Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/2137 E. 2023/217 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2137
KARAR NO: 2023/217
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2017/561 Esas -2019/386 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların ZMM sigortacısı, sürücüsü ve maliki bulunduğu … plaka sayılı ticari taksinin neden olduğu 22/03/2017 tarihli trafik kazasında, söz konusu bu araç içerisinde yolcu olarak bulunan …’in hayatını kaybettiğini, geride gözü yaşlı eş ve çocukları ile anne ve babasını ve kardeşlerini bıraktığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu bulunduğunu, kazadan sonra davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde davacı eş …’e 164.507,31-TL, davacı çocuk …’e 14.338,71-TL, davacı çocuk …’e 11.144,96-TL, davacı baba …’e 15.634,64-TL ve davacı anne …’a 29.105,37-TL olmak üzere toplam 234.440,99-TL ödeme yapılmış ise de, bu ödemelerin yetersiz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 100,00-TL olmak üzere toplam 800,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan ,ayrıca davacı eş için 200.000,00-TL, davacı çocukların her biri için ayrı ayrı 150.000,00’er-TL, davacı anne için 120.000,00-TL ve davacı baba ve davacı kardeşlerin her biri için de ayrı ayrı 100.000,00-TL olmak üzere toplam 1.020.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 30/10/2018 günlü talep artırım dilekçesi ile de davacı eş … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını 58.703,39-TL’ye, davacı çocuk … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını 4.336,85-TL’ye, davacı çocuk … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını 2.639,77-TL’ye ve davacı anne … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını da 4.083,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının aracın sahibi olduğunu, ancak işleteni olmadığını, trafik kazasına karşılan söz konusu aracın 08/03/2017 tarihinde uzun süreli olarak elde edilen kazanç, meydana gelecek olan her türlü zarar ve giderlerin kiracıya ait olmak üzere 24 ay 30.000,00 TL peşin ve aylık 7.500,00 TL bedelle … ve …’a sözleşme ile kiralandığını, bu sözleşmeye istinaden davalıya teminat olarak senetler verildiğini, somut olaya göre aracın gerçek işletenlerinin … ve … olduğunu, bu nedenle davalıya yöneltilen davanın husumet sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusu kazanın meydana gelmesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin asli kusurlu olduğunu, kazanın meydana geldiği yerde belediye ekiplerince yol çalışması yürütüldüğünü, ancak çalışmayla ilgili gerekli tedbirlerin alınmadığını, yine davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin fahiş olduğunu, ayrıca davacı kardeşlerin destek tazminatı talep haklarının bulunmadığını, kaldı ki davacı eş ve çocuklar ile davacı anne ve babaya sigorta şirketi tarafından toplam 234.739,99-TL ödeme yapılarak tüm maddi zararın karşılandığını beyanla; davanın, aracın işleteni olan …, … ve kazanın oluşumunda kusurlu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ihbar edilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; talep konusu kazaya neden olduğu ileri sürülen … plaka sayılı aracın vekil edeni sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olduğunu, ancak sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı bulunduğunu, bu nedenle kusur durum ve oranının usulüne uygun şekilde tespiti gerektiğini, ayrıca …’in ölümüyle desteğinden yoksun kalan eş ve çocukları ile anne ve babasına 12/06/2017 tarihinde toplam 237.731,00-TL ödeme yapılarak poliçeden kaynaklı tüm sorumluluğun yerine getirildiğini, davacı kardeşlerin ise destek tazminatı talep haklarının bulunmadığını, davacıların avans faizi talebinin de isabetsiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı … yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya karşı herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, taraf beyanları, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, …’in ölümüyle sonuçlanan tek taraflı trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğu, araç içinde yolcu olarak bulunan müteveffanın ise kusurunun bulunmadığı, her ne kadar davalı araç maliki … kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın uzun süreli kiralama sözleşmesiyle, davaya İhbar olunan … ve …’a kiralandığını ileri sürerek, işleten sıfatı kalmadığını beyan etmiş ise de; davalı … ile dava dışı ihbar olunan … ve … arasında akdedildiği ileri sürülen kira sözleşmesinin sonradan da düzenlenebilecek şekilde adi yazılı şekilde yapıldığı, söz konusu sözleşmenin kaza tarihinden önce yapılıp yapılmadığı hususunda davalı tarafın mahkememiz dosyasına inandırıcı bir delil sunmadığı, kira sözleşmelerinin kazadan önce yapıldığına ilişkin ve ihbar olunan … yada … tarafından davaya konu aracın işletildiğine ilişkin olarak Esnaf Odası, Taksiciler Birliği, Vergi Dairesi vs.gibi herhangi bir resmi kuruluşa yapılmış bir başvurunun bulunmadığı, yine kaza tarihinden önce ihbar olunanlar tarafından davalı …’a kira bedeli ödendiğine yönelik herhangi bir dekont, havale yada resmi bir belge sunulmadığı, ihbar olunan … ve …’un yargılama sırasında alınan beyanları dikkate alındığında söz konusu şahısların herhangi bir mal varlıklarının bulunmadığı gibi davalı …’a ait olan ve kira bedellerinin yüksek olduğu bilinen ticari taksiyi kiralayıp işletecek şekilde maddi güçlerinin de bulunmadığı gözetildiğinde, davalı …’ın sorumluluktan kurtulmaya yönelik şekilde savunma yaptığı kanaatine ulaşıldığı, bu kapsamda davalı …’ın araç işleteni olmadığı yönündeki itirazına değer verilemeyeceği; kardeşin kardeşe bakım yükümlülüğü bulunmadığı ve ayrıca davacı baba …’in destekten yoksun kalma zararının sigorta şirketi tarafından karşılanmış olması nedeniyle, davacı kardeşlerin ve babanın maddi tazminata ilişkin taleplerinin reddi gerektiği, buna karşılık davacı eş ve çocuklar ile davacı annenin maddi tazminata ilişkin taleplerinin hükme esas alınmaya uygun 18/04/2018 günlü bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü gerektiği; kaza neticesinde eşini, annesini, evlatlarını ve kardeşlerini yitiren davacıların manevi tazminat taleplerinin ise manevi tazminatın niteliği, zenginleşme aracı olmaması, tarafların sosyo-ekonomik durumları dikkate alındığında, kısmen kabulünün uygun olacağı gerekçesiyle, Davacıların davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, -… tarafından açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 58.703,39 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden 12/06/2017 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 4.083,00 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden 12/06/2017 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 4.336,85 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden 12/06/2017 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 2.609,77 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden 12/06/2017 tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden ise 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacılar …, …, …, … için açılan maddi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE, -… için 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan kaza tarihi olan 22/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Kalan kısımlar yönünden davaların ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğu, ayrıca aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan her bir davacı için kabul edilen maddi tazminatlar bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, toplam maddi tazminat miktarı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğuna ilişkindir.Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri; hüküm altına alınan maddi tazminatların 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası Genel Şartları gereğince, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulaması ile belirlenmesi gerekirken, progresif rant uygulaması neticesinde fazla tazminat belirlemesi yapan 18/04/2018 günlü hatalı hesap raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz bulunduğu, ayrıca davacı çocuk … için hesaplamanın 22 yaşına kadar yapılması gerekirken 25 yaşına kadar destek alacağı kabul edilerek yapılan hesaplamanın da yerinde bulunmadığı ve yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığına yöneliktir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri ise; vekil edeninin kazaya neden olan aracı uzun süreli kiralama sözleşmesiyle davaya ihbar olunanlara kiraladığı ve teslim ettiği dosya kapsamıyla sabit olduğu halde, işleten sıfatı kalmayan müvekkilinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasının hatalı olduğu, ayrıca kazanın meydana gelmesinde gerekli emniyet tedbirleri almayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kusuru bulunduğunun da gözetilmediği ve hüküm altına alınan manevi tazminat tutarlarının da çok fazla bulunduğuna ilişkindir.Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 4.400,00-TL’ye çıkartılmıştır.Dosya kapsamından davacıların, fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla ayrı ayrı 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı isteğinde bulundukları ve yargılama sırasında sunulan bedel arttırım dilekçesi ile de davacı … için olan istek miktarının 58.703,39-TL’ye, davacı … için olan istek miktarının 4.336,85-TL’ye, davacı … için olan istek miktarının 2.609,77-TL’ye ve davacı … için olan istek miktarının da 4.083,00-TL’ye çıkartıldığı ve mahkemece adı geçen bu davacıların maddi tazminata ilişkin taleplerinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Görülmekte olan davada, davacılar zorunlu dava arkadaşı değil, ihtiyari dava arkadaşı konumunda bulunduklarından kesinlik sınırı her bir davacı için ayrı ayrı belirlenmelidir.Bu durumda davacı …, davacı … ve davacı … lehine hüküm altına alınan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin karar, istinaf yasa yoluna başvuran davalı sigorta şirketi ve davalı … ile vekalet ücretine ilişkin olarak istinaf yasa yoluna başvuran davacılar yönünden, miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan, yasa yolu kapalı bulunmaktadır.HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davacı …, davacı … ve davacı … yararına hüküm altına alınan maddi tazminatlara ilişkin hüküm bölümlerine yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili ile davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının ve adı geçen davacılar yararına hükmedilen maddi tazminatlara bağlı bir biçimde hüküm altına alınan vekalet ücretine ilişkin hüküm bölümüne yönelik davacı taraf istinaf başvurusunun usulden reddi gerekmiştir.2-Davalı sigorta şirketi vekilinin davacı eş … yararına hüküm altına alınan maddi tazminatın hesaplama yönteminin hatalı olduğu ve faiz cinsinin yanlış belirlendiğine ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda bakiye yaşam sürelerinin zaten TRH 2010 yaşam tablosu baz alınarak düzenlendiği ve prograsif rant yönteminin uygulandığı gözetildiğinde, bu hesaplama yönteminin Dairemizce de kabul edilen güncel Yargıtay içtihatlarına uygun bulunması ve yargısal içtihatlarda açıkca 1,8 teknik faiz uygulanmasının kabul görmemesi (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/3292 Esas – 2021/1848 Karar sayılı ilamı) karşısında, 18/04/2018 günlü aktuer bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına ve kazaya neden olan sigortalı aracın ticari nitelikte taksi olduğu konusunda herhangi bir duraksama mevcut olmadığına göre, mahkemece hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin olarak avans faizine hükmedilmiş olmasında da bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalı sigorta şirketinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir. 3-Davalı … vekilinin, müvekkilinin işleten sıfatı bulunmadığı ve kazanın oluşumunda belediyenin sorumluluğu üzerinde durulmadığına yönelik istinaf itirazlarına gelince;Talep konusu trafik kazasına karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı ticari taksinin, kaza tarihinde davalı … adına kayıtlı olduğu dosya kapsamından anlaşıldığı gibi bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” denilmektedir. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.Somut olayda davalı araç maliki kazaya sebebiyet veren aracın uzun süreli kiralama sözleşmesiyle davaya ihbar olunan şahıslara kiralandığını, kazanın da kiralama süresi içerisinde meydana geldiğini, bu nedenle işleten sıfatı kalmadığını ileri sürerek 08/03/2017 günlü adi biçimde düzenlenmiş kiralama sözleşmesi ile kiralama bedeline ilişkin olduğu beyan edilen bir takım bonoları sunmuştur. Söz konusu kira sözleşmesinde aracın 24 ay süreyle kiralandığı, kira bedelinin 7.500,00-TL olduğu belirtildikten sonra “Araç 30.000,00-TL peşin, 1.600,00-TL 24 ay vadeli olarak kira bedeli hariç kiracılara teslim edilmiştir.” denilmekte ise de; dosyada mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı’nca davalı … adına ve 20/03/2017-20/03/2018 tarihleri arasını kapsar biçimde düzenlenen taksi çalıştırma ruhsatnamesine göre; araç sürücüsü olarak aracın kiralandığı ileri sürülen … gösterilmiş olup, kazanın da 22/03/2017 tarihinde yani işletme ruhsat süresi içerisinde meydana geldiği sabittir. Bu durumda davaya ihbarı sağlanan kişilerle araç maliki ve işleteni olduğu belirgin olan davalı … arasında düzenlenen adi yazılı kira sözleşmesinin üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olduğundan söz edilemeyeceği, her zaman düzenlenecek bir belge niteliği taşıdığı, kira sözleşmesinin somut yan delillerle desteklenmediği ve davaya ihbar edilenlerin aracı kiraladıklarına ilişkin kabul beyanlarının davacı taraf bakımından hiçbir bağlayıcı yanı bulunmadığı belirgin olduğundan, mahkemece yazılı biçim ve şekildeki gerekçeyle davalı araç malikinin işleten sıfatının devam etmekte olduğu ve oluşan zararın giderilmesinden sorumlu bulunduğu yönündeki belirlemede hiçbir isabetsizlik tespit edilememiştir. Bundan ayrı; haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek bu duruma göre tespit edilmeli ise de somut olaydı, müteveffa kazaya neden olduğu ileri sürülen araçta yolcu olarak bulunmaktadır. Bu durumda kazanın oluşumunda kusurlu olması mümkün değildir. Yargılama sırasında, davalı araç maliki tarafından da kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün hiçbir kusuru olmadığı yani kusursuz bulunduğu ileri sürülmediğine göre, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsü dışında başka kişi veya kurumların kusurlu olup olmadığının tespiti eldeki dava bakımından davacıyı ilgilendiren bir husus değildir. Zira, davacının uğradığı zarar, tek bir olaydan kaynaklanmak olup 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlüdürler. Kusursuz olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe kendi kusuru dışında kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da her hangi birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebilir. Davacı taraf dışında kalan diğer kişi veya kişilere ait kusur oranları, zarar sorumlularının kendi iç ilişkilerini ilgilendiren bir husus olup, rücuda dikkate alınabilecek bir durumdur. Bu nedenle mahkemece davalı araç malikinin bu yöndeki talepleri ve itirazları üzerinde durmaksızın yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasında da bir yanılgı bulunmadığından, davalı … vekilinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.4-Davacılar ile davalı …’ın hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının hatalı belirlendiğine yönelik istinaf itirazları ile davacı …’in vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazı birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, kazanın meydana geliş şekli, müteveffanın olayda kusursuz oluşu, yaşı (41), ölümün karşılaşılabilecek en ağır sonuç oluşu, ölenle davacıların yakınlığı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumları dikkate alındığında, ölümle ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala göre uygun olup, yetersiz veya fazla bulunmadığından taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı reddi gerekmiştir. Buna karşılık her ne kadar görülmekte olan davada, davacıların ihtiyari dava arkadaşı konumunda olmaları nedeniyle, mahkemece maddi tazminat talepleri bakımından da aynen manevi tazminatlar da olduğu gibi değerlendirme yaparak, her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bunun yapılmamış olması isabetsiz ise de, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davacı … yararına hüküm altına alınan maddi tazminat bakımından lehine takdir edilmesi gereken vekalet ücretinin 6.807,37-TL olduğu, ancak mahkemece kabul edilen toplam maddi tazminat miktarı üzerinden davacı taraf yararına 8.020,63-TL vekalet ücretine hükmedildiği ve fakat esasen maddi tazminat talepleri reddedilen davacıların her biri bakımından da davalı taraf yararına ayrı ayrı ret vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, her hangi bir vekalet ücretine hükmedilmediği, ayrıca maddi tazminat talepleri kabul edilen davacı …, davacı … ve davacı …’ın vekalet ücretine yönelik istinaf itirazlarının kararın miktar itibariyle kesin olması nedeniyle usulden reddedildiği gözetildiğinde; maddi tazminat taleplerine bağlı vekalet ücretleri yönünden yapılan hatalı uygulamanın, sadece davacı … yararına düzeltilmesi( hükmün bölünememesi nedeniyle) olanaklı bulunmadığı gibi yapılacak böyle bir düzeltmenin karşılıklılık ilkesi gereğince esasen birlikte istinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafın hukuki yararına da aykırı olacağından, hatalı uygulamaya sadece değinilmekle yetinilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca; 1- Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi tarafından, davacı …, davacı … ve davacı … lehine hüküm altına alınan, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin karar bölümüne yönelik olarak davacılar vekili, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının (1) nolu bentte açıklanan nedenle HMK’nun 341/2, 346/1 ve 352. madde hükümleri uyarınca ayrı ayrı USULDEN REDDİNE, istinaf yasa yoluna başvuran tarafların öteki istinaf itirazlarının ise (2) (3) ve (4) nolu bentlerde gösterilen sebeplerle HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacılardan alınması gereken 1.439,20-TL (179,90-TL*8) harçtan, peşin yatırılan 645,60-TL (80,70-TL*8)harcın düşümü ile kalan 793,60-TL (99,20-TL*8) bakiye istinaf karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine 3-İstinaf eden davalı sigorta şirketi ile davalı …’dan, esas yönünden istinaf incelemesine tabi tutulan maddi tazminat miktarı ( 58.703,39-TL) üzerinden birlikte alınması gereken 4.010,03-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından , adı geçen davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 2.381,73-TL harcın düşümü ile kalan 1.628,30 -TL bakiye harcın istinaf eden davalı … Sigorta A.Ş ve davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-İstinaf eden davalı …’tan manevi tazminat bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının davalı …’tan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davalı … vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin isteminin ise koşulları gerçekleşmediğinden REDDİNE, 6-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.16/02/2023