Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/2180 E. 2023/96 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2180
KARAR NO: 2023/96
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2022
NUMARASI: 2021/534 Esas – 2022/655 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 28/11/2044 tarihli dava dilekçesinde özetle; 28/09/2014 tarihinde müvekkili …’ın velayetinde bulunan diğer müvekkili olan oğlu … ile birlikte otobüs beklemekte iken davalı …z’un maliki, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan davalı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkili … ile birlikte 7 kişiye çarparak yaralamalı trafik kazasına sebep olduğunu belirterek, trafik kazasında müvekkilinin bedensel zarara uğraması nedeniyle toplanacak delillere göre (HMK.nun 107.maddesine göre) maddi tazminat tutarı belirlendiği gibi fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 8.063,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 108.,063,00 TL zararlarının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 360.000,00-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminattan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, müvekkili şirket sigortalısı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığının ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin aşırı hızlı olmadığını, tanık olarak gösterilen kişilerin kazanın mağduru olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davanın maddi tazminat talebi yönünden KABULÜ İLE; 360.000,00-TL Maddi Tazminatın davalı … SİGORTA A.Ş.nin poliçe limiti ile sınırlı olmak koşulu ile olay tarihi olan 28/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … SİGORTA A.Ş., … ve …’ dan alınarak davacılara ödenmesine, 2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜ İLE; 40.000,00-TL manevi tazminatı olay tarihi olan 28/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar … ve …’ dan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, verilen karar davalı sigorta vekilinin istinaf üzerine BAM 8.Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih ve 2020/1877 esas 2021/285 sayılı kararı ile; “Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.Somut davada davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısıdır. Davacılar üçüncü kişi olarak sigorta sözleşmesinin tarafı değillerdir. Sigorta Hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, Zorunlu Sorumluluk Sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması doğru olmadığından” gerekçesi ile; kararın HMK 353/1-a/3 maddesi uyarınca kaldırılması karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiş, ilk derece mahkemesinin 2021/48 esasını alan davada mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda verilen görevsizlik kararı üzerine dosya Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/534 esasını aldığı anlaşılmıştır.Görevsizlik kararı üzerine Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda;”Davacı, yüzündeki sabit iz nedeniyle kazanç kaybına uğradığını iddia etmekle, görevsiz mahkemece FSEK uzmanından alınan rapor ile davacının oyuncu olarak 15 yıl süresince kariyerine devam edebileceği ve kazanç kaybının 360.000-TL olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu tespitin Fikir ve Sanat Eserleri Uzmanı tarafından gerçekleştirilmesi yerinde görülmemiş olmakla, mahkememizce dosya bir aktüerya ve bir insan kaynakları uzmanı bilirkişiye tazminat hesaplamasının gerçekleştirilmesi için tevdi edilmiştir. Aktüerya bilirkişisi raporu ile Radyo Televizyon ve Sinema bölümü öğrencisi olan davacının ortalama olarak asgari ücretin iki katı gelir elde edeceği yönündeki tespit kapsamında; geçici iş göremezlik zararının 94.844,81-TL, kalıcı iş göremezlik zararının 154.804,69-TL olduğu, oyuncu olarak kariyerine devam edememesi halinde ise uğrayacağı kazanç kaybının ise 10.698.308,01-TL olacağı yönünde hesaplama yapılmıştır.Kazanç kaybı, haksız fiil olmasaydı davacının elde edebileceği gelirden haksız fiil nedeniyle mahrum kalmış olması halinde doğmakla birlikte bir dolaylı zarar niteliğinde olup, kaza ile kazanç kaybının gerçekleşmesi arasında illiyet bağının bulunduğunun ispat edilmesi gereklidir. Davacı, oyuncu olduğunu iddia etmiş olmakla, kaza tarihinin 28.09.2014 olduğu, davacının kaza tarihinde 16 yaşında olduğu, dosyaya oyunculuk mesleğine ilişkin sunulan belgelerde, davacının 2006,2008,2010 yıllarında çeşitli dizilerde çocuk oyuncu olarak yer aldığı fakat oyuncu olarak çalıştığı iddia edilen son projenin, kazadan 4 yıl öncesine ait ve 12.09.2010 tarihli dizi olduğu, davacının oyuncu olarak çalıştığını ispata yarar ve delilleri dosyada bulunan son projesinin ise 2008 yılına ait olduğu, bu halde davacının oyunculuk mesleğini fiilen icra etmeye devam ettiği ve kaza dolayısıyla yüzünde kalan yara izi nedeniyle kazanç kaybına uğradığı iddiasının ispata ihtiyaç duyduğu anlaşılmakla, dosya kapsamındaki verilerden davacının kaza tarihi öncesindeki 4-6 yıl boyunca oyuncu olarak meslek icra etmemiş olması dikkate alınarak kazanç kaybına uğrayacağı ve bu zararın tazmini gerektiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.Bu kapsamda; davacının geçici iş göremezlik zararının 94.844,81-TL, kalıcı iş göremezlik zararının 154.804,69-TL olduğu kabul edilmekle, davalılardan işleten ve sürücü ile ZMS sigortacısı maddi tazminat talebinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olmakla, dava tarihi öncesinde davalı sigorta şirketine başvuru mevcut olmadığından, sürücü ve işleten yönünden haksız fiilin gerçekleştiği, sigorta şirketi yönünden davanın açıldığı tarih itibariyle tazminata faiz işletilmesine karar verilmiştir. Manevi tazminat yönünden ise olayın oluş şekli, davalı sürücünün tam kusurlu oluşu, davacının kusursuz oluşu, davacının yüzünde sabit yara izi kalmış bulunması, paranın alım gücü, kaza neticesinde ve sonrasında davacının yaşadığı, yaşayacağı üzüntü ve zorluklar, yaralanmanın mahiyeti ve tedavinin niteliği ile geçirilen iyileşme sürecinin uzunluğu değerlendirilerek, davacının manevi tazminat talebinin 60.000-TL üzerinden kabulüne ve manevi tazminatın sürücü … ve araç maliki/işleten …’dan tahsiline karar verilmiştir.” gerekçesi ile; 1-Davacının MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE, 94.844,81-TL geçici iş göremezlik, 154.804,69-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 249.415,68-TL maddi zararın; davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren (28.09.2014), davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren (28.11.2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, 2-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ ile, 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren (28.09.2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ile davalı … sigorta vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; dava dosyası kapsamında görevsizlik kararı verilmeden önce alınan iki bilirkişi raporunda da maddi tazminat talepleri bakımından aynı doğrultuda tespitler yapıldığı, bu duruma karşın görevsizlik sebebiyle bu dava dosyasını ele alan mahkeme hukuk muhakemeleri kanununun temel ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesini hiçe sayarak dosya kapsamında her şey sarih olmasına rağmen ısrarlı bir şekilde esasa ilişkin işlemler tanzim ettiği, yasaya ve mevzuata aykırı tutumu doğrultusunda biri 25.01.2022 diğeri 16.05.2022 tarihinde olmak üzere iki adet bilirkişi raporu alınması yönünde karar tesis ettiği, alınan bu iki raporda da mahkemenin mağduriyetimize sebep olan kanuna aykırı ısrarlı davranışı rağmen farklı bir sonuç elde edilmediği, dosya kapsamında bütün maddi tazminat taleplerine ilişkin illiyet bağı ve açıklık söz konusu olmasına rağmen maddi tazminat taleplerimiz kısmen kabul edildiği, kaza tarihinde 16 yaşında olduğu, çocuk/ genç oyuncu olarak mesleki yaşamını sürdürdüğü ve bu şekilde gelir elde ettiği, davaya konu kaza sebebiyle yüzünde kalıcı izler kaldığı için dizi ya da filmlerde rol alamayacağı göz ardı edilerek ekonomik geleceğin sarsılması sebebiyle kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddedilmesinin yasaya ve mevzuta aykırı olduğu, manevi tazminat taleplerinin de tamamen kabulü gerektiği, düşük olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvuru sebepleri; kaza tarihi itibariyle davacının oyunculuk mesleğinden gelir elde ettiği ispatlanamamış olmasına rağmen asgari ücret yerine emsal ücret yazı cevabı esas alınarak aylık 10.000 TL gelir üzerinden hesaplama yapılmış olmasının usul ve esasa aykırı olduğu, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda “… San. Tic. Ltd. Şti’nin müzekkere cevabı” esas alınarak kaza tarihi itibariyle 10.000 TL gelir elde ettiğinin kabulü ile hesaplama yapıldığı, gerekçeli kararda açıkça tespit edildiği üzere davacının kaza tarihi itibariyle oyunculuk mesleğinden gelir elde etmediği, davacının kaza tarihinden çok daha önceki bazı yapımlarda çocuk oyuncu olarak yer aldığı ve bazılarında ise yalnızca seslendirme yaptığı, davacının kaza tarihinde aktif olarak oyunculuk yaptığını gösterir bir delil bulunmadığı gibi, kazanın meydana geldiği tarihte seslendirme yaptığının kabulü halinde dahi yüzde sabit izin seslendirme sanatçılığı mesleğinin icra edilmesine engel olmayacağının ortada olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta davacının kaza tarihi itibariyle asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğine yönelik hiçbir delil dosya kapsamına sunulamamış durumda olduğundan ve davacının hali hazırda üniversite öğrencisi olup her hangi bir işte çalışmadığı sabit olduğundan her halde asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, asgari ücretin oldukça üzerinde bir gelir elde ettiğinin kabulü ile gerçekleştirilen hesaplama usul ve esasa aykırı olduğu, davacı kaza tarihi itibariyle 16 yaşını dahi tamamlamamış olup, çalışıp gelir elde etmesi mümkün olmadığından gerekçeli kararda müvekkili şirket aleyhine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olması usul ve esasa aykırı olduğu, kaldı ki, müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik poliçe kapsamında sorumluluğu bulunmadığı, söz konusu sorumluluğun SGK’ya devredildiği, dava konusu kazaya karışan söz konusu aracın 12.01.2014 – 12.01.2015 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile teminat altına alındığı, dava konusu poliçe incelendiğinde, poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami (şahıs başı) 268.000,00-TL ile sınırlı olduğu, bir an için müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğu kabul edilse dahi, söz konusu sorumluluğun “ölüm-sakatlık” teminatı kapsamında sürekli iş göremezlik tazminatı ile birlikte tek teminat ile sınırlı olduğu, kusur durumuna yönelik inceleme yapılmaksızın ceza dosyasında alınan kusur raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş olmasının usul ve esasa aykırı olduğu, müvekkili şirket aleyhine faize hükmedilmesinin de usul ve esasa aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 28/09/2014 tarihinde davacı …’ın annesi … ile birlikte otobüs beklerken, davalı …’un maliki, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan davalı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile otobüs durağına dalarak durakta otobüs bekleyen davacı … ile birlikte 7 kişiye çarptığı, kaza sonucu davacı …’ın ATK 3.İhtisas Kurulunun 05/02/2016 tarihli raporunda tespit edildiği üzere %3,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresi 28/09/2014 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, yine ATK 3.İhtisas Kurulunun 03/08/2018 tarihli raporunda tespit edildiği üzere geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı dahilindeki yara izlerinin belirli bir mesafeden belirgin bir dikkat sarfetmeden farkedildği cihetle, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, davacının kusurlu olduğu iddiasıyla, sürücü, araç maliki ve sigortacı aleyhine maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı, anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kusur durumu davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği (%3,3 oranında maluliyet, 9 ay iyileşme süresi ve sabit eser), paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala göre az olmadığından, davacı vekilinin manevi tazminatla ilgili istinaf başvurusu yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ATK 3. İhtisas Kurulunca düzenlenen rapor kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri gereğince hazırlanmamış ise de; davalı sigorta şirketince bu hususta itiraz olmadığı, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen itirazların istinaf aşamasında ileri sürülmesi halinde dairemiz uygulamalarınca dikkate alınmayacak olmasına, 05/02/2016 tarihli rapordaki; davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası nedeniyle %3,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi 28/09/2014 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek ve 03/08/2018 tarihli rapordaki; davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı dahilindeki yara izlerinin belirli bir mesafeden belirgin bir dikkat sarfetmeden farkedildği cihetle, yüzde sabit iz niteliğinde olduğuna ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi karşısında yeterli ve geçerli kabul edilerek hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda davacının kusursuz, davalının ise %100 kusurlu olduğu sonucuna varılan ceza mahkemesince alınan ATK trafik ihtisas dairesinin raporundaki denetlenebilir tespitlerin de dosyaya, oluşa uygun olması karşısında söz konusu bu kusur raporu gözetilerek karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön belirlenemediğine, TRH 2010 bakiye yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre, dosyaya sunulan belgeler (oyuncu sözleşmeleri, … Sanayi Limited Şirketinin yazısı) doğrultusunda asgari ücretin oldukça üzerinde bir gelir elde ettiğinin kabulü ile davacı için belirlenen geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin hesaplamanın kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevcut hükümler ile Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da gözetilerek düzenlenmiş olması karşısında hükme esas alınmasında da bir yanılgı tespit edilememesine, geçici iş göremezlik dönem zararının niteliği itibariyle bedensel zararın bir türü olması karşısında, bu yöndeki talebin ZMM sigortası teminatı kapsamı dışında kaldığından söz edilemeyeceğinin açık olmasına, 268.000,00-TL olan poliçe limitinin aşılmamış olmasına, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin doğru olmasına göre, davalı vekilinin tüm davacı vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ayrı arı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, 2/İstinaf eden davacıdan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile 99,20-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 17.037,58-TL harçtan peşin yatırılan 4.260,00-TL harcın düşümü ile 12.777,58-TListinaf ilam harcının istinaf eden davalı … Sigorta A.Ş’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 361. madde hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2023