Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/2083 E. 2023/655 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2083
KARAR NO: 2023/655
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2021
NUMARASI: 2015/1111 Esas -2021/1348 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 16/08/2015 tarihinde davalı …’nin maliki olduğu davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı çekici davalı …’nin sevk ve yönetiminde seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkili …’a çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, 15 yaşında genç bir kız olan …’ın manevi yönden de ciddi anlamda sarsıldığını, eğitimini bir sene dondurmak zorunda kaldığını belirterek, maddi tazminat yönünden HMK’nın 107.maddesi uyarınca başlangıçta belirttikleri taleplerini arttırım hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili …’ın ağır bir şekilde yaralanması sebebiyle şimdilik 3.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise; kazaya karışan aracın … Sigorta Şirketine kasko sigortalı olduğunu, manevi zararlardan diğer davalılarla birlikte sorumlu olduğundan, müvekkili …’ın ağır şekilde yaralanması sebebiyle 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kazanın oluşmasında asli kusurlu olduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, aracın işleteninin … olması nedeniyle müvekkili …’nin sorumluluğuna gidilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili sigorta şirketi arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, bu gibi hallerde yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava davalısı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın maddi tazminat taleplerinin ZMM sigortası teminatında kaldığından müvekkili şirketin maddi tazminat bakımından sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; 16.05.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Davacı (müteveffa …)’nın yaralandığı, kaza tarihinde yürürlükte olan çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı tespiti işlemleri yönetmeliğe göre davacının maluliyetinin %20 kalıcı iş göremezlik, 12 ay geçici iş göremezlik olarak belirlendiği, kazada tarafların kusur durumunun belirlenmesi açısından davalı sürücü … idaresindeki çekici ile meskun mahaldeki seyri sırasında mahal hız şartlarına uymadığı, sol ilerisinde bulunan aracın arkasından görüşe kapalı alandan başlayarak geçiş yapan yayaya hızından da kaynaklı etkin tedbir alamadığından dolayı kusurlu olduğu, davacı yaya (müteveffa …)’nın meskun mahaldeki iki yönlü yol üzerindeki geçişi öncesinde yolun her yönündeki araçların hız ve mesafesine ilişkin gerekli kontrolleri yapmadığı, ilk geçiş hakkını sağından gelen çekiciye vermediği, görünürlüğünü kısıtlayacak şekilde bir başka aracın arkasından başlayarak gerçekleştirdiği kontrolsüz geçişi neticesinde de sağından gelen aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda kusurlu olduğu, ATK Trafik ihtisas Kurulu raporunda belirlenen kusur oranın olayın oluş şekline uygun olduğu, yargılama devam ederken davacı …’ın 10.05.2019 tarihinde vefat etmesi nedeniyle maluliyet tazminatının vefat tarihine kadar hesaplanması gerektiği, aktüerya bilirkişisinin 02.09.2021 tarihli ek raporunda usulüne uygun hesaplama yöntemine göre yapılan hesaplamada zararın 1.761,72 TL olacağının belirlendiği, davalıların sürücü, araç işleten ve zorunlu mali mesuliyet sigortası olarak müşterek sorumlu oldukları kanaatine varılmış, yukarıda belirtilen raporların olayın oluş şekline ve usulüne uygun düzenlendiği anlaşıldığından hükme esas alınmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesi ile; 1-Asıl dava yönünden; maddi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 1.761,72 TL kalıcı maluliyet tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 16.08.2015 tarihinden itibaren, diğer davalı … Genel Sigorta A.Ş. yönünden ise dava tarihi olan 26.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı … ve …’a (…’dan kalan miras payları oranında) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Asıl dava yönünden; manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 15.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … ve …’a (…’dan kalan miras payları oranında) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,3-Birleşen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/345 Esas sayılı dosyası yönünden; davalılar … ve … yönünden asıl davada hüküm kurulmuş olduğundan bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 4-Birleşen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/345 Esas sayılı dosyası yönünden; manevi tazminat davasının davalı … Sigorta A.Ş. yönünden KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; asıl dosyadaki karar dikkate alınarak ve tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla 15.000,00 TL manevi tazminatının dava tarihi olan 21.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacı … ve …’a (…’dan kalan miras payları oranında) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davacılar vekili ile davalılar … ile … vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri; dava devam ederken müvekkili …’ın geçirmiş olduğu kaza neticesinde gerek fiziki gerekse de psikolojik olarak gösterdiği değişimden dolayı İNTİHAR etmek sureti ile 10/05/2019 tarihinde vefat ettiği, buna rağmen mahkemece çelişkili kaza raporları dikkate alınarak karar verildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur durumuna ilişkin 30.03.2021 tarihli raporu esas alarak karar verildiği, raporun öncelikle İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15.03.2018 tarih ve 2015/669 E. 2018/209 K. sayılı karar içeriği ile çeliştiği, sanığın asli kusurlu olduğu kabul edilerek karar verildiği, bu nedenle çelişki giderilmeden verilen kararın hatalı olduğu, müvekkili … kaza tarihi itibariyle 14 yaşında, intihar tarihi itibariyle de 18 yaşında olduğu, bu kaza sonucu vefat etmesi nedeni ile anne ve babası olan müvekkilleri … ile …’ın onun gelecekteki desteğinden yoksun kaldıkları, bilirkişi tarafından destekten yoksun kalma tazminatı yönüyle de bir hesaplama yapılması gerekirken bu husus göz ardı ederek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalılar … ile … vekilinin istinaf sebepleri; birleşen dava yönünden asıl davada hüküm kurulmuş olduğundan birleşen davada müvekkilleri yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmesine bir diyecekleri olmamakla birlikte asıl dava bakımından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı müvekkili …’nin araç sahibi(işleten) olduğu, her ne kadar işletenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk türü olsa da zarar görenin ağır kusuru neticetinde illiyet bağı kesildiğinden davalı aleyhine hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu, davada hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat, birleşen dava manevi tazminat istemine ilişkindir. 16/08/2015 tarihinde davalı …’nin sevk ve yönetimindeki davalı …’nin maliki olduğu davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı çekici ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacı …’a çarpması sonucu ATK 2.İhtisas Kurulunun 30/01/2019 tarihli raporunda tespit edildiği üzere %20 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl davada sürücü, işleten ve ZMM sigortacısı aleyhine maddi ve manevi tazminat istemiyle, birleşen davada ise sürücü, malik ve kasko sigortacısı aleyhine manevi tazminat istemiyleeldeki davanın açıldığı, anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinde; mahkemece 2 kez kusurla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 11/11/2020 tarihli bilirkişi (Emniyet Amiri) raporunda, davacı …’ın %60, davalı sürücünün ise %40 oranında kusurlu olduğunu belirttiği, itirazlar üzerine alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda ise; ilk raporda irdelenerek “Yayanın, sürücüye göre görüşe kapalı bir alandan ani şekilde kaplamaya girerek geçiş yapmış olması durumu dikkate alındığında; yayanın hareketi sürücünün imkan almasını kısıtlamış ve bu sebeple bilirkişi raporunda sürücüye verilen kusur oranı fazla bulunmuştur” görüşünden hareketle, davacının %85 davalı sürücünün ise %15 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece bu rapor esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır. Kaza ile ilgili İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/669 esas sayılı dava dosyasında kusur ile ilgili rapor alınmadığı, kusur ile ilgili değerlendirmenin ceza hakimi tarafından yapıldığı ve değerlendirmeye göre davalı asli kusurlu kabul edilmiştir. Bilindiği üzere; HMK’nın 281.maddesinde tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırabileceği, HMK’nın 282.maddesinde hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerledireceği düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Dolayısıyla bilirkişi raporları arasında çelişki varsa veya bilirkişi raporu kendi içerisinde çelişkili ise hakim çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği gibi yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak ta karar veremez. Yine mahkemece bilirkişi raporlarından farklı bir kanaate ulaşılması ve bu kanaat gereğince karar verilmesi halinde de, ulaşılan sonucun gerekçesinin yürürlükte ki mevzuata ve bilimsel verilere göre açıklanması zorunlu olduğu gibi, mahkemece birbiriyle çelişkili olan raporlarla ilgili yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak çelişkinin giderilmesine gerek görülmediği durumlarda, birbiriyle çelişkili raporlardan (taktiri delillerden) hangisine dayanıldığının ve gerekçelerinin yasa yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde ve somut gerekçelerle açıklanması da zorunludur. Trafik kazalarında sorumluluğun kusur nispetinde olduğu durumlarda, kaza taraflarının kazanın meydana gelmesinde ki kusurlarının tam olarak tespit edilmesi esaslı unsurlardandır. Kusur tespitinin varsayımlara göre değil, Karayolları Trafik Kanunu ile bağlı yönetmelik ve diğer mevzuat hükümlerine göre yapılması zorunludur. Somut olaya gelince, az yukarıda açıklanan ilk derece mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi düzenlenen raporlar arasındaki esasa ilişkin çelişkinin giderilmesi suretiyle kaza taraflarının kusur oranlarının tespitinin sağlanması, ya da trafik kazasının gerçekleşmesinde kaza tarafların kusurlarının gerekçeleri açıklanarak bizzat mahkemece tespit edilmesi gerekirken, diğer rapora hangi gerekçelerle itibar edilmediği ATK Trafik İhtisas Dairesinin 30/03/2021 tarihli raporundaki kusur oranlarına hangi gerekçelerle itibar edildiği yasa yolu denetimine uygun gerekçelerle açıklanmadan verilen karar isabetli olmamıştır. Bu durumda yapılması gereken iş; işin ehemmiyeti de gözetilerek, trafik (kusur) konusunda uzman İTÜ öğretim üyelerinden oluşturulacak heyetten ya da Karayolları Fen Heyetinden oluşturulacak heyetten; kaza tespit tutanağı, krokisi ve ATK raporu, diğer rapor ve dosyadaki bilgi, belge ve beyanlar irdelenmek suretiyle, tarafların kusur durumlarının belirlenmesi, kusur konusunda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için açıklayıcı, ayrıntılı, taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılması, tarafların iddia ve savunmaları, itirazları göz önüne alınarak, işin esası ile ilgili deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi, sunulan raporlarla bir sonuca ulaşılacak ise, yasa yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde somut gerekçeleri açıklanmak suretiyle bir sonuca ulaşmaktan ibaret olmalıdır. (Bknz. Yargıtay 17. HD’nin 2016/14680 Esas, 2019/2383 Karar sayılı ilamı) Sonuç olarak; davacı ve birleşen dosya davacı vekilinin açıklanan hususa ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar vermek üzere, kaldırma sebepleri dikkate alınarak davacılar vekilinin diğer istinaf sebepleri ile davalılar vekilinin tüm istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1/Davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.12/04/2023