Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1331 E. 2022/1662 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1331
KARAR NO: 2022/1662
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2016/1059 Esas – 2022/113 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde ZMM sigortalı bulunan davalı …’e ait … plaka sayılı aracın, vekil edeninin kızı 2003 doğumlu …’a çarpması neticesinde meydana gelen 09/03/2014 günlü trafik kazasında küçüğün hayatını kaybettiğini, kazaya neden olan araç içindekilerin olay yerinden kaçtıklarını, bu nedenle araç sürücüsünün kim olduğu konusunda belirsizlik bulunduğunu, her ne kadar kazadan sonra tutulan tutanakta aracı kullanan kişi olarak … gösterilmiş ise de, … isimli şahsın da araç sürücüsü olabileceğini, bu kapsamda olayla ilgili olarak görülmekte olan ceza yargılamasına ilişkin dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’da olduğundan her iki kişinin de davalı olarak gösterildiğini ve kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacılar … ve … vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde ZMM sigortalı bulunan ve diğer davalı …’e ait olan … plaka sayılı aracın neden olduğu 09/03/2014 günlü trafik kazasında hayatını kaybeden …’ın vekil edeni …’ın kardeşi, …’ın da kızı olduğunu, olayla ilgili olarak Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2014/197 Esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında araç sürücüsü olduğu belirlenerek hapis cezasına çarptırılan … sınır dışı edilmesi nedeniyle kendisine husumet yöneltilmediğini beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için ayrı ayrı 1.000,00-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine ve bu davanın, davacı baba tarafından Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde daha önce açılan 2016/1059 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini istemiştir. Davacı anne ve davacı kardeş tarafından açılan iş bu davanın, baba tarafından açılan önceki dava ile birleşmesinden sonra yargılama sırasında tüm davacıların vekili olan Avukat tarafından dosyaya sunulan 26/06/2020 günlü ıslah dilekçesi ile davacı baba …’ın destek tazminatına ilişkin istek miktarını 85.776,67-TL’ye; davacı anne … için olan destek tazminatına ilişkin istek miktarını da 110.565,85-TL’ye çıkartıldığı görülmüştür.Davalı … vekili asıl ve birleşen davalara karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle; …’ın ölümüyle sonuçlanan trafik kazasına karıştığı ileri sürülen aracın, vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigortalı bulunduğu ancak vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olması nedeniyle kusurun ve gerçek zarar miktarının usulüne uygun şekilde kanıtlanması gerektiğini ve fakat dava konusu kaza nedeniyle yapılan başvuru neticesinde, 20/08/2014 tarihinde davacı baba …’a 7.780,62-TL, davacı anne …’a da 12.419,63-TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeler ile davacı anne ve babanın tüm destek zararlarının karşılandığının, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, manevi tazminat talepleri bakımından da sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini belirterek, aleyhe açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılar vekili ise cevaplarında özetle; kaza anında araç sürücüsünün davalı … olduğunun ceza yargılaması sırasında belirlendiğini, bu nedenle davalı …’a yönelik olarak dava açılmasının isabet bulunmadığını, kazanın yayalar için kırmızı ışık yanarken müteveffa …’ın hızla yola atlaması neticesinde meydana geldiğini, bu durumda vekil edenlerinin oluşan zarardan sorumlulukları yoluna gidilemeyeceğini, her ne kadar ceza yargılaması sırasında vekil edeni … 5/8, müteveffanın ise 3/8 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, hukuk hakimi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranlarıyla bağlı olmadığından, kusur durum ve oranının öncelikle tespitini gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında davalılardan …’in hayatını kaybetmesi nedeniyle, yasal mirasçılarının katılımıyla davaya devam olunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, küçük …’ın ölümüyle sonuçlanan 09/03/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’un %20 oranında, müteveffanın ise %80 oranında kusurlu olduğu, davalı …’in kazanın oluşumunda katkısı bulunmadığı, tespit edilen kusur durumuna göre, davacı anne ve babaya eldeki dava açılmadan önce davalı … tarafından yapılan ödemelerin, oluşan destek zararlarını karşıladığının anlaşıldığı, davacı kardeşin ise destek tazminatı talep hakkı bulunmadığı ve kazanın oluş şekli, kusur oranı, tarafların sosyo ekomomik durumları ile 26/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararındaki ilkeler gözetildiğinde davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulünün uygun olacağı benimsenmek suretiyle; “A-Mahkememizin işbu yargılama dosyası yönünden; 1-Davalı … yönünden açılan maddi ve manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,2-Davalı … tarafından dava açılmadan önce maddi tazminat ödemesi yapıldığından, bu davalı yönünden açılan maddi tazminat davasının sübut bulmadığından REDDİNE,3-Diğer davalılar … ve dahili davalılar … mirasçıları yönünden maddi tazminat davasının konusuz kalması sebebiyle bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı … yönünden manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 5-20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve dahili davalılar … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, B-Mahkememiz dosyası ile birleştirilen Bakırköy 6.ATM nin 2017/406 Esas 2017/407 Karar sayılı davası yönünden 1-Davacı …’in açmış olduğu maddi tazminat davasının sübut bulmadığından REDDİNE, 2-Davacı … yönünden; Davalı … tarafından dava açılmadan önce maddi tazminat ödemesi yapıldığından, bu davalı yönünden açılan maddi tazminat davasının sübut bulmadığından REDDİNE, 3-Diğer dahili davalılar … mirasçıları yönünden maddi tazminat davasının konusuz kalması sebebiyle bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı … yönünden manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 5-15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte dahili davalılar … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ e verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 6-20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte dahili davalılar … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,” karar verilmiştir. Karara karşı, davalı müteveffa mirasçıları vekili ve davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; araç sürücüsünün davalı … değil, davalı … olduğuna ilişkin iddialarının yeterince araştırılmadığı, kusur oranlarının hatalı belirlendiği, olayın tanığı olan davacı …’ın kaza anında yayalara yeşil ışık, araçlara ise kırmızı ışık yandığına ilişkin 09/10/2018 günlü duruşma oturumundaki beyanı üzerinde hiç durulmadığı, 12/01/2020 günü hesap bilirkişi raporunda davacı anneye ödenmesi gereken ek maddi tazminat tutarının 110.565,84-TL, davacı babaya ödenmesi gereken ek maddi tazminat tutarının da 85.776,67-TL olduğu tespit edildiği ve bu miktarlara göre de ıslah talebinde bulunulduğu halde yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddedilmesinin de ahlaka ve kanunlara aykırı bulunduğu ayrıca hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının da çok yetersiz olduğu hususlarına ilişkindir.Davalılar vekilinin istinaf nedenleri ise ; kazanın oluşumunda müteveffanın ağır kusurlu olduğu gözetilerek vekil edenleri aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usulsüz olduğu, ayrıca birleşen davanın iki yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmesinden sonra açıldığının gözetilmediği; bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına ve istinaf nedenleriyle sınırlı olmak kaldılma yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dava ve birleşen dava trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Keza dosya kapsamından görülmekte olan davanın davacı küçük … adına velayeten annesi ve babası tarafından verilen vekaletnameye dayanılarak Av. … tarafından 27/04/2017 tarihinde açıldığı, davacı küçük …’ın 07/08/2000 doğumlu olduğu ve yargılama sırasında 07/08/2018 tarihinde reşit hale gelerek dava ehliyeti kazandığı anlaşılmaktadır.Bu durumda adı geçen davacının reşit hale geldikten sonra kendisi ya da vekili aracılığıyla yargılamayı sürdürmesi gerekir. Ne var ki, davacı …’ın kendisi adına verdiği bir vekaletname dosya arasında bulunmamaktadır.Hakkındaki dava velisi tarafından açılan ve takip edilen çocuk, dava sırasında ergin olursa velisinin yasal temsilci sıfatı sona erer. Bundan sonra davanın, ergin çocuk tarafından veya vekalet verdiği bir avukat tarafından takip edilmesi gerekir. Aksi halde velinin yaptığı veya veliye karşı yapılan tüm işlemler geçersiz olur. Ehliyet konusu dava şartlarından olup, hakim tarafından kendiliğinden gözetilmelidir. Davacı …, yargılama sırasında ergin olduğuna göre anne ve babanın ergin olan çocuklarını görülmekte olan davada temsil etme olanağı kalmadığından, onlar tarafından verilen vekaletnameye dayalı olarak vekilin davaya takip yetkisi de bulunmamaktadır. Mahkemece bu durumda, yargılama sırasında reşit olduğu anlaşılan …’a davetiye çıkartılarak duruşmada bulunması sağlanarak davaya bakılması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan ve resen gözetilmesi gereken dava şartı üzerinde durulmadan işin esasına geçilerek davanın sonuçlandırılmış olması isabetsiz bulunmaktadır. (HMK.m.353/1-a/4) 2- Bundan ayrı dosya kapsamından davalı müteveffa … adına kayıtlı olan ve davalı … nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı 09/03/2014 günlü trafik kazasında 2003 doğumlu küçük …’ın hayatını kaybettiği, …’ın ölümüyle desteğinden yoksun kalan davacı anneyle babaya yaptıkları başvuru neticesinde davalı … tarafından 20/08/2014 tarihinde ödeme yapıldığı ancak davacı anne ve babanın yapılan bu ödemelerin yetersiz olduğuna dayanarak görülmekte olan davaları açtıkları ve ilk derece mahkemesince davacı anne ve babaya yapılan ödemelerin, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamaya göre zararları karşıladığı kabul edilerek hüküm tesisi yoluna gidildiği görülmüştür. Her ne kadar sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler, ödeme tarihindeki verilere göre davacı taraf zararını karşılıyorsa davalı taraf aleyhine hüküm tesis edilemez ise de (Bkn: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2015/798 E.-2017/7138 K sayılı ilamı); davacıların ödeme tarihindeki verilere göre uğradıkları destek zararının ne olduğunun belirlenmesinde ve hesaplanmasında kullanılacak verilerin ne olduğu doğru biçimde belirlenmeli, hesaplama ve değerlendirmenin de buna göre yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda; trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanma/ ölüm nedenine dayanılarak maddi tazminat isteğinde bulunması halinde hesaplamalarda dikkate alınacak bakiye ömür süreleri, daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosunun kullanılması güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiş ve Yargıtay özel dairesince içtihat değişikliğine gidilmiş ve bu yöndeki belirleme dairemizce de benimsenmiştir.Öte yandan; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli ranf formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.( Bknz. Yargıtay 4.HD’nin 2021/2466 Esas, 2021/2462 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda PMF ve Progresif rant ( %10 arıtırım-indirim) yöntemine göre hesaplama yapılmış olup; her ne kadar progresif rant yöntemi uygulanmasında bir hata yok ise de yerel mahkemece hükme esas alınan ve ödeme tarihindeki verilere göre sigorta şirketince yapılan ödemenin zararı karşıladığına ilişkin belirleme ve değerlendirmeye esas tazminat hesaplamasında, PMF Tablosu’nun kullanılması açıklanan nedenlerle doğru görülmemiştir. (Bkn: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/9713 Esas – 2021/3855 Karar sayılı ilamı) Bundan ayrı müteveffa … kaza tarihinde 11 yaşında olduğundan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada yetiştirme gideri tenzili yapılmış olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; kaza tarihinde 11 yaşında olan desteğin ölümü sebebiyle annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında; annenin çalışmadığının tespiti halinde ise de sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme gideri indirilmesi gerekmektedir. (Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/12266 Esas – 2021/1342 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamından düzenli bir geliri ve işi olmayan, ev hanımı olduğu anlaşılan davacı anne … için hesaplanan tazminattan yetiştirme gideri düşülmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında yerel mahkemece yapılacak iş; davacı … ve davacı … için sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin zararı karşılayıp karşılamadığının tespiti bakımından ödeme tarihindeki diğer veriler ve TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süreleri dikkate alınarak tespit edilmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması yolu ile belirlenmesi ve yetiştirme giderine ilişkin tenzilin de az yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek hesaplanması amacıyla aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak, davacı anne ve babaya yapılan ödemenin, yapıldığı tarih itibariyle yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, yeterli değil ise talep edebilecekleri destek tazminatlarının, taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklara aykırılık teşkil etmeyecek biçimde tespiti cihetine gidilerek taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili olarak yeniden bir karar verilmesidir. Hal böyle olunca yukarıda bent ve fıkralar halinde gösterilen nedenlerle davacı anne ve babaya ZMM sigortacısının yaptığı ödemenin, ödeme tarihindeki verilere göre yeterli olup olmadığı, destekten yoksun kalma zararının tam olarak karşılayıp karşılamadığı usulüne uygun şekilde belirlenmeden ve resen gözetilmesi gereken dava şartı üzerinde durulmadan yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olması HMK.m. 353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacılar vekili ve davalı müteveffa mirasçıları vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği, kaldırma kararının gerekçeleri gözetildiğinde, taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesinin gerekmediği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Davalı müteveffa … mirasçıları vekili ve davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/02/2022 tarih ve 2016/1059 Esas 2022/113 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2022