Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/148
KARAR NO: 2022/51
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2021/617 ESAS 2021/1066 KARAR
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.02.2021 tarihinde, davalı sigorta şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı müvekkiline ait olan araca, diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini ve davacıya ait aracın pert olduğunu, kasko sigorta şirketi tarafından 66.850 TL, sovtaj firması tarafından 98.150 TL olmak üzere toplam 165.000 TL nin davacıya ödendiğini, ancak bu ödemenin yetersiz olduğunu, aynı mahiyetteki aracın piyasa raiç değerinin 184.000 TL olduğunu, ödenen bedel ile gerçek raiç değer arasında 19.000 TL fark olduğunu ve bu miktarda davacının zarara uğradığını, ayrıca engelli olan davacı ve eşinin hemen araç almak için kredi çektiklerini ve kredi için 7.000 TL faiz ödediklerini, yine araca engelli aparatı satın almak ve hurdaya ayırma işlemleri ile diğer işlemler için masraf yapmak zorunda kaldıklarını bu sebeplerle de zarara uğradıklarını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren reeskont faiziyle müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; 6502 sayılı yasa kapsamında ki tüketici ilişkisi nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu görüşünden hareketle, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğunun tespitine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; Davanın Sigorta Hukukundan kaynaklanması, Sigorta Hukukunun Türk Ticaret Kanununda düzenlenmesi nedeniyle davanın mutlak ticari dava olduğu, davacının gerçek zararının karşılanmaması nedeniyle sigorta şirketi ile birlikte haksız fiil sorumlusu diğer davalıya karşı zararların giderilmesi istemiyle açtıkları dava da görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olup, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu yönünde ki ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; Elde ki dava; trafik kazasından pert olan araç için noksan ödenen bedeli ile diğer giderlerin tazmini istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden, 28.02.2021 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı davacıya ait olan araç ile diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacıya ait aracın pert olduğu, müteakip davacının aracın raiç değerine göre az ödeme yapıldığı, araç bedeli yönünden tüm zararlarının karşılanmadığı, ayrıca yeni araç almak, engelli aparatı almak, önceki aracı hurdaya ayırmak için bir kısım masraflara ve giderlere katlandığı iddiasıyla kasko sigortacısı davalı ile haksız fiil sorumlusu diğer davalı aleyhine eldeki davayı açtığı, anlaşılmıştır. Davaya konu zararlandırıcı eylem 28/02/2021 tarihinde meydana gelmiş, dava ise, 15/07/2021 gününde açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/06/2017 tarih ve 2015/611 E., 2017/6702 K. Sayılı ilâmında ve yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20116/13768E-2017/6670K sayılı ile, 17/11/2015 tarih 2015/1305 E., 2015/12318 K. sayılı ilâmında da belirtildiği şekilde; 07.11.2013 tarihinde kabul edilen, 28.11.2013 tarihli 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal veya hizmet satışının, başka bir ifade ile bir tüketici işleminin olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 73/1’inci maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaların, Tüketici Mahkemelerinde çözümleneceği” öngörülmüştür. Somut olay değerlendirildiğinde, davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici olduğu, dava konusu aracın ise özel araç niteliğininde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın da 6502 sayılı Tüketici Yasasının yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden sonra 15/07/2021 tarihinde açılmış olmasına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Hal böyle olunca da ilk derece mahkemesinin görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi yönünde ki kararı isabetlidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun, başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL maktu karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1 ile 362/1-c hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.03/02/2022