Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1230 E. 2022/1466 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1230
KARAR NO: 2022/1466
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2022
NUMARASI: 2021/518Esas – 2022/190Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 23/08/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 30.07.2019 tarihinde davalı … Şirketi nezdinde trafik sigortalı davalı …’e ait diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın %100 kusurlu biçimde müvekkiline ait bulunan … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin aracında hasar oluştuğunu, müvekkilinin Almanya’da yaşadığını, Almanya’da düzenlenen rapora göre 1.971,25 Euro hasar, 110,50 Euro muadil araç kirası (19,50 Euro araç eskimeme bedeli düşülerek) 238,00 Euro bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.319,75 Euro zararı bulunduğunu, Almanya’daki sigortasından tazminat almadığını belirterek, davalı … tarafından ZMM sigorta poliçesi ile güvence altına alınmış, kusurlu kullanılan … plakalı aracın trafik kazasından kaynaklanan müvekkilinin 1.971,25 € zararının, 2 gün muadil araç kirası olan 110,50 €’nun tahsil anındaki kur üzerinden, yargılama gideri olarak hasar tespiti bilirkişi gideri 238 €’nun ve arabuluculuk yargılama giderlerinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, gerçekleşen zarar için kaza tarihi olan 30.7.2019, sigorta için temerrüt tarihi olan (9.7.2021 bildirim tarihinden 8 gün ödeme süresinden sonra) 18.7.2021 tarihinden itibaren davalılardan faize ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş. olarak bir şirket bulunmadığını, müvekkili şirketin … Sigorta Şirketi olduğunu, dava konusu kazanın 30.07.2019 tarihinde gerçekleştiğini, davanın ise 23.08.2021 tarihinde açılması nedeniyle davanın zaman aşımına uğradığını, dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 07.11.2018-2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, olay yerinde bulunan mobese kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, hasar ile kazanın illiyet bağının ve hasar miktarlarının ayrı ayrı kanıtlanması gerektiğini, aracın kullanılamamasından kaynaklanan zararın dolaylı zarar olduğunu ve poliçe teminatı dışında olduğunu, hasar tespiti bilirkişi ücretinin de poliçe kapsamında olmadığını, dava konusu kazanın Türkiye’de meydana geldiğini, Türkiye’de onarım mümkün iken soyut bilirkişi raporuna göre ödeme talep edilmesinin iyi niyetli olmadığını, hasar bedelinin fahiş olduğunu, kasko sigortacısından ödeme alıp almadığının sorgulanması gerektiğini, ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Zorunlu arabuluculuğa davacı tarafından öncelikle 24/07/2021 tarihinde başvurulmuş ancak 6325 sayılı kanunun 18/A-6 maddesi uyarınca başvuru yapanın karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini vermesi gerekirken taraf adreslerinin başvuran tarafından yazılmaması nedeniyle başvurunun redddedildiği anlaşılmıştır.Dolayısyla 24/07/2021 tarihli başvuru geçerli bir başvuru olmadığı için zorunlu arabuluculuğun zamanaşımını durdurması halinden bu aşamada davacı taraf faydalanamayacaktır. Bir sonraki arabuluculuk başvurusu ise her ne kadar zorunlu arabulculuk anlaşamama tutanağında 05/08/2021 tarihi yazılı ise de davacı tarafından yapılan 29/07/2021 tarihli başvurudur. Başvurunun yetki ve görev açısından arabuluculuk bürosu arasında gidip geldiği ve uyaptan yapılan incelemede ilk başvuru tarihinin 29/07/2021 tarihi olduğu görülmüştür. Dolayısıyla zamanaşımının başlangıç tarihi olan 30/07/2019 tarihinden 2 sene sonrası olan 30/07/2021 tarihinde zamanaşımı dolacak iken arabulucuğa başvuru nedeniyle zamanaşımının durması nedeniyle 29-30 temmuz tarihlerine ait 2 gün artık zaman olarak işlemeyen zamanaşımı olarak kalmıştır.Nitekim bu kalan iki gün arabululuculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten sonraki zamana eklenerek ,bu tarihten 2 gün sonrası zamanaşımının dolacağı tarih olacaktır. Zorunlu arabuluculuk anlaşamama tutanağının düzenlendiği son tutanak tarihi 17/08/2021 tarihidir. Dolayısıyla bu tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye tekrar başlayacak, zamanaşımının durduğu tarihte arta kalan 2 gün işlemeye devam edecektir. Bu nedenle 18/08/2021 ve 19/08/2021 tarihleri zamanaşımı süresi içerisinde olup davanın açılması gereken son tarih 19/08/2021 tarihidir. Ancak davanın 23/08/2021 pazartesi günü açıldığı, zamanaşımının 19/08/2021 tarihinde dolduğu görülmekle 20/08/2021 Cuma günü ve sonrası açılacak davalar zamanaşımı dolduktan sonra açılan davalar olacaktır.Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı görülmekle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İşleten ve sürücü açısından ise, ihtiyari dava arkadaşlarının davada birlikte hareket etmeleri şekli birliktelik olmakla birlikte esas bakımından ihtiyari dava arkadaşlarının davaları birbirinden bağımsızdır. Her bir ihtiyari dava arkadaşı bakımından dava şartları, savunma sebepleri yasal istisnalar ayrı olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilir. Nitekim müteselsil sorumlular arasındaki bir tarafın zamanaşımı defini ileri sürmesi halinde diğerleri ileri sürmediğinde diğerleri açısından zamanaşımından dava reddolunamayacağı gibi eldeki davada da her bir ihtiyari dava arkadaşı açısından zorunlu arabuluculuğun dava şartı olup olmadığı ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Zorunlu arabuluculuğun ticari davalar için var olduğu, sürücü ve işletenin eldeki davada davalı olmasının sebebi her ne kadar dava bunlar açısından ticari dava olmasa da diğer davalı … açısından davanın ticari dava olması nedeniyle ticaret mahkemelerinin asliye hukuk mahkemelerine göre özel görevli mahkeme olması sebebiyle tüm davalılar yönünden davanın mahkememizde görüldüğü ve bu sebeplerle zorunlu arabulucuğun davalı işleten ile sürücü açısından zorunlu bir dava şartı olmadığı, dava şartı olmaması nedeniyle zamanaşaımını da durdurmayacağı (durdursa dahi zamanaşımı dolmuştur) göz önüne alınarak bu davalılar yönünden de zamanaşımının 30/07/2021 tarihinde dolduğu gözetilerek davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile; Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE karar verilmiş, verilen karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; davalıların tamamının süresinde zaman aşımı ilk itirazında bulunduklarını, mahkemece olayda uygulanacak zaman aşımı hukuki düzenlemesini ve zamanaşımının başlangıç tarihini kaza tarihi olan 30/07/2019 tarihi olarak belirledikten sonra irdelenecek konular hakkında yasal düzenlemeye aykırı olarak karar verildiği, zorunlu arabulculuk anlaşamama tutanağında 05/08/2021 tarihi yazılı ise de 24/07/2021 ilk başvuru tarihleri kabul edildiği takdirde 30/07/2021 tarihinde zamanaşımı dolacak iken arabulucuğa başvurudan dolayı zamanaşımının durması nedeniyle 24-30 Temmuz tarihlerine ait 7 günün artık zaman olarak işlemeyen zamanaşımı olarak kaldığını, bu kalan yedi gün arabululuculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten sonraki zamana eklenerek, bu tarihten 7 gün sonrası zamanaşımının dolacağı tarih olacağını, zorunlu arabuluculuk anlaşamama tutanağının düzenlendiği son tutanak tarihinin 17/08/2021 olduğu, dolayısıyla bu tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye tekrar başlayacağı, zamanaşımının durduğu tarihte arta kalan 7 günün işlemeye devam edeceği, bu nedenle 24/08/2021 tarihi zamanaşımı süresi içerisinde olup davanın açılması gereken son tarihin 24/08/2021 tarihi olduğu, dava 23/08/2021 pazartesi günü açıldığından davanın zaman aşımına uğramadığı, bu nedenle davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre tazminat talepleri için de geçerli olduğu, sigorta şirketi hakkında zamanaşımını kesen sebeplerin sorumlu kişi hakkında da uygulanması gerektiği hususlarına ilişkindir. Davacı vekili 22/08/2022 tarihli dilekçesi ile Covid -19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak ve kayıpların önlenmesi için 13 (bu tarih dahil) Mart 2020’den 30 Nisan 2020tarihine kadar ve daha sonra 01/05/2020 tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar uzatılan durma süresi dikkate alındığında mahkemenin red kararının usulüne uygun olmadığından kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı ile aracın kullanılmamasından kaynaklanan mahrumiyet zararının tahsili istemine ilişkindir. 30.07.2019 tarihinde davalı … Şirketi nezdinde trafik sigortalı davalı …’e ait diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın %100 kusurlu biçimde davacıya ait … plakalı araca çarpması sonucunda davacının aracında hasar oluştuğu, Almanya’da yaşayan ve kaza tarihinde Türkiye’de olan davacının Almanya’ya döndüğü, aracını orada tamir ettirdiği, hasar bedeli ile araç mahrumiyet zararının tahsili için davalı araç maliki, sürücü ve ZMM sigortacısı aleyhine eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, kazanın 30/07/2019 tarihinde gerçekleştiği, zamanaşımı başlangıç tarihinin bu nedenle 30/07/2019 tarihi olduğu, 2 sene sonrası olan 30/07/2021 tarihinde zamanaşımı süresinin dolacağı, davacının arabulucuğa başvuru nedeniyle zamanaşımının durduğu, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 17/08/2021 tarihinden itibaren zamanaşımının tekrar işlemeye başladığı, 2 günün eklenmesi ile davanın açılması gereken son tarihin 19/08/2021 tarihi olduğu, ancak davanın 23/08/2021 tarihinde iki yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; COVİD-19 hastalığının, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde Pandemi olarak ilan edilmesinin ardından, ülkemizde buna ilişkin ilk yargısal tedbir, duruşma ve keşiflere ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği tarafından 13.03.2020 tarihinde alınmış, bunu takiben 22.03.2020 tarihinde, İİK’nun 330. maddesine dayanılarak, İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması Hakkında 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır. Buna göre; COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında Karar’ın yürürlüğe girdiği tarihten (yayım tarihi olan 22.3.2020’de.) 30.04.2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir. Pandemi sürecinde yargısal tedbirlere ilişkin yapılan en kapsamlı düzenleme ise 25.3.2020 tarihinde kabul edilerek 26.03.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Kanun’un Geçici maddeleri olup söz konusu Kanun’un Geçici 1. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Bu Kanun’la belirtilen süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmıştır.Somut olayda, kaza tarihi 30/07/2019 tarihi olup dava 23/08/2021 tarihinde açılmış, dava açılmadan önce söz konusu tarihlerin Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla belirlenen durma süresi içerisinde kaldığı, dolayısıyla davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı anlaşılmıştır.O halde; İlk Derece Mahkemesi’nin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik kararı yerinde bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.nun 353/1-a/6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yabancı ülkede ikamet eden ve geçici süreyle Türkiye’ye gelen davacının, tamirin yapılacağı yeri belirleme konusunda seçim hakkı bulunduğu, aracın hasar bedeli ile araç mahrumiyet zararını ikamet ettiği ülkenin para biriminden talep edebileceği, isteminin de bu yönde olduğu dikkate alınarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK.nun 353/1-a/6 madde hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.02/11/2022