Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/2265 E. 2022/1873 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2265
KARAR NO: 2022/1873
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2022
NUMARASI: 2020/486 Esas – 2022/290 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava açan dilekçesinde; 16.09.2016 tarihinde davacıya ait aracın kaza yapmasından sonra araç şoförünün davacıyı arayarak kaza yaptığını bildirmesi ile davacının yardım amaçlı olarak kaza yerine gittiğini, aracın çekici üzerinde olduğu sırada trafik polisinin araç ruhsatını talep etmesi üzerine, davacıcın ruhsatı almak için çekici üzerinde bulunan araca çıkarak ruhsatı aldığını, çekiciden yola indiği esnada; davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı aracın davacıya çarpması ile yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini belirterek, şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 16.09.2016 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise başvuru tarihi olan 11.10.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davanın reddinin gerektiğini, savunmuştur. İlk derece mahkemesince açılmış olan davaya ilişkin yapılan yargılama neticesinde; trafik kazasının meydana gelmesinde davacının tam kusurlu olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, dairemizce verilen 2018/2388 esas, 2020/3396 karar sayılı ve 01/10/2020 tarihli kararla; “İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan; kusur dağılımına ilişkin olarak kaza tespit tutanağı, kaza ile ilgili soruşturma evrakları, hazırlık soruşturması aşamasında var ise temin edilen bilirkişi raporu ile tüm dosyadaki delillerin değerlendirildiği, gerekçeli, denetime elverişli ve çelişkileri giderecek nitelikte rapor alınmadan, yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu” belirtilerek, ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, dairemizin açıklanan kararından sonra dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde; dairemizin kaldırma kararında belirtildiği gibi İTÜ öğretim üyelerinden oluşturulan 3 kişilik bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 07/09/2021 tarihli ek rapor hükme esas alınmak suretiyle ve trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün % 15, davacının ise % 85 oranında kusurlu olduğu görüşünden hareketle; a-maddi tazminat davasının kabulü ile; 93.906,00 TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden 11/10/2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden 16/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b-manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 25.000.00 TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan 16/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı … ve davalı … Sigorta vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvuru nedenleri; bilirkişi raporları arasında davanın esasını etkileyecek mahiyette çelişkiler bulunduğu, bu çelişkiler giderilmeden karar verildiği, çelişkilerin giderilmesi yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması istemlerinin reddedildiği, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak kazanın olduğu bölgede herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa bunların neler olduğunun sorulması ve akabinde keşfe gidilmesi gerekirken, bu noksanlık ikmal edilmeden keşif icra edildiği, hükme esas alının bilirkişi ek raporunun davacı tarafın olaya ilişkin olduğunu iddia ettiği fotoğraflara dayandığı, bilirkişi kurulunun hükme esas alınan ek raporunda, sunulan fotoğraflardaki gibi taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunması durumunda davalı sürücünün kazanın gerçekleşmesinde % 15 oranında kusurlu olacağına hükmettiği, kaza mahallinde duba/koni bulunduğu hususunun davacı tarafın ne zaman çekildiği ve kimin çektiği belli olmayan fotoğraflarıyla iddia edildiği, bu hususun aydınlatılması için olay mahallinde bulunan polis memurlarının dinlenmediği, kaza tespit tutanağında duba/koni bulunduğu işaretli olmadığı gibi bu hususta dosyada her hangi bir delilde bulunmadığı, ek raporun davacı tarafın beyanları doğrultusunda tanzim edildiği, oysaki kazadan önce duba/konilerin yola konulmasının mümkün olmadığı, kazadan sonra yola konulduğu, polislerin verdiği izinle araçların geçtiği bir yolda, dubaların olmasının ve bunların sağından araçların geçmesinin, davalı …’ın da geçtiği iddiasının hayatın olağan akışına ve bilimsel gerçeklere tamamen aykırı olduğu, aktüer bilirkişi raporunda faiz hesaplamasının yanlış yapıldığı, %1.65 teknik faiz uygulanması gerektiği, maluliyet oranının tespitinin fahiş ve hatalı olduğu, doğru yönetmeliğe göre maluliyet raporu düzenlenmediği, aktüerya hesabının muhtemel yaşam süresi, aktif ve pasif döneme ilişkin belirlemesinin ve davacının geliri yönünden hatalı olduğu, ceza soruşturma dosyası celp edilerek tarafların uzlaşma durumunun incelenmediği, manevi tazminatın fahiş olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvuru nedenleri; trafik kazasının meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığı, kaza tespit tutanağında bulunmadığı bildirilen duba/konilerin yolda olması ihtimaline göre sigortalı araç sürücüsüne verilen % 15 oranındaki kusur oranının hatalı olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun; hatalı şekilde %1,65 teknik faiz yerine %0 teknik faiz ile progresif rant yöntemine göre tanzim edildiği, kaldı ki sigortalı ile yapılan sözleşmede sorumluluğun % 1.65 faiz oranına göre kararlaştırıldığı, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, maluliyet raporunun doğru yönetmeliğe göre düzenlenmediği, hatalı olduğu, geçici iş göremezlik dönem zararından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumundan davacıya kaza nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, iş kazası olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, ceza dosyasının incelenerek taraflar arasında uzlaşma olup olmadığının tespitinin gerektiği, hususlarına ilişkindir. Eldeki dava; trafik kazasına bağlı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. (1)Öncelikle belirtilmelidir ki somut olayda; kazanın gerçekleşmesine ve bu kazaya bağlı olarak davacının yaralanmasına ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; (a) kazanın gerçekleşme biçimi, (b) kazanın gerçekleşmesinden önce taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde bulunup bulunmadığı, nihayetinde (c) kazanın gerçekleşmesinde kusurun hangi oranda ve kime ait olduğu, noktalarında toplanmaktadır. Görülmekte olan davada; Davacı tarafça, dava açan dilekçe dahil olmak üzere aşamalardaki dilekçelerde ve bilirkişi raporlarına itirazlarda; kazaya ilişkin fotoğraflar bulunduğu, fotoğraflarda açıkça görüldüğü üzere taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunduğu, davalının konilerin arasından hızlıca geçerek davacıya çarptığı, kazanın gerçekleşmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğu, Davalılar vekilleri tarafından, aksi ispat edilinceye kadar geçerli belge niteliğindeki trafik kaza tespit tutanağında duba/koni işaretli olmadığı, tutanakta her hangi bir bilgi yer almadığı, bu husus gözetilerek daha önce düzenlenen bilirkişi raporlarında, kazanın gerçekleşmesinde davalı sürücünün kusursuz bulunduğu, taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunmayıp, kazanın gerçekleşmesinden sonra konulmuş olabileceği, davacı tarafın sunduğu fotoğrafların ne zaman ve kimin tarafından çekildiğinin belli olmadığı ve delil olarak dayanılamayacağı, kaza tespit tutanağında tespit edildiği ve düzenlenen bilirkişi raporlarıyla da teyit edildiği üzere, kazanın gerçekleşmesinde davacının tam kusurlu olduğu, yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır. En son düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda ise; davacı tarafın sunduğu fotoğraflardaki gibi taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunması durumunda davalı sürücünün kazanın gerçekleşmesinde % 15 oranında kusurlu olacağı yönünde görüş açıklandığı, anlaşılmıştır. Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun tam olarak belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince; davacı tarafça sunulan ve kazaya ilişkin olduğu iddia edilen fotoğraflar esas alınmak suretiyle düzenlendiği anlaşılan bilirkişi kurulu ek raporu hükme esas alınıp, kazasının gerçekleşmesinde davalı sürücünün % 15 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılarak, istinaf incelemesine konu karar verilmiş ise de, aksi ispat edilinceye kadar geçerli trafik kazası tespit tutanağı karşısında, taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilip belirlenmeden varılan sonuç doğru olmamıştır. Hal böyle olunca da; özellikle de hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda da tespit edildiği üzere, trafik kazasının gerçekleşmesinde taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi ve bu suretle taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için; taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunup bulunmadığının tam olarak belirlenip, kusurunda bu suretle tayin edilmesi gerekmektedir. Bu durumda ilk derece mahkemesince yapılacak iş; mümkün ise kaza tespit tutanağını tanzim eden görevlilerin ve kazadan önce kaza mahallinde bulunan diğer görevlilerin tanık sıfatıyla, bunun dışında tarafların dinletmek istediği tanık var ise tarafların tanıklarının; davacı tarafın dayanağı fotoğraflarda gösterilmek suretiyle kazaya ilişkin beyanlarının alınması, özellikle taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunup bulunmadığının sorulması, müteakip hasıl olacak sonuç dairesinde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesinden ibaret olup, kusur durumunu etkileyeceği dosya kapsamından ve bilirkişi kurulu ek raporundan anlaşılan, taşıt sürücülerini uyarıcı ve trafiği kanalize edici mahiyetteki dubaların /konilerin kaza mahallinde kazadan önce bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilmeden, belirlenen kusur durumuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur. (2)Bundan ayrı; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihinin 16/09/2016 olduğu, buna göre davacının maluliyeti bulunup bulunmadığının ve oranının kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yapılması gerekirken, davacının maluliyetine ilişkin olarak, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 06/07/2017 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin dikkate alındığı görülmekle, mahkemece yürürlükte bulunmayan yönetmelik hükümlerine göre yapılan maluliyet tespitine ilişkin raporun dikkate alınarak hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece az yukarıda ayrı ayrı açıklanan tüm hususlar üzerinde durularak ve konuya ilişkin gerekli diğer tüm inceleme ve araştırmalar yapıldıktan sonra ulaşılacak sonuca göre taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesine olanak sağlayacak nitelikte usulüne uygun biçimde gerekçe yazılarak, taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının yukarıda 1 ve 2 nolu maddede açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, kaldırma gerekçesi gözetildiğinde davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının ise bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ / Açıklanan nedenlerle, 1/Bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı … ve davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının yukarıda (1) ve (2) nolu maddede açıklanan nedenlerle ayrı ayrı kabulü ile kararın HMK.m.353/1-a/6.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine,3/İstinaf yasa yoluna başvuranlar davalılardan ayrı ayrı alınan istinaf karar ve ilam harcının talepleri halinde davalılara ödenmesine,4/İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5/İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2022