Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1517 E. 2022/1133 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1517
KARAR NO: 2022/1133
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2020/864-Esas – 2021/233-Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigortalı Araç Bedelinin ve Aracın Kullanılamamasından Kaynaklanan Zararın Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; dava dışı …’a ait … plakalı araç ile davacı müvekkiline ait ve davalı nezdinde kasko sigortalı olan … plakalı aracın karıştığı 17/06/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında, davacı müvekkiline ait aracın pert olduğunu, kaza sebebiyle müvekkilinin zararının 130.000,00 TL’nin üzerinde olduğunu, ayrıca oto galeri işletmecisi olan müvekkilinin, aracı kullanamaması nedeniyle de zararının oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL (rayiç bedel) maddi zararın ve 100,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplamda 10.100,00 TL tutarınında ki tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalının avukatı, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğunu belirterek, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, nihayetinde haksız davanın esastan reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; trafik kazasına karışan sigortalı aracın hususi araç kayıtlı olduğu, taraflar arasında ki sözleşmede davacının tüketici konumunda olduğu, bu suretle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu görüşünden hareketle, a-davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereği usulden reddine, b-mahkememizin görevsizliğine, c-görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna, d-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına, e-süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından; davacının gerçek kişi tacir olduğu, bu nedenle taraflar arasında ki ilişkinin tüketici ilişkisi olmadığı, hal böyle olunca da, davacıyı tüketici kabul eden ve bu suretle Tüketici Mahkemelerinin görevli olacağına hükmeden ilk derece mahkemesinin kararında isabet bulunmadığı belirtilerek, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; Dava; trafik kazasında pert olan araç raiç bedeli ile aracın kullanılamamasından kaynaklanan zararın kasko sigortacısı davalıdan tazmini istemine ilişkindir. Görülmekte olan davada; davalı şirket ile davacı arasında,16/06/2020 tanzim tarihli ve … poliçe numaralı Kasko Sigortası Poliçesi düzenlendiği, sigortalı aracın taraflar arasında ki sigorta poliçesi kapsamında hususi araç olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin mi, yoksa Tüketici Mahkemesinin mi bakacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın halli için bu husustaki yasal düzenlemelere değinilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir. HMK’nın 1.maddesine göre göreve kuralları, kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinde ki “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” yönündeki düzenlemeyle Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a)Bu Kanunda, b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir. Bunun yanında TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de Ticaret Mahkemesi görevlidir. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde kanun’un kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Sonuç olarak; dosyadaki bilgi ve belgelerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte, yukarıdaki yasal hükümlere ilişkin açıklamalar göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; Kasko Sigorta Poliçesine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, davacının gerçek kişi tacir olduğu kabul edilse dahi, işin davacının ticari işletmesiyle ilgisi bulunmaması nedeniyle taraflar arasında ki uyuşmazlığın TTK kapsamında nispi ticari dava niteliğinde olmadığı, yine TTK da düzenlenen hususlardan doğmayan uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de bulunmadığı, hal böyle olunca da, Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakma hususunda görevli olmadığı, taraflar arasında ki ilişkide davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu yönündeki ilk derece mahkemesinin değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca reddine, 2/İstinaf eden davacıdan alınması gereken karar ve ilam harcı başvuru sırasında alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022