Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1273 E. 2022/1562 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1273
KARAR NO: 2022/1562
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2016/157Esas – 2021/988Karar
BİRLEŞEN DAVADA
DAVA TÜRÜ: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 21/12/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 20/02/2015 tarihinde davalı … Tic. Ltd. Şti.nin işleteni, davalı …nin ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu, sürücü …’ın yönetiminde bulunan … plakalı aracın müvekkiline çarptığını ve ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin halen bitkisel hayatta olduğunu, müvekkili …’ın İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/574 Esas sayılı dava dosyası ile kısıtlı olduğunu ve vesayet mahkemesince vasisi …’a dava açma yönünde yetki ve izin verildiğini, her üç davalının da müvekkilinin uğradığı maddi zararlardan sorumlu bulunduğunu, …’ın nakledildiği … Yoğun Bakım Merkezine tedavisi dolayısıyla aylık 4.500,00 TL ödeme yapıldığını ve 1.600,00 TL’lik ilaç masrafı olduğunu, …’ın olay tarihinden önce … Eczanesi isimli iş yerinde sigortalı olarak aylık 3.000,00 TL ücretle çalıştığını, yaralanması ve tedavisi nedeniyle yaklaşık bir yıldır kazancından yoksun kaldığını, müvekkilinin maddi olarak uğramış olduğu zararın tam ve kesin olarak bilinemediğini bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, HMK’nun 107. maddesi uyarınca taleplerini artırma haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili ve ailesinin davaya konu kaza nedeniyle ruhsal bir çöküntüye uğradıklarını, manevi zararın boyutunun da belirlenebilir olmadığını, bu nedenle manevi tazminat taleplerinin de belirsiz alacak davası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin uğradığı maddi zarara ilişkin olarak tedavi gideri için şimdilik 2.500,00 TL maddi tazminata ilişkin belirsiz alacaklarının tespiti ve olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi zararın tazmini maksadıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL manevi tazminata ilişkin belirsiz alacaklarının tespiti ve olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 24/11/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesinde; asıl davada 2.500,00-TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini 25.597,20-TL artırarak 28.097,20-TL’ye çıkarmış, Birleşen davada ise … için 1.250,00-TL destek zararını 61.200,91-TL artırarak 62.450,91-TL’ye, … için 1.250,00-TL destek zararını 36.650,26-TL artırarak 37.900,26-TL’ye, 1.000,00-TL cenaze-defin giderleri için 1.000,00-TL talep edilmiş, her bir müvekkili yönünden ise manevi tazminat talebini 20.000,00 TL’den 40.000,00 TL talep etmiştir. İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/479 esas sırasına kaydedilen davada mahkemece 24/12/2015 tarihinde verilen görevsizlik kararı üzerine dosya İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/157 esas sırasına kaydedilmiştir. Asıl davada davalı … Ticaret Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili yönünden talepler ve iddiaların haksız ve hukuki mesnetten yoksun olup davanın reddinin gerektiğini, müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’nin dava konusu kazaya karışan … plakalı aracı 01.02.2014 tarihli sözleşme ile …’a kiralayıp teslim ettiğini, müvekkilinin işleten sıfatının olmadığını, davacıların maddi-manevi tazminat taleplerini müvekkili şirkete yöneltmelerinin mümkün olmadığını, manevi tazminat taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların murisi …’ın vefatı ile müvekkili …’ın bir ilgisi olmadığını, iddia edilenen aksine davacıların murisinin trafik kazasından kaynaklı olarak vefat etmediğini, …’ın ölümü ile yaşanılar trafik kazası arasında illiyet bağı olmadığını, trafik kazası sonrası yattığı hastahaneden taburcu olduğunu ve aradan uzun zaman geçtikten sonra evinde doğal ölüm nedeniyle vefat ettiğini, bu durumun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/49488 haz. sayılı soruşturma dosyası ile sabit olduğunu ve müvekkili hakkında sadece taksirle yaralanmaya sebebiyet vermekten İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/103 Fsas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, ceza davasının derdest olduğunu ve bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların murisinin tam kusurlu olduğunu, davacılar murisinin almış olduğu aşırı alkolün etkisi ile olayın yaşandığı site girişine geldiğinde bindiği taksiden indiğini ve yolun ortasında uyuya kaldığını, olayın akşam saatlerinde gerçekleştiğini ve havanın karanlık olması nedeniyle, müvekkili çok yavaş bir şekilde siteye girmek istemesine rağmen müteveffanın yolun ortasında gürünmeyecek şekilde uzanmış olmasından kaynaklı olarak kazanın gerçekleştiğini, kazanın oluş şekline ilişkin görüntü CD’nin ceza mahkemesine sunulduğunu, manevi tazminat taleplerinde bölünmezlik ilkesinin geçerli olduğunu belirterek, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi tahtında sigortalandığını, poliçe ile kişi başına toplam 268.000,00 TL’lik sakatlanma ve ölüm zararı teminatı sağlandığını ve her koşulda müvekkili şirketin bu limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacıya 23.10.2015 tarihinde müvekkili tarafından 208.257,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini ve müvekkilinin ibra edildiğini, davacıya yapılan ödeme ile borçtan ve yükümlülükten kurtulduğunu, davacının dava konusu kazadan kaynaklanan zararlarının, müvekkili şirket nezdinde işin uzmanı olan sorumlu aktüer bilirkişilere usul ve yasalara uygun olarak tespit ettirildiğini, ibranamenin geçersiz olduğunu gösterecek herhangi bir delil bulunmadığından ibranamenin geçerli sayılarak davanın reddedilmesi gerektiğini, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesapta ödenen ile hesaplanan arasında fahiş bir fark olduğuna hükmedilirse, yapılan ödemenin güncelleştirilerek hesaplanandan düşülmesi gerektiğini, geçici iş görmezlik kazanç kayıplarının teminat kapsamı dışında olduğunu, tedavi giderlerinin ise SGK tarafından karşılanması gerektiğini, tedavi giderleri yönünden pasif husumet yoksunluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/603 esas sayılı davada davacı vekili 27/05/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; 20/02/2015 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazasına karışan davalı …’ın sevk ve idaresindeki … aracın kusurlu olduğunu, meydana gelen zararlardan … ve aracın sigorta şirketinin sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, her bir davacı için ayrı ayrı 1.250,00-TL olmak üzere toplam 2.500,00-TL maddi tazminat, toplam 1.000,00-TL cenaze ve defin gideri ve her bir davacı için 20.000,00-TL olmak üzere toplam 40.000,00-TL manevi tazminat olarak toplam 43.500,00-TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı … vekili, davalı … Vekili cevap dilekçelerinde asıl davada verdikleri cevap dilekçelerindeki savunmalarını tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişler.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda;A)Asıl dava yönünden;1-Davanın Kısmen Kabulüne, Tedavi ve bakıcı giderleri için 11.625,84-TL maddi tazminatın 21/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, Davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,2.500,00-TL manevi tazminatın 20/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsil edilerek davacılara verilmesine,Davalı … AŞ yönünden manevi tazminat talebinin reddine, B)Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/603 esas sayılı dava yönünden;1-Davanın Kısmen Kabulüne, Cenaze-defin giderleri için 912,00-TL maddi tazminatın davalı … AŞ yönünden 27/05/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden 24/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, Müteveffa …’ın desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle, davacı … için 62.450,91-TL destek zararı, davacı … için 37.900,26-TL destek zararı olmak üzere toplam 100.351,17-TL maddi tazminatın davalı … yönünden 27/05/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden 24/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,Davacı … için 10.000,00-TL ve davacı … için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 20.000,00-TL manevi tazminatın 24/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, Davalı … AŞ yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, verilen karar birleşen dava yönünden davalı … vekili tarafından, asıl ve birleşen dava yönünden davacılar vekili tarafından ve Davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davalı hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmasına rağmen, yerel mahkemece aldırılan adli tıp kurumu raporu ile ceza yargılamasında kabul olunan kusur oranı arasındaki çelişki giderilmeyip, asıl ve birleşen dava yönünden mütevvefanın asli kusurlu kabul edilmesinin hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğu, maddi tazminat talebine haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmekte iken asıl ve birleşen dava yönünden kabul olunan faiz oranları hatalı olduğu, tedavi giderleri, cenaze ve defin masrafları ve destekten yoksun kalma tazminatı için faiz başlangıcı kaza tarihi olan 20.02.2015 olarak kabul edilmesi gerektiği, geçici iş göremezlik zararının sigorta şirketince yapıldığı iddia olunan ödemeden mahsup edilmesi yoluna gidilmesinin hakka ve hukuka aykırı olduğu, son aylarına ilişkin fatura bulunmadığı gerekçesiyle gerçek bakım ücreti yerine asgari ücretten hesaplama yapılması hayatın olağan akışına, hukuka ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu, asıl davada davalı … Otomotiv Şirketi yönünden husumet yokluğu nedeni ile red kararı verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davacı tarafından dava tarihinden önce gerekli tüm belgelerle müvekkili şirkete birleşen dava yönünden başvurulmadığı, bu sebeple müvekkili şirketin başvuruyu değerlendirme imkanı olmadığı, başvuru şartı yerine getirilmeden ikame edilen bu davanın, dava tarihi göz önüne alınarak usulden reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığı, bu talepler Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu kapsamında olduğundan kararın bu yönüyle de hatalı olduğu, cenaze masrafları dolaylı zararlardan olup teminat kapsamı dışında olduğundan cenaze ve defin giderlerine hükmedilmesinin de hatalı olduğu, tedavi giderlerinden de SGK’nın sorumlu olduğu, müvekkili aleyhine tedavi giderlerine hükmedilmesinin hatalı oduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin de hatalı olduğu, kaza tarihi nazara alındığında hesaplamanın PMF tablosuna göre yapılması gerektiği, çocukların yüksek öğrenim gördüğüne ilişkin dosyada somut bir delil/öğrenim belgesi bulunmamasına rağmen 25 yaşına karar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; müvekkilinin kusursuz olduğu, mahkemece hüküm kurmaya elverişli olmayan bir bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği, karara esas alınan bilirkişi raporunda tazminat tutarlarının yanlış belirlendiği, davacının sağlık giderleri, cenaze masrafları, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminata ilişkin rakamlar fahiş ve hatalı olarak belirlendikten sonra, faiz hesaplamasına ilişkin tarihlerin de hatalı olarak belirtildiği, tedavi masraflarının SGK yerine müvekkiline yükletilmesi hatalı olduğu, davacılar yönünden hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının çocukların yaşı dikkate alındığında hatalı olarak hesaplandığı, sigorta şirketinin davacılara olay sonrasında ödemiş olduğu tazminat tutarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığı ve tazminat miktarının bu sebeple hatalı tespit edildiği hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan tedavi gideri, bakıcı gideri ile manevi tazminat, birleşen dava ise destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.20/02/2015 tarihinde davalı … Tic. Ltd. Şti.nin maliki, davalı …nin ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu, davalı sürücü …’ın yönetiminde bulunan … plakalı aracın davacıya çarpması sonucu ağır şekilde yaralanmasına neden olduğu, davalının kusurlu olduğu iddiasıyla aracın maliki, sürücüsü ve sigortacısı aleyhine tedavi gideri, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemiyle eldeki asıl davayı açtığı, davacının ölümü üzerine mirasçıları olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemiyle birleşen davayı açtıkları anlaşılmıştır. Mahkemece istinaf yasa yoluna başvuran davalı …’ın başvurusu sırasında asıl ve birleşen dava yönünden ödemesi gereken nispi istinaf karar ve ilam harcının eksik yatırıldığını tespit etmesi üzerine, yatırılması gereken eksik harç miktarları belirtilmek suretiyle HMK’nın 344.maddesi uyarınca davalı … vekiline muhtıra gönderildiği, muhtıranın 22/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak yasal süresi içerisinde eksik harcın yatırılmadığı görüşünden hareketle 13/06/2022 tarihli ek kararla …’ın İstinaf İsteminden Vazgeçmiş Sayılmasına karar verilmiştir. Bu ek karar … vekiline usulüne uygun şekilde 18/06/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak bu ek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmamış, bu durumda, davalı … vekilinin istinaf başvurusu incelenmemiştir. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri yönünden; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” denilmek suretiyle işletenin tanımı yapılmıştır. 2918 sayılı Kanunun 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Şekli ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Yargıtayın ve doktrinin kabul ettiği maddi ölçüte göre ise; trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup, önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. Yine aynı Kanunun 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir. Açıklanan düzenlemeler karşısında, kazaya karışn araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Somut olayda … plakalı otomobilin sahibi … tarafından aracın …’a uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralanmış olduğu, davalı …nin işleten sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından adı geçen davalı yönünden davanın reddi doğrudur. ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesinin istinaf başvuru nedenleri ile birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, meydana gelen kazada, kaza taraflarının kusurları ile ilgili dosyaya ve oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içeren yeterli ve geçerli nitelikte bulunan ve ceza yargılaması sonunda hükme esas alınan raporla arasında bir çelişki bulunmayan ATK trafik ihtisas dairesinin kusurla ilgili raporunun ve buna dayanan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, konusunda uzman aktüer ve doktor bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve TRH 2010 bakiye yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre davacılar için belirlenen destek tazminatına ilişkin hesaplamanın dosyaya, oluşa uygun, denetlenebilir gerekçeler içermesi ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevcut hükümler ile Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da gözetilerek düzenlenmiş olması karşısında hükme esas alınmasında da bir yanılgı tespit edilememesine, kazada önce yaralanan ve daha sonra öldüğü anlaşılan …’ın mirasçıları olan birleşen dosya davacılarının sigorta şirketine destek tazminatı ile ilgili başvurusu bulunmadığından faiz başlangıç tarihinin birleşen davanın açılış tarihi olarak kabulünde ve manevi tazminatla ilgili faiz başlangıç tarihinin ölüm tarihi olarak kabulünde bir hata bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı …’nin istinaf sebepleri yönünden; Asıl ve birleşen dava yönünden davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ilk derece mahkemesinin kararı ile birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişinin rapor ve ek hesap raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya ve oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve Yargıtay uygulamalarına uygun olmasına ve davacıların öğrenci olduğuna dair belgelerin dosya ibraz edilmiş olması karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, asıl dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuruda bulunulmuş olması nedeniyle yargılama ırasında davacının ölmüş olması nedeniyle mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmadan önce tekrar sigorta şirketine başvuruda bulunmasına gerek olmamasına, kazada yaralanan ve daha sonra vefat eden …’a vasi atandığı ve özel bakım evinde kaldığı da dikkate alınarak hesaplanan bakıcı gideri zararına hükmedilmesinin doğru olmasına, geçici iş göremezlik dönem zararının niteliği itibariyle bedensel zararın bir türü olması karşısında, bu yöndeki talebin ZMM sigortası teminatı kapsamı dışında kaldığından söz edilemeyeceğinin açık olmasına, ayrıca cenaze ve defin giderlerinden sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı …Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2021 tarih 2016/157 Esas – 2021/988 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacılardan alınması gereken 80,70’er TL harç davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3/İstinaf eden davalı …Ş’den alınması gereken 7.711,45 TL nispi istinaf harcından davalının peşin olarak yatırdığı 2.226,02-TL harcın düşümü ile 5.485,43-TL nispi karar harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022