Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1920 E. 2023/277 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1920
KARAR NO: 2023/277
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2015/669 Esas -2020/179 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili 09/07/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 11/07/2005 günü davalı … adına kayıtlı ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olan … plaka sayılı aracın diğer davalı …’nun sevk ve yönetiminde seyir halinde iken meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin uğramış olduğu iş gücü kaybı nedeniyle (HMK.nun 107.maddesi uyarınca)100,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren yasal faizi (sigorta şirketinin limitle bağlı) ile 10.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 11/10/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile talebini arttırarak 16.457,56 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kazadan 10 yıl sonra açıldığını, uzamış zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığını, davacının geçirdiği kaza ile meydana gelen kalıcı hasar arasında illiyet bağı bulunmadığını, ameliyatı yapan hastanenin kusurunun bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan araca ilişkin trafik poliçesinin bulunmadığını, poliçenin başlangıcından itibaren iptal edilmiş olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca kaza tarihi ile davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Öncelikle davalılar … ve … Sigorta’nın zamanaşımı defi bakımından yapılan değerlendirmede; somut olaya uygulanması gereken 2918 sayılı yasanın 109.maddesi gereğince zamanaşımı süresi 2 yıl olarak ön görülmüş, ancak eylemin suç oluşturması nedeniyle uzamış zamanaşımı süresi uygulanması gerektiğinden, 5237 sayılı TCK’nın 89. ve 66.maddeleri gereğince uzamış zamanaşımı süresi 8 ıldır. Somut olayda kaza 11/07/2005 tarihinde meydana gelmiş olup, dava ise 09/07/2015 tarihinde açılmıştır. Zamanaşımı süresinin başlangıcı bakımından Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 09/10/2017 tarihli raporda tespit edildiği üzere davacının tedavisinde gelişen bir durum söz konusu olmayıp iş gücü kaybının ise olaydan 9 ay sonrasından itibaren başlayacağı dikkate alındığından, davacının iş gücü kaybının, dolayısıyla zararın olaydan 9 ay sonrası olan 11/04/2006 tarihi itibariyle kesin olarak belirlenebilir hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 11/04/2014 tarihi itibariyle dolmuş olup, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı, davalılar … ve … Sigorta tarafından yasal süresinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü anlaşılmakla, davalılar … ve … sigorta aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı … aleyhine açılan dava bakımından yapılan değerlendirmede ise; tüm dosya kapsamına göre; davalı … adına kayıtlı bulunan, davalı … Sigorta tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanmış olan … plaka sayılı aracın davalı sürücü …’nun sevk ve idaresinde iken, 11/07/2005 tarihinde dava dışı sürücünün kullandığı araçla çarpışması sonucunda meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, kazanın oluşumunda davalı …’nun %15 oranında, dava dışı sürücü …’ın ise %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 10/03/2017 tarihli raporda da belirtildiği üzere davacının kaza nedeniyle %42 oranında sürekli işgöremez hale geldiği, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 ay olduğunun tespit edildiği, bu tespitler itibariyle davacının geçici iş göremezlik zararının 495,02 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise 15.962,54 TL olduğunun tespit edildiği, davalı araç sürücüsü olan …’nun kusuru oranında davacının iş göremezlik zararından sorumlu olduğu anlaşılmakla, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile; 1-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 2-Davalı … aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜNE, 3-16.457,56 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 11/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 4-3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 5-Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davalılar aleyhine açtıkları davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin zamanaşımı süresinin 10 yıl olması nedeniyle haksız ve mesnetsiz olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş gücü kaybı ile manevi tazminat istemine ilişkindir. “2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, 11/07/2005 tarihinde gerçekleşen kazada davacı yaralanmış, davacı vekilince müracaat sırasında gelişen durum iddiasında bulunulmamış, davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Dava 09/07/2015 tarihinde açılmış, buna göre eylem için (TCK 89) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında, mahkemece dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca esastan reddine, 2/İstinaf eden davacıdan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 80,70-TL harcın düşümü ile 99,20-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/02/2023