Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/2082 E. 2022/1583 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2082
KARAR NO: 2022/1583
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2022
NUMARASI: 2021/339 Esas – 2022/315 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 26/05/2019 kaza tarihinde davalı halil …’nun sevk ve idaresindeki, davalı garanti … şirketinin maliki olduğu ve diğer davalı dünya plastik şirketine kiralanmış olan … plakalı aracın, müvekkiline ait … plakalı araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, kaza neticesinde müvekkiline ait aracın pert olması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalıların bu zararları gidermekle yükümlü olduklarını belirterek, yaptırılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde arttırılmak üzere 1.000 tl değer kaybı bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline, müvekkilinin uğramış olduğu zararlara ve yapmış olduğu masraflara karşılık olmak üzere 500 tl tutarındaki çekici ücretinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 11.800,00 tl tutarındaki araç kiralama bedelinin 25.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 191,30 tl tutarındaki satış vekalet ücretinin 03.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 300 tl tutarındaki ikinci motorlu taşıtlar vergisi bedelinin 03.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı taraf, davanın reddinin gerektiği savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olduğu, bu yöndeki dava koşulunun eldeki dava yönünden gerçekleşmediği görüşünden hareketle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili ile davalılardan … Limited Şirketi vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri; Görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ve istinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece mahkemesince yargılamaya devam edilmesine rağmen arabuluculuk hususunda her hangi bir ihtarat yapılmadığı, gerekli ihtarat yapılmadan davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, yerleşik yargısal içtihatlar gereğince arabuluculuk tutanağının sunulması için mahkemece ihtarat yapılması, arabuluculuk tutanağını sunmak üzere kesin süre verilmesi gerektiği, ancak somut olayda yerel mahkeme tarafından oluşturulan tensip zaptı yahut görülen duruşma celselerinde herhangi bir ihtarat yapılmaksızın ve süre verilmeksizin usulden red kararı verildiği, ayrıca istinaf kanun yoluna başvuru yapılmadan önce arabuluculuk kurumuna da başvuru yapıldığı ve anlaşamama tutanağının dosyaya sunulduğu, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin kararının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı … Limited Şirketi vekilinin istinaf nedenleri; Gerek İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/609 esas sayılı davasında, gerekse görülmekte olan davada dava konusu kazaya karışan araç, araç sürücüsü, işleteni ve kanundan doğan sorumlu kişi veya kişilerin hiçbirinin müvekkili şirket olmadığının mahkemeye bildirildiği ve bu husus davacının da kabulünde olduğu, bu nedenle müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine ve müvekkili yararına yargılama giderleri ile ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının hukuka aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; Görülmekte olan dava; trafik kazasında hasarlanarak pert total hale dönüştüğü iddia edilen araç nedeniyle uğranılan zararların (değer kaybı, araç kiralama masrafları, çekici ücreti vb) tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında arabulucuya başvurulmadığı görüşünden hareketle, bu yöndeki dava koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili ile davalılardan … Limited Şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2.fıkrasının 4.cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. TTK’nın 4/1.maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda (-Türk Ticaret Kanunu’nda-) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Öncelikle belirtilmelidir ki, davacı şirket ile davalı şirketlerin tacir oldukları ve işinde davacı ile davalı şirketlerin ticari işletmeleri ile ilgili olduğu göz önüne alındığında, şirketler yönünden davanın; TTK’nın 4.maddesi kapsamında nispi ticari dava olduğu ve bu suretle davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu hususunda her hangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;(1)Eldeki davanın 15/08/2019 tarihinde İstanbul Anadolu 32.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, görevsizlik kararı ile İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredildiği, dosya kapsamında ki bilgi ve belgelere göre davacı tarafça 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında arabulucuya başvurulmadığı, bu hususta ki anlaşamama tutanağının dosyaya ibraz edilmediği gibi 14/04/2022 tarihli duruşmada davacı vekili tarafından; gerek İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmadan önce, gerekse ilgili mahkemece görevsizlik kararı verilmesiyle dosyanın 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi aşamasında zorunlu arabuluculuğa başvurularının bulunmadığı yönünde beyanda bulunduğu, davacı vekilinin oturum zaptına geçen beyanlarını imzasıyla da onayladığı, hal böyle olunca da davacının; Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmesinden ve bu kararın kesinleşmesinden sonra arabulucuya başvurmadığının sabit olduğu, istinaf aşamasında arabuluculuk anlaşamama tutanağının sunulmasının yasanın emredici hükmü karşısında sonuca etkili olmadığı gibi davacı vekilinin imzasıyla onayladığı; arabulucuya başvurmadıkları yönündeki beyanı karşısında ilk derece mahkemesince arabuluculuk anlaşamama tutanağının sunulması hususunda kesin süre verilmemesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı, bu suretle davacının; davalı şirketler yönünden arabulucuya başvurmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davalı şirketler yönünden açılan dava hakkında, dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup davacı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.(2)Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddelerinde haksız fiil sorumluluğu düzenlenmiştir. Davalı sürücü …’ya yönelik açılan dava TTK’nın 4.maddesinde sayılan ticari davalardan olmayıp uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince davalı … hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, bu davalı aleyhine açılan davanın elde ki davadan tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı şirketler yönünden ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmayan davalı gerçek kişi yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. (-bkz İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi’nin 2020/1422 esas, 2020/3561 karar sayılı ve 22/10/2020 tarihli kararı-) Bu nedenle davacı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/4.maddesi gereğince kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu maddede açıklanan nedenlerle HMK’nın 343/1-b/1.maddesi gereğince reddine, (2) no lu maddede açıklanan nedenle kabulüne HMK’nın 353/1-a/4.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, dava; arabuluculuk dava koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle usulden reddedildiğinden, bu durumda istinaf eden davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinin ilk derece mahkemesince ve istinaf incelemesini yapan dairemizce incelenmesine yasal olanak bulunmadığından ve ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde istinaf eden davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği değerlendirilerek bu hususta karar verileceğinden, davalı … Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş, aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bundan ayrı; davalılardan …’nun İstanbul Anadolu 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/823 esas, 2021/897 karar sayılı ve 12/07/2021 tarihli kararıyla kısıtlanmasına ve kendisine …’nun veli olarak atanmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince de tebligatların atanan veliye yapıldığı, ancak gerekçeli karar başlığında velinin bu sıfatla isim ve kimlik bilgi ile adresinin yer almadığı anlaşılmakla, bu husus mahkemesince her zaman giderilebilecek yanlışlık ve eksiklik olarak değerlendirildiğinden, yalnızca değinilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (1) nolu maddede açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince reddine, yukarıda 2 nolu maddede açıklanan nedenlerle kabulü ile istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına, -Davalı … Pazarlama Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde iadesine, -Davalı … Limited Şirketi tarafından karşılanan istinaf harçlarının talebi halinde iadesine, 4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından diğer giderlerin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, HMK’nın 353/1-a/4.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/11/2022