Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1992 E. 2023/743 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1992
KARAR NO: 2023/743
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
NUMARASI: 2015/343 Esas – 2022/641 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesi ile; 30/08/2011 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresinde … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması ile oluşan trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen rapora göre %24 oranında malul kaldığını, ancak bu oranın artması nedeniyle yeniden rapor alınması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile (belirsiz alacak) meslekte kazanma gücü kaybının belirlenmek suretiyle şimdilik 15.000,00 TL maddi tazminatının olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Birleşen davaya ilişkin dava dilekçesi ile; davalının kusuru ile meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını ve aracının hasara uğradığını, yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş gücü kaybı doğduğunu, muayenelere gidip geldiğinde 2.000,00-TL yol harcaması yaptığını, aracın hasarından kaynaklı olarak 6.000,00-TL maddi zararı bulunduğu gibi, araç hasarına ilişkin olarak mahkemece yapılan tespit için 521,50-TL ödediğini, müvekkilinin araç çekim ve otopark ücreti olarak 415,83-TL ve yol gideri 550,00-TL ödediğini ileri sürerek ödediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş göremezlik için 1.000,00-TL, sürekli iş göremezlik için 1.000,00-TL manevi zararı için 10.000,00-TL, araç hasarı için 7.487,33-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama aşamasında sunduğu 04/04/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; taleplerini geçici iş göremezlik için 34.709,92-TL, sürekli iş göremezlik için 244.755,06-TL’ye artırdıklarını, ayrıca araç maddi hasarı için belirlenen 6.415,83-TL maddi zararı güvence hesabı yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın da kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın kazaya karışan araç sürücüsüne ihbarı gerektiğini, müvekkili kurum tarafından davacıya 30/11/2012 tarihinde yapılan ödeme ile müvekkili kurumun sorumluluğunun sona erdiğini, ibranamenin hükümsüz sayılabilmesi için yapılan ödeme ile gerçek zarara arasında fahiş fark olması gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faiz istenebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımının dolması nedeniyle reddi gerektiğini bildirmiştir. Birleşen davanın davalısı … vekili cevap dilekçesi ile; ceza yargılamasında müvekkili aleyhine düzenlenen kaza tespit tutanağına göre kusur incelemesi yapıldığını, müvekkilinin kaza anında şerit ihlali yapmadığını, davacının … ve SGK’dan tazminat ödemesi aldığını, geçici ve sürekli iş göremezlik zararı bulunmadığını, davacının kazadan sonra tekrar çalışmaya başladığını, istenilen manevi tazminatın haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/11/2019 tarihli 2016/552 Esas ve 2019/814 Karar sayılı ilamı ile davaların birleştirilmesine karar verilerek dosyanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve yargılamaya devam edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince; birleşen davada alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı, davalı … tarafından dava tarihinden evvel yapılan ödeme ile davacının gerçek zararı arasında fahiş fark bulunduğu, davalı tarafça ve dava dışı SGK tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacının bakiye kalan sürekli iş göremezlik zararının 244.755,06 TL, geçici iş göremezlik zararının 34.709,92 TL olduğu, davalı …’nın sağlık poliçesi limitinden yapılan ödemenin düşümü halinde sorumluluğunun 166.033,00-TL olduğu ve kısmi ödeme tarihi 30/11/2012 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, araçtaki hasar sakatlık ve sağlık gideri olmadığından davalı … ile birlikte …’nın da araç hasarı için poliçe limiti kapsamında sorumlu olduğu, kazaya karışan aracın hususi olması nedeniyle yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaati ile; “1-Davacının araç hasar giderine ilişkin davasının KABULÜ ile; 6.415,83 TL araç hasar gideri tazminatının kaza tarihi olan 30/08/2011 tarihinden itibaren (… yönünden ise kısmi ödemenin yapıldığı 30/11/2012 tarihinden itibaren) işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının sakatlık zararı davasının KABULÜ ile, 34.709,92 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 244.755,06 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının (davalı … için kısmi ödeme düşüldükten sonraki kalan poliçe limiti olan 166.033,00 TL ile sınırlı sorumlu olması şartıyla) kaza tarihi olan 30/08/2011 tarihinden itibaren (davalı … yönünden kısmi ödemenin yapıldığı 30/11/2012 tarihinden itibaren) işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davanın davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Asıl davanın davalısı … vekilinin istinaf nedenleri; davacıya 30/11/2012 tarihinde yapılan ödemenin üzerinden 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerektiği, ıslah dilekçesinin sunulduğu tarih itibariyle davanın zamanaşımına uğradığı, araç maddi hasarı yönünden müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığı ve geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamında bulunmadığı, araç hasar tazminatı ve geçici iş göremezlik istenilen birleşen davada müvekkili kurumun taraf olmadığı, hükmedilen toplam maddi tazminat miktarı poliçe limitini aştığı için müvekkili aleyhine takdir edilen harç ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı, gelire ilişkin başkaca delil sunulmadan sadece Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası’ndan alınan cevabi yazıya göre asgari ücretin yaklaşık üç katı üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasının hatalı olduğu, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen rapor ile ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporu arasında fahiş fark bulunduğu, artan maluliyet iddiası var ise hesaplamanın artan orana göre yapılması ve ödemenin yeterliliğinin ödeme tarihindeki maluliyet oranına göre yapılması gerektiği, tazminatın TRH yaşam tablosu ve 1,65 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiği, ancak dava tarihi ile ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği hususlarına ilişkindir. Birleşen davanın davalısı … vekilinin istinaf nedenleri; davanın zamanaşımına uğradığını, birleşen davanın talep kısmında araç hasarı için 7.487,33-TL istenildiği ancak mahkemece ise 6.415,83-TL ödenmesine karar verilmesine rağmen davanın tam kabulüne karar verilmesinin ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu, davacı tarafça gelirinin ispatlanamaması nedeniyle asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken sadece davacının beyanına binaen asgari ücretin 3 katı üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, davacının maluliyetine ilişkin raporlar arasında çelişki bulunduğu hususlarına ilişkindir. Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle doğan sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat, birleşen dava geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat, manevi tazminat, tedavi gideri ve araç hasarından kaynaklı maddi tazminat istemlerine ilişkindir. (1) Davacı vekili davalı …’na yönelttiği asıl davada, müvekkilinin kalıcı maluliyet oranının arttığını ileri sürerek meslekte çalışma gücü kaybı (sürekli iş göremezlik) nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunmuş, yargılama aşamasında sunduğu 04/04/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; taleplerini geçici iş göremezlik için 34.709,92-TL, sürekli iş göremezlik için 244.755,06-TL’ye artırdıklarını, ayrıca araç maddi hasarı için belirlenen 6.415,83-TL maddi zararı güvence hesabı yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik zararına ilişkin talebi davalı … yönünden de kabul edilmiştir. Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 6100 sayılı HMK m. 26 ile düzenlenmiş olup, hakim (hakem) tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Bununla birlikte HMK.’nun 176.(HUMK 83.) ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararları ile araç hasarı ayrı tazminat kalemlerini içermekte olup, asıl dava dilekçesinin içeriğine göre; davacının talebi artan maluliyet nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının tahsili isteminden ibaret olup, davacının davalı …na yönelik geçici iş göremezlik ve araç hasarı tazminatına ilişkin usulünce açılmış ve harçlandırılmış bir davası olmadığı gibi, asıl davanın davalısı …’nın birleşen davada taraf olmadığı, geçici iş göremezlik ve araç hasarına ilişkin talebin bedel artırım dilekçesi ile davalı …’ndan istenmesinin de mümkün olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın geçici iş göremezlik ve araç hasarından sorumlu tutulması isabetli değildir.(2) Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının geliri hesaplanırken, Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası’nın 26/01/2016 tarihli cevabi yazının içeriğine göre betonerme kalıpçı ustasının 2015 yılı günlük net 90,00-TL ücret aldığı ve 26 gün çalıştığı kabul edilerek asgari ücretin 2,64 katı üzerinden hesaplama yapılmış ise de, SGK hizmet dökümüne göre davacının kaza tarihinden evvel ve sonrasında 2013 yılına kadar SS … Yapı Kooperafitinde çalıştığı, kaza sonrasındaki iki aylık çalışmasında mesleğinin beton ustası olarak belirtildiği, 2013 yılının başından yaşlılık aylığı almaya başladığı 01/09/2013 tarihine kadar ise servis şoförü olarak … ünvanlı işyerinde çalıştığı, birleşen davada yapılan sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırmada emekli olduğu, ayrıca servis aracının olduğu ve yıllık ortalama 10.000,00-TL gelirinin bulunduğunun bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, davacının kaza tarihinden fiili emeklilik tarihine kadar ki geliri bilinebilir olduğundan öncelikle davacının kaza tarihinden yaşlılık aylığı almaya başladığı 01/09/2013 tarihine kadar ki gelirini gösteren belgelerin çalıştığı iş yerlerinden temin edilmesi, yaşlılık aylığı aldığı tarihten sonra son olarak servis şoförü olarak çalıştığı ve zabıta araştırmasına göre de servis aracı bulunduğu tespit edildiğine göre davacının 01/09/2013 tarihinden sonra fiilen çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise ne iş yaptığı (beton ustası, servis şoförü..vs) hususunun tarafların delilleri de değerlendirilmek suretiyle tam olarak tespiti, elde edebileceği gelirin saptanması için ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından davacının kaza tarihi itibariyle kaç yaşında olduğu, kaç yıldır bu meslekte çalıştığı hususları da bildirilmek suretiyle emsal gelirinin ne kadar olacağı hususunun yeniden sorulması bu suretle davacının kaza tarihindeki ve işleyecek dönem için emekli olduğu tarihteki net kazançları dikkate alınarak tazminat hesabına esas gelirinin belirlenmesi, akabinde belirlenen ücret üzerinden taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. (3) Davaya konu kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak davalı tarafça yapılan ödemeye esas alınan Antalya Atatürk Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 26/07/2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunda davacının özür oranı %24 olarak belirlenmiş, hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulunun 27/07/2020 tarihli raporunda da davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle %39.2 (otuzdokuznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin gelişen psödoartroz ve enfeksiyon komplikasyonları nedeniyle olay tarihinden itibaren 24 (yirmidört) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafça, gelişen durum nedeniyle maluliyet oranında meydana gelen artış nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğu da göz önüne alınarak % 24 maluliyet oranı üzerinden davalının ödediği tazminatı 2012 yılında alan ve eldeki davayı 2016 yılında açan davacının ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 27/07/2020 tarihli raporu ile tespit edilen % 39.2 maluliyet oranına göre değil, iki maluliyet oranı arasındaki (39.2-24) % 15.2 oran için tazminat talep edebileceği gözetilmeden ( % 24’lük maluliyet için davacının 2012 yılında ibra verdiği ve bu oran için tazminat talep edemeyeceği gözden kaçırılarak) doğrudan % 39.2 oran üzerinden tazminat belirlenmesi ve belirlenen tazminattan daha önce yapılan ödemenin güncellenerek tenzili de doğru değildir. (4) Davacı vekili davalı …’na yönelttiği birleşen davada, trafik kazası neticesinde müvekkilinin yaralandığını ileri sürerek geçici ve sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi tazminatların yanı sıra kazada hasar gören müvekkiline ait 07 TL 312 plaka sayılı aracın hasarı için 6.000,00-TL, aracın çekilmesi ve otopark ücretinden kaynaklı 415,83-TL, yol masrafı 550,00-TL ve araç hasarına ilişkin olarak Kumluca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin tespit dosyasında yaptığı 521,50-TL tespit giderinden oluşan 7.487,33-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında sunduğu 04/04/2022 tarihli dilekçesi ile; araç maddi hasarı için belirlenen 6.415,83-TL maddi zararın avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş,Dosya kapsamına alınan 24/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait aracın hasar bedelinin 6.000,00-TL, aracın çekilmesi ve otoparkta kaldığı süre için yapılacak harici masrafların KDV dahil 415,83-TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkemece araç hasarından kaynaklı maddi tazminat talebi yönünden hasar bedeli ile araç çekim ve otopark ücretinden kaynaklı talep hakkında kabul kararı verildiği halde yol masrafı olarak talep edilen 550,00-TL hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır. Anayasanın 141. maddesinde, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması öngörülmüş bulunduğu gibi, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasal düzenlemeye göre, davacı tarafın, davaya konu ettiği her bir talebin hüküm altına alınması hakim için bir zorunluluktur. Bu durumda mahkemece, dava dilekçesinde araç hasarına ilişkin olarak yapıldığı ileri sürülen yol gideri talebi yönünden inceleme ve araştırma yapılması akabinde de olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle asıl davanın davalısı Güvence Hesabı vekilinin ve (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle birleşen davanın davalısı … vekilinin yerinde görülen istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a/6 gereğince kaldırılmasına, birleşen dava yönünden kaldırma gerekçeleri göz önünde bulundurularak davalı … vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2022 tarih ve 2015/343 Esas – 2022/641 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/4 ve HMK’nın 353/1-a/6 madde hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça tarafçe peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/04/2023