı ile uyumlu ve denetime elverişli olması nedenleriyle anılan rapora itibar edilerek rapor tarihi itibariyle davacı … için 151.142,33 TL, davacı … için 4.855,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davanın trafik kazasından kaynaklanan desteksen yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalı taraf iki yıllık dava zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüş ise de; somut olayda ölümlü trafik kazası meydana gelmiş olup TCK’nin 66.maddesinde öngörülen zamanaşımı dikkate alındığında davalının zamanaşımının gerçekleştiğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile; DAVANIN KABULÜ İLE; 1-151.142,33 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, 2-4.855,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; müvekkili şirket tarafından sigortalanan … plaka sayılı aracın maliki ve sigortalısının … olduğu, trafik kazasında sürücü …’in vefat ettiği, sürücünün kendi kusuru sebebiyle vefatı halinde işletenin destekten yoksunluk tazminatı sorumluluğu bulunmadığı, işletenin/sigortalısının sorumluluğu yok ise müvekkili şirketinde sorumluluğu olmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, Bilirkişi Dr. … tarafından düzenlenen 19.11.2017 tarihli rapora davacı tarafın itirazı bulunmadığı, bu raporda … için 94.615,85-TL, … için 3.518,86-TL olmak üzere toplamda 98.134,70-TL tazminat hesaplandığı, bu tazminattan SGK tarafından yapılan 2.345,85-TL ile 1.172,96-TL’nin tenzili gerektiğinin belirtildiği, bu rapora davacı tarafça itiraz edilmemesi sebebiyle davalı taraf için usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu raporda tespit edilen tazminat miktarlarından daha fazlasına hüküm kurulmasının hatalı olduğu, dava konusu trafik kazasında ceza zamanaşımı süresi sekiz yıl olup zamanaşımı süresinin 17.09.2018 tarihinde dolduğu, ıslah edilen miktar yönünden dava zamanaşımı süresi geçtiğinden itirazlarını rağmen ıslah edilen miktarın zamanaşımı yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 17/09/2010 tarihinde, davacıların murisi …’in sevk ve idaresinde bulunan dava dışı … adına kayıtlı, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç ile yaptığı tek taraflı kaza sonucu hayatını kaybettiğini, onun ölümüyle geride kalan eş ve çocuğu olan davacıların destekten yoksun kaldıkları iddiasıyla araç sigortacısı aleyhine eldeki davayı açtıkları, anlaşılmıştır. Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkili … ile ilgili, talep arttırım dilekçesi ile birlikte 4.855,02-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacının talebinin kabulü ile 4.855,02-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı … ile ilgili ilk derece mahkemesinin hükmettiği maddi tazminat miktarı 4.855,02-TL dir. 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalarda verilen karar kesin olup, hüküm tarihi olan 2021 yılı itibariyle kesinlik sınırı 5.880,00-TL’dir. Bu durumda eldeki davada istinaf eden davalı aleyhine hükmedilen ve istinafa konu alacak miktarı olan 4.855,02-TL, ilk derece mahkemesinin kararının kesinlik sınırı olan 5.880,00-TL’nin altında kalmaktadır. HMK’nın 346/1.maddesi hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının miktarı itibariyle kesin olduğu durumlarda usulden red kararının yerel mahkemesince verilmesi gerekli ise de, kanun yolu merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı vekilinin, davacı …’le ilgili maddi tazminata ilişkin istinaf dilekçesinin ve isteminin; HMK’nın 346/1 ve 352. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararın, kesin olması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davacı … yönünden; Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nin Belirsiz Alacak ve Tespit davası başlığı altındaki 107/1.maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava açılmakla, belirsiz alacak davasında, alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekte iken, kısmi davada, talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde; kaza ile ilgili önce kusur oranlarını bildiren rapor alınmasını, daha sonra ise dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilerek destekten yoksun kalma tazminatı konusunda rapor alınmasını talep etmiş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik her bir müvekkili için 50,00 TL’den toplam 100,00 TL maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu yolunda açık bir bildirimde bulunulmamış ise de dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107.maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirgindir. Belirsiz alacak niteliğindeki eldeki davada, zamanaşımı süresinin dava açılmakla kesileceği, dava tarihi olan 22/06/2015 tarihi itibariyle meydana gelen kazada davacının yaralanması nedeniyle dava tarihinde uygulanması gereken ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup kaza tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolmadığı ve davanın süresinde açıldığı, mahkemece davalı tarafın 20/08/2021 tarihli bedel artırım dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı itirazının dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin buna yönelik istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesinin istinaf başvuru nedenleri ile birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverişli gerekçeler içermesi karşısında hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması ve ceza zamanaşımı dikkate alındığında, dava ve talep arttırım tarihinde davanın zamanaşımına uğramamış olmasına göre, davalı vekilinin, davacı … ile ilgili istinaf itirazlarının HMK’nın 346/1 ve 352. maddeleri gereğince kararın kesin olması nedeniyle usulden reddine, … ile ilgili istinaf itirazlarının HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin davacı … ile ilgili istinaf başvurusunun HMK’nın 346/1, 352 maddeleri gereğince usulden reddine, davacı … ile ilgili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 10.324,53-TL harçtan peşin yatırılan 2.665,00-TL harcın düşümü ile 7.659,53-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/03/2023